Akp’nin Zulmüne, Emek, Halk, Doğa Düşmanliğina Karşı Her Yer Hopa Her Yer Direniş

Per, 31/05/2012 - 22:04
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Bundan tam 1 yıl önce, 31 Mayıs 2011’de Hopa halkı AKP iktidarına meydan okudu. AKP, seçim mitingi için ilk defa bir “ilçeyi” seçmiş ve Erdoğan 31 Mayıs tarihinde Hopa’ya gelmişti. Elbette Hopa, AKP için özel bir tercihti. Çünkü; Hopa, sermaye yağmasına açılan Karadeniz’in en direngen noktalarından biridir. Emeğine, deresine, doğasına sahip çıkanların, iktidara biat etmeyenlerin, sol-devrimci değerleri geçmişten bugüne taşıyanların, hak aramaktan, halkların kardeşliğini savunmaktan, özgür bir yarını kurmak için mücadeleden vazgeçmeyenlerin yeridir. Başbakan’ın halka güç gösterisi yapmak üzere koruma ve polis ordusu ile Hopa’ya gelirken yaptığı hesaplar ise 31 Mayıs’ta genci yaşlısı, kadını erkeği ile direnişe geçen Hopa halkı tarafından bozulmuştur. Hopa halkı susmamış, boyun eğmemiş HES'leri bahane edip deresini satışa çıkaran, çayda emeğinin hakkını gasp eden, emek, halk ve doğa düşmanı AKP iktidarına direnişle cevabını vermiştir.

Hopa halkı 31 Mayıs günü DEKAP, Halkevleri, ÖDP ve ESP’nin çağrısı ile “Su haktır satılamaz- Hopa derelerini koruma platformu” pankartını Hopa meydanına açarak; AKP’ye “Hopa’dan defol” demek için toplanmıştır. Henüz eylemler başlamamışken, horon oynanırken AKP emri ile yönelen polis terörü; gaz bombaları, copları, panzerleri ile “beni de alın memleketi kurtarın” diyerek son sözünde bile direnmeyi seçen Metin Lokumcu öğretmenimizi öldürmüştür. Hopa halkı bu saldırı karşısında da korkusuzca direnişi büyütmüştür. Hopa halkına yönelen saldırı ise ev baskınları, gözaltılar, işkence  ve tutuklamalarla devam etmiştir.  

Hopa’yla aynı gün 31 Mayıs’ta ülkenin dört bir yanında onurlu insanlar AKP iktidarının emek, halk ve doğa düşmanı politikalarının, baskı ve zor siyasetinin yenileceği asıl yeri “sokağı”  işaret etmiş, “Her yer Hopa, her yer direniş” diyerek sokağa çıkmıştır.  Her yerde yine polis terörü ile karşı karşıya kalınmıştır. Ankara’da gözaltına alınan 54 kişi işkence görmüş, tacize uğramıştır. Halkevleri MYK üyesi Dilşat Aktaş polislerce linç edilmek istenmiş, kalça kemiği kırılmış, felç tehlikesi atlatmış, başbakanın “kadın mıdır kız mıdır” tacizine uğramıştır. Hopa süreci, AKP iktidarının emekçilere, haklarını iseyen halklara, doğasını savunan köylüye, kadınlara, sosyalistlere, muhalif olana, demokratik haklarını kullanana, kendisine biat etmeyenlere yönelik saldırganlığını, faşist baskı ve zor politikalarını; nasıl tırmandıracağının açıkça görüldüğü kırılma noktası olmuştur.

Aradan geçen bir yılda Metin Lokumcu’nun katilleri yargılanmamıştır. Hopa ve Ankara’da gözaltına alınanlara işkence yapanlar yargılanmamıştır. Dilşat Aktaş’ı öldüresiye dövenler yargılanmamıştır. Ancak Hopa ve Ankara’da AKP’ye karşı direnenler halka karşı silaha dönüştürülen Özel Yetkili Mahkemelerle, Terörle Mücadele Kanunu ile karşı karşıya kalmıştır. Toplam 17 Hopalı tutuklanmış, aylarca tutuklu kalmıştır, Ankara’da çoğu öğrenci 23 kişi tutuklanmıştır. İddianamelerde demokratik kitle örgütleri, sendikalar, partiler “terör örgütü” olarak gösterilmiştir.

AKP’nin adalet diye sunduğu ucubeyi yargılayan ve mahkum eden ise yine sokak olmuştur. Direnişine sahip çıkan Hopa halkı; 9 Aralık’ta Ankara Adliyesini kuşatan toplumsal muhalefet güçleri Hopa tutsaklarının özgürlüğünü sokakta kazanırken açılan onlarca dava ise toplamı yüzlerce yılı bulan hapis cezası istemiyle devam etmektedir.

31 Mayıs’ın ardından bugüne kadar ülkede yaşananlar ise Hopa halkının direnişinin haklılığını bir kez daha gözler önüne sermiştir. Kürt halkına yönelik baskının sembolü haline gelen KCK operasyonları aydınları, gazetecileri, bilim insanlarını, sendikacıları, seçilmiş belediye başkanlarını, BDP üyelerini içine alacak şekilde büyümüş ve tutuklu sayısı 8000’e dayanmıştır. Halkın seçtiği milletvekilleri hala tutukludur. Savaş politikası tırmandırılmıştır. 92 gazeteci, 600 üniversite öğrencisi, müvekkillerini savunan avukatlar hapistedir. HES’lere, termik ve nükleer santrallere karşı mücadele eden köylüler Hopa’dan sonra, Gerze’de, Tortum’da, Dersim’de Peri vadisinde, Solaklı’da saldırıya uğramış, haklarında onlarca dava açılmıştır. Van’da depremde ölümlerin artmasına neden olanlar değil, çadır isteyen Vanlılar tutuklanmıştır. Sivas’ta insanlarımızı yakan katiller zaman aşımı ile kurtarılmaya çalışılmıştır. Sivas’ta zaman aşımı isteyen savcı ile Hopa protestocularına ağır cezalar isteyen savcı aynıdır. Her türlü muhalifi “terörrist” diye yargılayanlar Hrant Dink davasında örgüt bulamamıştır. Cezaevlerinde 3 bine yakın çocuk şiddet, taciz eve tecavüz tehdidi ile başbaşa yaşamaktadır.

Sermayenin iktidarı AKP bir yıl boyunca kentsel dönüşüme, 4+4+4 eğitim modeline, sağlıkta piyasalaştırmaya, güvencesizliğe karşı direnenlere görülmemiş bir şiddetle saldırmış, faşist baskı ve devlet teröründe gemi azıya almıştır. Roboski’de çoğu çocuk 34 Kürt köylüsü bombalarla katledilmiştir. AKP katliamın üzerini örtmeye çalışmaktadır. Üstelik tıpkı Metin Lokumcu’nun ölümünün ardından Başbakan’ın “biri ölmüş üzerinde durmuyorum”  demesi gibi Roboski’de öldürülen insanlarımızı değersizleştiren açıklamalar üst üste gelmiştir. Katliamın sorumluları değil Roboskili köylüler tutuklanmıştır.  2012 Newroz’u ise Hopa’da olduğu gibi AKP’nin korkulu rüyasının kendisine biat etmeyen halkların direnişe geçmesi olduğunu göstermiştir. Polis terörü sonucu Hacı Zengin gaz bombalı saldırıda yaşamını yitirmiştir. Lokumcu gibi Zengin’in de hesabını veren olmamıştır. Henüz iki gün önce Çayan Birben isimli bir genç bu saldırganlığın bir yansımasında biber gazından ölmüştür.  AKP sokağı kaybettiği an kendisi de kaybedecek tam da bu nedenle her tür araç ve kurumla faşist baskıyı arttırmaktadır.

Evet; 31 Mayıs 2011’de Hopa halkı direnirken HES’lere hayır demişti, bir yılda binlerce HES projesiyle doğa talan edildi, sadece son bir ayda onlarca işçi HES inşaatlarında iş cinayetlerinde yaşamını kaybetti. 31 Mayıs’ta Hopa halkı çayda sömürüye son diyerek direnişi başlatmıştı. Bir yıl sonra bugün tüm Karadeniz’de halk çayda kota-kontenjan zorbalığına karşı ayağa kalkıyor, yollar kesiliyor. 31 Mayıs’ta Hopa halkı AKP zulmüne karşı direniş demişti. Bugün grev yasaklarına karşı emekçiler direnişte, kölelik ücretine hayır diyen kamu emekçileri, piyasacı/gerici eğitime hayır diyen öğretmenler, veliler; kadın düşmanlığına karşı bedenimiz bizimdir diyen kadınlar, özgürlük isteyen üniversiteliler, ÖYM-TMY terörüne direnenler, özgür basın ve sanat isteyen gazeteciler, sanatçılar sokaklarda. Bugün artık Her yer, Hopa her yer direniş! Bugün artık hepimiz Metin Lokumcu’yuz.

Hopa direnişinin ne gösterdiğini biliyoruz; Mücadele sokakta birleşecek, AKP’nin temsil ettiği talan, sömürü ve zulüm düzeni sokakta yenilecek.  Zafer direnenlerin olacak. Halkın iradesine dayanan, meşru direnişleri sistemin yasal ve yasadışı hiçbir barikatı engelleyemeyecek.

Bugün burada bir kez daha sokağa çıkan Hopa halkının onurlu direnişini selamlıyoruz ve ilan ediyoruz.  Metin Lokumcu’yu ülkenin dört bir yanına yayacağımız direnişleri büyüterek yaşatacağız. Metin Lokumcu’nun hesabını sermayeden, AKP iktidarından soracağız.

Çağrıcılar: DİSK İstanbul Temsilciliği, KESK İstanbul Şub. Platf., İstanbul Eczacı Odası, İstanbul Tabip Odası, DEKAP (İstanbul Y), Karadeniz İsyandadır Platformu, Munzur Çevre Derneği, Su Politik Çalışma Grubu, Aka-Der, Halkevleri (İstanbul Şubeleri), Hemşin Kültürünü Araştırma ve Yaşatma Derneği (HADİG), Laz Kültür Derneği, Pir Sultan Abdal Kültür Der.(İst), Politeknik, 782liler girişimi, Gençlik Muhalefeti, Öğrenci Kolektifleri, BDSP, Kaldıraç, BDP, EHP, EMEP, ESP, ÖDP, SDP, TKP (İstanbul il örgütleri), Redd dergisi