Antakya Dayanışması bir basın toplantısı yaparak 31 Mayıs’ta meydanlardayız dedi. Dayanışma 31 Mayıs saat 20:00’da Uğur Mumcu Meydanı’nda başlayacak olan ve Sevgi-Direniş Parkı’nda anma etkinliği ile son bulacak olan etkinliğe çağrı yaptı.
Okunan basın açıklaması:
Meydandayız!
Taksim Meydanı ve Gezi Parkı başta olmak üzere yaşam ve yaşam alanlarımıza müdahale ederek topluma dayatılan projelerin gerçekleştirilmesi uğruna etik, bilim, teknik ve hukuk tanımaz iktidarın ısrarlı çabaları, 27 Mayıs 2013 tarihinde amansız ve hukuksuz bir şiddete dönüşmüştür.
Geçen yıl bu aylar da şehrimiz Antakya yasaklamalar ve baskılar ile adeta kuşatma altına alınmak isteniyordu. Emperyalistlerin Suriye ve Ortadoğu planlarının bir parçası ve taşeronu olan AKP iktidarı savaş hazırlıkları yapmakta idi. Askeri müdahale öncesi muhalefetin sesini kısmak için savaş karşıtı eylemler, mitingler hatta konserler valiliğin karaları ile engellenirken parklarımız meydanlarımız caddelerimiz bizlere yasaklandı. Cihatçı çeteler şehrimizde, kanlı elleri ile yüzümüze baka baka dolaştılar. Kendi yurttaşına parasının yettiği kadar sağlık hizmeti veren devletimiz eli kanlı çete mensuplarına ambulanslarla silah taşıdı kamplarda eğitimler verdi ve sınırı onlar için yok saydı. Reyhanlıda kardeşlerimize bombalı saldırı düzenlenirken aynı devlet yayın yasağı getirerek ölümleri gizledi.
Gençlerin yaratıcı zekâsı, annelerin kucaklayan şefkati, işçilerin emekten gelen gücü, kadınların gür sesi, LGBTİ bireylerin biz de varız çığlığıyla büyüyen “Gezi Direnişi”, ülkemiz toplum, kent ve demokrasi tarihine ortadan kaldırılamayacak ve unutulamayacak yeni bir ayaklanmanın adı olarak yazıldı.
Antakya’da yasaklamalar; özgür bir gelecek talebi ile sokağa çıkanları durduramadı. Suriye’ye ve Ortadoğu ülkelerine emperyalist müdahalelerin önüne geçmek, halkların kardeşçe ve özgürce yaşayacağı bir kent inşa etmek için binler olduk, yasaklı medyalara sığmadık.
Antakya, savaşa sürüklenmek üzere ölüme terk edilen, gençlerin kadınların emekçilerin, farklı dillere dinlere ve kültürlere sahip halkların öfkesinin doruğa ulaştığı bir dayanışma ve direniş şehri oldu.
Ancak iktidar, dünyaya örnek olacak bu dayanışma ve direnişten hala korkmakta, “Geziciler” olarak bizi dillerinden düşürmemekte; yolsuzluklarını, cinayetlerini katliamlarını unutturmak için hukuksuz polis şiddetini teşvik eden, adaletsizlik ve cezasızlıkla cesaretlendiren politikalar eşliğinde ülkemizi ciddi bir gerilim ortamına sürüklemektedir.
Bu nedenle ülkenin neredeyse bütün meydanları, parkları, mahalleleri ve kentleri abluka altına alınmakta; 300’den fazla emekçinin hayatını kaybettiği Soma Katliamı’nın yasını tutmamız,1 Mayıs’ı kutlamamız, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü meydanda olmamız, akıl almaz polis şiddetiyle kaybettiğimiz çocuklarımızın cenazesinde bile bir araya gelmemiz engellenmektedir.
Ancak bilinmelidir ki; muktedirlerin çaresizliğinin ve korkaklığının göstergesi olan bu kirli politika, şiddet ve adaletsizliğe karşın bizler; en yalın, en çıplak ve en haklı halimizle; bizi biz yapan bütün değer ve renklerimizle, sarsılmaz bir sağduyu, direnme gücü, kararlılık ve inanılmaz bir yaratıcılıkla, yaşamın olduğu her alanda bir aradayız ve meydandayız…
Emperyalistlerin Suriye üzerindeki emelleri Kesep’de, Lazkiye’de, Rojava’da daha fazla insanın ölümüne sebebiyet veriyor. Daha dün Rojava’da, Işid adlı cihatçı çeteler 15 sivili katletti. Bu katliamları kınıyoruz. Sınırda gerçekleşen bu patlamalar ve köy baskınları savaşın her an buraya ulaşacağını açıkça gözler önüne seriyor.
Biz milyonlarca insan, onlarca ayrı dille, sesle, renkle bir aradayız; meydandayız!
Emperyalist savaşlara geçit vermeyeceğimizi göstermek içi meydandayız.
3-5 ağacımızla, arzumuzla, fikrimizle, insan olma hasretimizle, umudumuzla, direnişimizle, birlikte nefes aldığımız her yerde, meydandayız!
Katliamlarınıza, yolsuzluklarınıza isyanımızdan, yağmaladığınız kentlerimize, doğamıza, yaşam alanlarımıza, bütün ortak değerlerimize sahip çıkmamızdan korkup kapattığınız meydanlar için meydandayız!
Bizler; işçiler, işsizler, emekçiler, güvencesizler, göçmenler, öğrenciler, halklar, görmezden geldikleriniz.. Görüyor musunuz, biz meydandayız!
Durmadığımız, sessiz kalmadığımız, boyun eğmediğimiz için; fabrikalarda, madenlerde, tersanelerde, plazalarda ölümüne, güvencesiz, sendikasız, taşeron çalışmayı gün be gün daha da şiddetle reddettiğimiz için; yaptıklarınızın üzerini örten medyanıza güvenmediğimiz, adaleti bizleri cezalandırdığınız mahkemelerinizde bulamadığımız için her yerdeyiz. Meydandayız!
Bizler ürettiklerimizle, mahalle evlerimiz, fabrikalarımız, bostanlarımız, forumlarımızla, yarattığımız yeni renklerimizle, sizin yok ettiklerinize karşı var ettiklerimizle, adaletimizle meydandayız!
Bizler, Ethem, Ali İsmail, Mehmet, Medeni, Hasan Ferit, Ahmet, Abdullah, Mehmet İstif, Fadime Ana, Berkin Elvan, Uğur Kurt, Ayhan Yılmaz ve Soma’da kaybettiğimiz canlar için meydandayız!
31 Mayıs Saat 20:00’da Uğur Mumcu Meydanı’nda başlayacak olan yürüyüşümüz Ahmet Atakan ve Abdullah Cömert kardeşlerimizin ölümsüzleştiği Armutlu mahallesi üzerinden, Semt Pazarı-Doğuş Okulları güzergahında ilerleyerek Sevgi-Direniş Parkı’nda anma etkinliği ile son bulacaktır. Gezi Direnişinde yaşamını yitiren kardeşlerimiz için, insanca onurlu bir yaşam ve demokratik haklarımızı haykırmak için tüm Antakya halkını yürüyüşümüze ve anma etkinliğimize çağırıyoruz.
Buradan ayrıca Hatay Valiliği ve Emniyet Müdürlüğünü uyarıyoruz !
Halkın demokratik haklarını gaspetmekten, adalet, özgürlük ve saygı istemiyle sokağa çıkan halka gaz bombaları ve TOMA’larla saldırmaktan vazgeçin.
31 Mayıs günü sokaklarda olacağız, polis barikatlarını halkın önünden çekin !
Emperyalist Savaşa Geçit Vermeyeceğiz!
İşçilerin Birliği Sermayeyi Yenecek!
Yaşasın Halkların Kardeşliği!
Yaşasın Gezi Direnişimiz!
ANTAKYA DAYANIŞMASI