Çanakkale’de bir haftadır devam eden İşçi Filmleri Festivali 8 Kasım günü saat 15.00- 18.30 arasında yapılan Gezi Paneli ile son buldu. Emsal Atakan, Şahap Korkmaz, Yıldız Tar Mehtap Doğan, Çiğdem Çıdamlı ve Oya Ersoy’un konuşmacı olarak katıldığı panel yoğun ilgi gördü.
Çanakkale’de bu sene ilk defa yapılan ve 2 Kasım’da Festival yürüyüşü ve Praksis konseri ile başlayan Uluslar arası İşçi Filmleri Festivali, 8 Kasım’da yapılan “ Gezi Paneli” ile son buldu. Saat 15.00’te Türkan Saylan Nikah Salonunda başlayan panele, Ahmet Atakan’ın annesi Emsal Atakan, Ali İsmail Korkmaz’ın babası Şahap Korkmaz, Kuzey Ormanları Savunması temsilcisi Çiğdem Çıdamlı, İstanbul Feminist Kolektifi temsilcisi Mehtap Doğan, KAOS-GL temsilcisi Yıldız Tar ve Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy konuşmacı olarak katıldı. Haziran isyanında sokaklardan ayrılmayan LGBTİ, Kadınlar, doğa savunucuları ve sokak muhalefeti dinamikleri açısından gezi değerlendirilmesi yapıldı ve bundan sonra neler yapılması gerektiği üzerine mücadele dinamiklerine düşen görevler üzerine açıklamalar yapıldı.
“Çocuklarımızın yerine mücadeleyi biz devam ettireceğiz”
İlk konuşmaları yapan gezi şehirlerinin aileleri Emsal Atakan ve Şahap Korkmaz, çocuklarını nasıl kaybettiklerini, yaşadıklarını ve hissettiklerini anlattılar. Duygusal anların yaşandığı konuşmaların sonunda hem Emsal Atakan’ın hem de Şahap Korkmaz’ın son sözleri çocuklarının uğruna canlarını verdikleri adalet ve özgürlük mücadelesine çocuklarının yerine kendilerinin devam edeceklerini söylediler.
Doğamızı, yaşam alanlarımızı korumak zorundayız
Kuzey Ormanları Savunması adına açıklama yapan Çiğdem Çıdamlı, Gezi İsyanın bir parkı savunmasıyla nasıl başladığını ve bunun sadece parka değil yaşam alanları ve yaşam biçimlerine karışılması karşı halkın istediği adalet ve özgürlük mücadelesi etrafında tüm ülkeye nasıl yayıldığı üzerine değerlendirmeler yaptı. Çıdamlı, Üçünçü köprü, hava alanı, hes, termik santral ve daha bir sürü proje ile katledilmek istenen Marmara bölgesinde mücadeleleri büyüyüp bu mücadeleleri birleştirmek ve sadece Marmara ile sınırlı kalmayan tüm ülkede bir kent ve doğa mücadelesi veren bir örgütün kurulması hedefiyle mücadele edilmesi gerektiğini söyledi.
LGBTİ kimliğimizle varız dedik, sorunlarımızı çözmek için mücadeleyi devam ettirmeliyiz.
Haziran İsyanında barikatların en önünde mücadele eden, dışlanılan kimliklerini verdikleri direniş mücadelesinde toplumun belli kesimine kabul ettiren LGBTİ bireylerinin gözünden Gezi’ anlatan Yıldız Tar, özellikle cinsiyetçi küfürler ve kendilerine karşı var olan öngörülerden kaynaklı yaşadıkları sıkıntıları ve barikatlarda mücadele ede ede insanların kendilerini sahiplenmeye başladığını anlattı. Onur Yürüyüşlerinin kitleselliğinin verilen mücadelenin sonucu olduğunu ve kimlikleri artık daha rahat anlatmalarını sağladığını ancak sorunlarının çözülmediğini sorunların çözülme durumu bundan sonra verecekleri mücadele ile belirleneceğini söyledi.
Çocuklarımızı eve çağırmadık, çocuklarımızın yanına gittik
İstanbul feminist Kolektifi temsilcisi Mehtap Doğan konuşmasında kadın gözü ile Gezi’de yaşadıklarını anlatıp, eve mahkum edilmeye çalışılan kadınların erkeklerden daha fazla sokakta olduğunu ve kadınların çocuklarını eve çağırmak yerine ilk defa “çocuğumun yanındayım” diyerek çocuklarının haklı talepleri için çocuklarının yanına gidip anneler olarak el ele tutuşup zincir oluşturarak çocukları ile beraber mücadele etmeye başlamanın önemini anlattı.
Neoliberal saldırılara karşı mevzileri güçlendirmek zorundayız.
Neoliberal saldırılar karşısında, halkın eğitim ve sağlık başta olmak üzere sistemin uygulamalarına karşı biriken öfkenin patlaması olarak yaşanan haziran isyanına örgütlerin hazır olmadıkları söyleyen Oya Ersoy, “Artık Hiç bir şey eskisi gibi olmayacak” sözünün tüm kesimler tarafından geçerli olduğunu ve örgütlerin de buna göre kendilerini dönüşmek zorunda olduğunu söyledi. Haziran İsyanının bitmediğini de söyleyen Ersoy, “doğanın talanına, güvencesizliğe, iş cinayetlerine, gericiliğe karşı verilen mücadeleler parçalı şekilde de olsa devam ediyor. Üzerimize düşen sorumluluk neoliberal saldırının tüm mevzilerinde çalışma yapıp mücadeleyi büyütmek gerekiyor” dedi. Ersoy, artık işlevsiz hale gelen mahkemeler ve meclise karşın, doğanın talanına, güvencesizliğe, iş cinayetlerine, gericiliğe, savaşa, Neoliberal tüm saldırılara karşı verilen mücadeleleri büyütmenin ana mücadele noktası olması gerektiğini söyledi.