Suyumuza göz diken su tekellerinin zirvesi İstanbul’da başladı. Dünya Su Forumu’nun yapıldığı her yerde suyun özelleştirilmesi süreci hızlanıyor, suya fahiş oranlarda zamlar yapılıyor.
Burada toplanan tekeller ve hükümetler diyor ki, “su kaynaklarını ve su hizmetlerini, maliyetinin üzerine kârı da ekleyerek satacağız”. Yani su hizmeti alanını ve kaynaklarını kar alanı olarak görüyorlar. Oysa su doğaya ve halka ait bir varlıktır ve belediyelerin görevi suya bedel biçip satmak değil, halka temiz ve ücretsiz su vermektir.
AKP Hükümeti de su tekellerinin ağızlarının suyunu akıtan bu karlı sektörü yani su dağıtımı alanını uluslar arası ve yerli tekeller için daha karlı hale getirmenin adımlarını atıyor. Akarsu ve göletlerin işletme hakkının 49 yıllığına devri, İstanbul’da suya yapılan %134’lük zam, Ankara’da geçen yıl yaşanan su kesintileri bu bilinçli politikanın bir parçasıdır. Su kesintilerinden, suya yapılan zamlardan, kontörlü su sayaçlarından ise en çok da biz kadınlar etkileneceğiz.
Suya erişim en önemli insan hakkıdır.
Burada toplanan zirvede, susuzluğa çare aradıklarını söyleyen şirketler ve kuruluşlar, bu en temel insani hakka gözlerini dikmiş, kar hesabı yapıyorlar. Su kaynaklarını ele geçirip, doğaya ve insanlığa ait bir varlık olan bizim suyumuzu bize satmanın planlarını yapıyorlar.
Su hakkımıza göz diken su tekelleri, yaşam hakkımıza göz dikmiş demektir.
Su fiyatlarındaki artış, ön ödemeli sayaçlar yoksullar için susuzluk demektir. Susuzluk ise özellikle biz kadınlar için evdeki iş yükünün artması, suyu kısıtlı kullanma nedeniyle doğabilecek hastalıklar demektir.
Kadınların evde karşılıksız olarak harcadığı emek, aynı zamanda gıda, su gibi temel ihtiyaçlara erişimi da kapsıyor. Suya erişimin zamla, kesintiyle, ön ödemeli sayaçla engellenmesi ise en çok biz kadınların omuzlarına binen bir yük anlamına geliyor. Su kesildiğinde tankerden su taşıyan, su harcamasında kısıntıya gitmek zorunda kalan, bu nedenle çeşitli hastalıklara yakalanan biz kadınlar oluyoruz.
Buradan bizim ölüm fermanımızı imzalamak için gelmiş olan uluslar arası su tekellerine ve Türkiye’deki kar ortaklarına sesleniyoruz: Su kaynaklarımız satılık değil, bizim suyumuzu bize satamazsınız. Tıpkı Bolivya’dan kovulduğunuz gibi, Türkiye’den de sizi, mutabakat metinlerinizi kolunuzun altına sıkıştırarak kovacağız.
Halkevci Kadınlar