Yıllardır uygulanan neoliberal halkı yoksullaştırma politikaları, son evresine ulaştı. IMF ve Dünya Bankası patentli bu politikalar, en büyük yıkımı sağlık alanında yapıyor. Genel Sağlıksızlık Sigortası (GSS) yasası, sağlık hakkı mücadelesi ve seçim hesaplarıyla ikinci kez ertelendi. Kuşkusuz sağlık hakkının en önemli kurumlarının başında gelen Kamu Sağlık hastaneleri, rant uğruna yok edilmek isteniyor.
İlk kıyım Heybeliada Sanatoryumunda yaşandı. 3 yıl önce, binlerce insana yaşama sarılma şansı yaratan bu hastane kapatıldı.
İkinci kıyım Beykoz Çocuk Hastanesinde yaşandı. Türkiye’nin tek Çocuk Göğüs Hastalıkları Hastanesi olan Beykoz Çocuk, önce kapatılıp sonra 40 milyon $ karşılığında İhlas Holdinge satıldı. Beykozlular bu hastaneyi iyi bilirler. Hangimizin bir akrabası, yakını dostu bu hastanede tedavi olmadı ki?
Son kıyım hareketi olarak Beykoz Devlet Hastanesi kapatıldı. Deprem gerekçesiyle kapısına kilit vuruldu. Güya 6 ay sonra yeniden hizmete açılacakmış.
Bu takiyyeleri biliyoruz. Beykoz Sarayı işgal altında, bölgemize turizm istiyoruz naraları altında başlatılan kapatma süreci, bir günlük oldu bitti ile, hem de hasta sayısının fazla olduğu gerekçesi ile kapatılmıştı.
Peki Beykoz, 80.000 nüfusa sahipken kurulu olan 3 hastanesi varken, neden bugün 1 hastane kaldı? Hemde nüfusu 4 katına çıktığı halde. Cevap hep aynı. Halkı yoksullaştırma politikaları bugünün temel politikasıdır.
Bu gidişi durduracağız. Çünkü bu ülke hepimizin. IMF ve Dünya politikalarına karşı Tam Bağımsızlığı, etnik çatışmalara kardeşliğin ülkesini, yoksulluğa karşı insanca yaşamı, sahte demokrasicilik oyunlarına karşı halk demokrasisi istiyoruz. Biliyoruz. Vermeyeceksiniz. Ama bizim bu mücadeleyi yükseltip özgür insanların ülkesini kurmamızı da engelleyemeyeceksiniz.
Haydi İnsanca Yaşam Mücadelesini Hep beraber yükseltelim.
Beykoz Devlet Hastanesi Halkındır, Kapatılamaz.
Halkın Sağlık Hakkı Var.