Türk Tabipler Birliği (TTB) 4+4+4 eğitim modelinin çocuklar üzerindeki etkilerini irdeleyen bir çalışma yayınladı. Çalışma 66 ayını doldurmuş çocukların okula başlamasının çeşitli sağlık sorunlarına yol açacağını savundu.
Türk Tabipler Birliği (TTB) 4+4+4 eğitim modelinin çocuklar üzerindeki etkilerini irdeleyen bir çalışma yayınladı. Çocukları Gelişim Süreci ve Okula Başlama isimli bu makaleye Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği, Gelişimsel Pediatri Derneği, Sosyal Pediatri Derneği, Türkiye Milli Pediatri Derneği, Türk Pediatri Kurumu, Türkiye Çocuk Cerrahisi Derneği gibi derneklerde katkı koydu ve destek verdi. TTB Merkez Kurulu tarafından yayınlanan bu çalışmada çocukların fiziksel, zihinsel ve ruhsal gelişimleri; oyunun ve okul öncesi eğitimin önemi; erken okula başlamanın etkileri gibi başlıklar ele alınıyor.
Çocukların fiziksel, zihinsel ve ruhsal gelişimleri
Çalışmada çocuk gelişimi üzerine yapılan değerlendirmelerle, 4+4+4 modeliyle birlikte 66 ayı doldurmuş çocukların eğitime başlamalarının sakıncaları gözler önüne seriliyor. Makalede evrensel düzeyde kabul görmüş bilgilerle çocuk gelişimi tarif edilirken özellikle şu noktalara dikkat çekiliyor:
5 yaş (72 aya kadar) dönemindeki çocukların bazı özellikleri oyun kurabilme, oyun çerçevesinde bazı kuralları öğrenebilme, başka çocuklarla birlikte oyun oynayabilme, ilgisini çeken şeylere dikkatini vermeye başlama (ama henüz dikkat süreleri bir ders saati boyunca sürdürebilecekleri kadar uzun değildir), somut düşünme (neden-sonuç ilişkisi kuramama), kendisinden yapması istenen davranışları veya kendi yaptığı davranışların sonuçlarını kestirememe, büyüsel şekilde düşünme (ben istiyorum, o halde olur) şeklinde sıralanabilir.
Özellikle davranışların neden ve sonuçlarını algılayamama durumunun bu yaş çocuklarında kendilerini tehlikelerden koruyamamasına yol açacağının altı çiziliyor.
Oyunun ve okul öncesi eğitimin önemi
TTB 60-72 ay dönemi çocuklarda oyunun ve okul öncesi eğitimin önemini ayrıntılı olarak ele alıyor. Oyunların çocukların gerek psikolojik olarak gerekse zihinsel gelişim açısından olmazsa olmaz olduğu şu cümlelerle vurgulanıyor:
5 yaş çocuğunun dikkat süresi çok kısa olduğundan karşınıza alıp bir şey anlatarak öğrenmesini sağlamak zordur, ama onun ilgisini çekecek bir öykü anlatarak veya birlikte oyun kurup oynayarak öğrenmesi sağlanabilir. Oyun, çocuğun sadece öğrenme aracı değil aynı zamanda iç sıkıntısı veya kendi dünyasında çözemediği durumlara kendince çözümler bulma aracıdır yani bir anlamda psikolojik rahatlama yoludur.
AKP’nin 4+4+4 eğitim modelini halka kabul ettirmek için sürekli direttiği “Avrupa’da da böyle” söylemi TTB tarafından yapılan çalışmada şu şekilde çürütülüyor:
Tüm batı ülkelerinde, bu bilimsel verilere dayanarak 3-5 yaş arası çocuklar oyunun en temel etkinlik olduğu ortamlarda okul öncesi eğitimine alınır ve bu kurumlarda çocuğun hem zihinsel ve fiziksel becerileri geliştirilmeye çalışılır hem de akranlarıyla ilişki kurmayı, paylaşmayı, birlikte oyun oynamayı öğrenerek sosyal yönden de gelişimi sağlanır. Bu şekilde 3 yaşında okul öncesi eğitim kurumlarına gitmeye başlamış olan çocuk 2 yılda (prekindergarden) gösterdiği gelişim doğrultusunda 5 yaşa geldiği zaman okula hazırlanabilmesi için anasınıfına (kindergarden) alınır. Burada yine oyunun yanı sıra artık dikkatini vererek yapacağı resim, boyama, öykü anlatma gibi becerilerinin geliştirilmesine çalışılır.
Erken okula başlamak neler doğurur?
Çalışma erken yaşta okul başlayan çocukların yaşayacağı problemler hakkında doğrudan hekim görüşü sunuyor. Anasınıfı yaşına gelmiş bir çocuğu bu basamağı atlatarak okula başlatmanın en önemli sonuçlarından biri olarak çocuğun zihinsel, ruhsal ve fiziksel gelişiminden büyük aksamalar ortaya çıkabileceği gösteriliyor. Bunun yanı sıra küçük yaşta okula başlayan çocuklarda ayrılık kaygısı riski görüleceği ve dürtü kontrolünün tam gelişmemesine bağlı olarak davranış kontrolü sağlama ve okul kurallarına uymada büyük sıkıntılar yaşanacağı tespit ediliyor.
Erken yaşta okula başlamanın doğuracağı risklerden bir diğeri ise “el-göz koordinasyonunun, ince motor becerilerin, işlemsel düşüncenin, soyutlama, odaklanma ve dikkati sürdürme becerilerinin yeterince gelişmemiş olması dolayısıyla bu yaşta ilkokula başlatılan çocuklarda öğrenmede zorlanma, yazı yazma beceresinin oluşmaması “gibi durumların ortaya çıkabilecek olması. TTB bu durumun bilimsel açıdan tamamen normal olmasına karşın ortaya çıktığı çocukların okul kriterleri tarafından başarısız olarak nitelendirileceklerinden ve bunun sonucu olarak ‘zekâ geriliği’, ‘öğrenme güçlüğü’ veya ‘dikkat eksikliği’ gibi tanımlara maruz kalacaklarından endişe ediyor.
Bu yaşta kazanılan başarısızlık ve güvensizlik duygularının çocuğun ileriki yıllardaki psikolojik ve zihinsel gelişimini, kimlik ve kişilik oluşumunu olumsuz etkilediği ve psikiyatrik hastalık geliştirme riskini arttırdığı yine araştırmalarca ortaya konmuş ve evrensel olarak kabul edilmiş gerçekler olduğunun altı çiziliyor.
TTB’den hekimlere sorumluluk çağrısı
Metnin son bölümünde Türkiye Tabipler Odası 72 ay öncesi çocukların okula başlamasının kesinlikle tıbbi açıdan sakıncalı olduğunu vurgularken hekimleri bu konuda sorumluluk sahibi olmaya çağırıyor. Aileleri çocuklarını bilimsel olarak ortaya konan yaştan daha erken okula başlamaya zorlamak, eğer okula başlatmak istemiyorlarsa çocuk doktorlarından “tanılı” bir rapor almaya yönlendirmek başlı başına bir sorun olarak kaydediliyor.
Ortaya çıkan bu koşuldan dolayı hekimlere aşağıdaki çağrı yapılıyor:
Bu çocukların ilkokula başlama zorunluluğunu ortadan kaldıracak olan raporların hekimlerce düzenlenmesi çocukları bu örselenmelerden korumak ve ileride ortaya çıkacak ruh sağlığı risklerini azaltmak açısından mesleki bir sorumluluktur. Bu raporların çocukları etiketlemeden yazılması uygun olacaktır.
Rapor için: http://www.ttb.org.tr/kutuphane/okulabaslama.pdf
Kaynak: soL