İşçisiyle, öğrencisiyle, kadınıyla, aydın-sanatçısıyla, genciyle birlikte 81 yıldır mücadele eden, mücadele bayrağını yükselten örgütümüzün, Halkevleri’nin kuruluş yıldönümünü kutluyoruz.
Halkevleri’ni köklü bir örgüt yapan sadece yaşı değil, tarihsel olarak sahip çıktığı temel ilkeleridir. Emperyalizme karşı bağımsızlık, ırkçılığa ve şovenizme karşı kardeşlik, gericiliğe karşı aydınlanma, faşizme karşı demokrasi, sömürüye karşı eşitlik mücadelesi Halkevleri’nin tarihinin ve bugünün ayrılmaz görevlerindendir.
Bugün en temel yaşamsal ihtiyaçlarımız sermayenin daha fazla kar edebilmesi için piyasalaştırılmakta, başta eğitim, sağlık olmak üzere kamusal haklarımız gasp edilmektedir. Kentsel dönüşüm adı altında evlerimiz, mahallelerimiz elimizden alınmaya çalışılmaktadır. Bu ülkenin tüm yeraltı ve yerüstü zenginlikleri talana ve yağmaya açılmaktadır. Emekçiler güvencesizliğe, kölece çalışmaya mahkûm edilmekte, İş cinayetlerine “kader” denilip geçilmektedir.
İşte Halkevleri tüm bu saldırıların karşısında “Biz bu dünyaya piyasa malı olmak için gelmedik” diyenlerin çatısı, Halkın Hakları için mücadele edenlerin örgütüdür.
AKP “ileri demokrasi” adı altında demokratik hakları gasp ediyor. Muhalif olanı tasfiye etmeye, hakkını arayanı baskı altına almaya çalışıyor. Bu nedenle halkın tüm kesimlerine saldırıyor. Tayyip Erdoğan ne yargının ne de halkın denetimini istiyor. İşte bu yüzden her türlü muhalefeti şiddetle bastırmaya çalışıyor.
AKP iktidarının görmezden gelmeye çalıştığı bir şey var. Bu ülke halklarının demokrasi mücadelesi geleneği köklüdür. Halkevleri, halkın adaletsizliğe karşı isyan duygusunu, adalet, demokrasi, eşitlik ve özgürlük taleplerini sokağa taşıyanların örgütüdür.
AKP iktidarı 10 yıldır büyük sermayenin ihtiyaçları ile kendi ideolojisi gereği olan gerici politikaları birlikte uygulamaktadır. Bir yandan neoliberal politikalarla en temel hakları gasp edilen, yoksullaşan halkı düzen içinde tutabilmek, diğer yandan kendi tabanını konsolide edebilmek (pekiştirmek) için gerici politikalarını yaygınlaştırmakta, gericiliği toplumsal yaşamda yukarıdan aşağıya doğru örgütlemektedir. 4+4+4 eğitim sistemi, dindar nesil hedefi, dev cami projeleri, kılık kıyafet tartışmaları bu politikanın simgeleridir.
Halkevleri, gericiliğe ve faşizme karşı demokrasi ve özgürlük için mücadele edenlerin evidir
Başbakan’ın “kadın erkek eşitliğine inanmıyorum” sözleri, “3 çocuk doğurun” fetvaları, kürtaj yasağı tartışmaları, türban dayatması, AKP’nin kadın bedeni ve hayatı üzerinden gerici bir toplumu kurma çabalarıdır. Gittikçe artan kadın düşmanı politikaların sonucunda 10 yılda kadın cinayetleri %1400 artmıştır. Çocuk gelin sayısı ise 181.000’i aşmıştır. Son bir yılda 18 yaş altında kız çocuklarını evlendirmek için ailelerin açtığı davaların sayısı %94,2 artmıştır. Yine son 1 yılda 421.000 kadın işinden atılmış, eve kapanmak zorunda bırakılmıştır. Kadının ikinci sınıf olarak kabulü, AKP’yi var eden gerici ideolojinin önemli bir saç ayağıdır. AKP’nin kadın düşmanı politikaları kadınlar için ölüm, daha fazla şiddet, eğitimsiz ve işsiz bırakılmak demektir.
Halkevleri, kadın düşmanı politikalara karşı “hak ve özgürlüklerimizle eşit birer yurttaş olarak yaşamak istiyoruz” diyen kadınların mücadele örgütüdür.
AKP’nin, Ortadoğu’da emperyalizmin “vazgeçilmez taşeronu olma” politikası, bir yandan bu ülke topraklarını Suriye’de iç savaşın kışkırtıldığı bir savaş üssü haline getirirken diğer yandan yerleştirilen“füze kalkanlarıyla, patriotlarıyla” ülkeyi savaşın hedefi haline getiriyor.
AKP’nin Suriye savaşının başından beri ülke içinde, Suriye politikasını kendi tabanına haklı göstermek için sürdürdüğü mezhepçilik ve halkı ikna etmek için kışkırttığı Kürt düşmanlığı ise ülkeyi tehlikeli bir çatışmaya sürüklüyor.
Bugün Halkevcilerin görevi emperyalist müdahaleye, savaşa, işbirlikçiliğe karşı bağımsızlık, mezhepçiliğe ve şovenizme karşı halkların kardeşliği için mücadele etmek, Alevisiyle, Sünnisiyle, Hristiyanıyla, Arabıyla, Türküyle, Kürdüyle, inananıyla, inanmayanıyla tüm halkı, “halkın ortak çıkarlarını korumak için”örgütlemektir.
Emperyalizmin politikalarına sıkı sıkıya bağımlı iktidarların kendisine tehdit olarak görüp iki kez kapattığı ve 3. diriliş dönemiyle demokrasi ve eşitlik mücadelesine daha da güçlenerek devam eden Halkevleri, bu ülkenin en köklü halk örgütüdür. İtaatkâr, biat eden bir toplum yaratmak isteyenlerin karşısında hakkını bilen, hakkını arayan, halkın hakları için mücadele edenlerin örgütüdür.
Bizim, halkın çıkarından ayrışmış çıkarlarımız yok. Sınıflar mücadelesinin bize bu dönemde yüklediği politik görevi, “Halkın Hakları Mücadelesi”ni yükseltiyoruz. Son on beş yılımıza damgasını vuran bu mücadeleyi basitçe bir “ekonomik çıkar” mücadelesi olarak değil eşitlik, özgürlük, demokrasi, kardeşlik ve bağımsızlık mücadelesinin gerçek anlamına kavuştuğu sınıfsal zemin olarak örgütlüyoruz.
Eğitim ve sağlık başta olmak üzere, kamusal hakların kazanılması mücadelesi, aynı zamanda demokratik halk iktidarına gidecek yolumuzu açacaktır.
Halkın hakları mücadelesinin örgütlerini yaratacağız! 81. yılımızda herkesi, bu ülkenin bugünü ve geleceğini kurmak için derdi olan herkesi örgütlenmeye çağırıyoruz.
81. Yılımızda işçileri, emekçileri, çocukları, gençleri, kadınları, engellileri, emeklileri, köylüleri, bilim insanlarını, aydınları eşitliğin, özgürlüğün, kardeşliğin, aydınlığın çatısında buluşmaya, Halkevleri’nde örgütlenmeye, örgütlenerek mücadele etmeye çağırıyoruz.
Çünkü AKP’yi ve sermayeyi durduracak tek güç halkın örgütlü gücüdür!
Bizler biliyoruz ki tarihte kazananlar sadece mücadele edenlerdir!
Yolumuz açık olsun!
Oya Ersoy
Halkevleri Genel Başkanı