Çernobil Kazası�ın yıldönümünde İstanbul Nükleer Karşıtı Platform Çevre Mühendisleri Odası�da basın açıklaması düzenledi.
Nükleer Santrallere Hayır!
25 Nisan 2005, İstanbul - Dünyanın en büyük çevre felaketlerinden biri olan Çernobil nükleer kazasının üzerinden 19 yıl geçti. 26 Nisan 1986'da meydana gelen kaza, ilk anda halktan gizlenmeye çalışılmış; ama iki gün sonra radyoaktif bulutların İsveç'e ulaşmasıyla tüm dünya bu korkunç kazadan haberdar olmuştu.
Kısa zamanda tüm dünyaya dağılan radyoaktif bulutlar, önce Trakya kıyılarına, sonra da Karadeniz'e ulaştı. Yetkililerin önlem almak, halkı uyarmak yerine; geçiştirmek ve örtbas etmek için çabalaması, felaketin etkilerini daha da artırdı.
Çernobil'in bilançosu ağır oldu. 3 milyon çocuğun tedavi görmesi gerekiyor, 3 milyon yetişkinse Çernobil mağduru. Sakat doğumlar ve büyüme bozuklukları Ukrayna'da yüzde 230, Beyaz Rusya'da ise yüzde 180 arttı. Çöken bağışıklık sistemleri nedeniyle, genelde ölümcül olmayan hastalıkların yol açtığı, ölümler o kadar arttı ki, bugün Ukrayna'da ölüm oranları, doğum oranlarını aşmış durumda. Üstelik bu felaketin etkileri zamangeçtikçe azalmıyor bile: 7 milyon 100 bin kişinin gelecekte ciddi sağlık sorunları yaşaması bekleniyor. *
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) ve yetkililer, Çernobil felaketinin Türkiye üzerindeki etki ve sonuçlarına ilişkin gerçekleri, üniversitelerdeki bilimsel araştırmaların sansürlenmesiyle sistemli bir biçimde halktan gizledi; böylece tonlarca radyasyonlu çay, fındık, vb. besinin tüketilmesine göz yumdu. Bu konuda başlatılmak istenen tüm meclis soruşturmaları örtbas edildi. Bugün, düzenli veri toplanamaması ve bilgilerin çarpıtılması sonucu gelinen nokta ortada. Karadeniz'de kanser artık hayatın ne yazık ki olağan bir parçası.
ODTÜ Kimya Bölümü'nden İnci Gökmen, M. Algül, A. Gülemen tarafından hazırlanan "Türkiye'nin Karadeniz kıyılarında Çernobil Radyoaktivitesi" raporu, Çernobil kazasının ardından bize gözgöre yalan söylendiğini doğruluyor. Rapor, yüzey toprağındaki Cs-137 aktivitesi açısından 7 ayrı yerde karşılaştırılan 1994 değerlerini, TAEK'in 1986'da verdiği değerlerden yüksek bulmuştu. Doğu Karadeniz'deki toplam 21 toprak örneğinde ortalama Cs-137 aktivitesi 576 Bq/kg iken diğer bölgeler ortalaması 33 Bq/kg. olarak belirlenmişti.
Çernobil kazasının 19. yılında, Nükleer Karşıtı Platform olarak AKP Hükümeti'ni Çernobil kazasından ders almaya ve Türkiye'yi bir felakete sürükleyecek nükleer planlardan vazgeçmeye çağırıyoruz. Nükleer enerji, pahalı, çevresel tehdidi büyük, dışa bağımlılığı destekleyen ve terkedilmekte olan bir teknolojidir. Japonya'da son 10 yılda meydana gelen 8 kaza, riskin 'eski teknoloji ve insan hatası' iddialarıyla açıklanamayacağını göstermektedir.
Dünyada ve özellikle gelişmiş ülkelerde pazar bulmakta zorlanan nükleer lobi, son 40 yıldır açılan tüm ihalelerde başarısız olmuşsa da bugün bir kez daha Türkiye'yi hedef seçmiştir. Çernobil kazasının ardından televizyonlarda çay içen yetkililerin belleklerden silindiğini sananlar aldanıyor. TAEK'in görevini ihmali nedeniyle, İkitelli'de yüzlerce insanı radyasyona maruz bırakan radyoaktif hastane atıklarını da, son ihaleye katılan Alman-Fransız ortaklığı NPI başkanı tarafından atıkların Toroslar'a gömülmesi önerisini de unutmadık.
Nükleer Karşıtı Platform, Türkiye'de yeni Çernobiller yaratmak isteyenleri bu tehlikeli planlarından vazgeçmeye ve nükleer santral yapıp insanların yaşamı üzerinden para kazanmak isteyen çok uluslu firmalara değil, temiz enerji ve enerji verimliliğine dayalı, güvenli bir enerji geleceği talep eden, bu ülkenin insanlarına kulak vermeye çağırıyor.
"BAZILARINI HER ZAMAN,
HERKESİ BAZEN KANDIRABİLİRSİNİZ;
FAKAT HERKESİ HER ZAMAN KANDIRAMAZSINIZ!"
Nükleer Karşıtı Platform-İstanbul