2011 Haziran seçimlerinden sonra AKP eğitime dair planlarını bir bir uygulamaya koymak için Ömer Dinçer’i işbaşına getirdi. AKP’nin 10 yıllık iktidarı boyunca eğitimde ciddi piyalaştırma ve gericileştirme hamleleri oldu. Ömer Dinçer ile bu dönüşüme hız verildi. AKP artık gerici uygulamalarını gizlemeye bile gerek görmüyor. Tayyip Erdoğan açıktan dindar nesiller yetiştirmek istediklerini ve bir gelecek nesil tahayyülleri olduğunu söylüyor. Dindar nesil tartışmalarının olduğu bu günlerde eğitimi piyalaştırmanın ve gericileştirmenin yeni icadı 4+4+4 şeklinde formüle edilen 12 yıl zorunlu kademeli eğitim.
Bu uygulamaya göre 4 yıl temel eğitim, 4 yıl ortaokul ve 4 yıl da lise olmak üzere öğrenciler 12 yıl piyasacı eğitim çarkında döndürülecekler. Kesintisiz eğitimle herkes okula gidebilecek diyen AKP’nin balonu 4 yıllık temel eğitimden sonra açık öğretime, mesleki eğitime ve imam hatiplere devam edilebileceğini açıklamasıyla patladı. Başbakan dindar nesiller yetiştirme lafını boşuna söylemedi. AKP’nin gelecek nesil tasavvuru, gerici zihniyetinin aile içinde kadın üzerinden yeniden üretilmesinden geçmektedir. Kız çocuklarını eve kapatarak dini eğitimle yetiştirerek geleceğin makbul annelerini yaratmak isteyen AKP İmam Hatiplerin orta kısmı kapatıldıktan sonra mahrum kaldığı kadın profilini yeniden yaratacak. Emeğin yeniden üretiminin yükünü sırtlanacak kız çocukları, evde bakım hizmetlerinin gerçekleşebilmesi için de büyük nimet, büyüdüğünde ise güvencesiz işçi. Kadınlara düşen onlara biçilmiş bir hayatta görünmez varlıklar olarak rollerini oynamak.
4+4+4 uygulamasıyla çıraklık yaşını da 14’ten 11’e düşüren AKP, gelen tepkiler sonucunda eski uygulamaya devam etme kararı aldı. Ancak 4+4 şeklinde yapılacak ilköğretimle sadece açık öğretime dair bir düzenleme yapılmış oldu. İlk 4 yıldan sonra yapılacak düzenlemelerle mesleki eğitim ve imam hatiplere gidiş kolayca sağlanabilecek. Meslek Liseleri’nin üniversiteye girişte aldığı ek puan katsayısı da 0.06’dan 0.04’e düşürülerek Meslek Liseleri’nde okuyan öğrencilerin üniversiteye girmesi de imkansız hale getirildi. Milli Eğitim Bakanı mesleki eğitimin canlandırılması için OSB’lerin kendi okullarını açıp ihtiyaçları doğrultusunda nitelikli eleman yetiştirebileceklerini söyledi. Meslek okulu kuran işadamlarına teşvik için bakanlık öğrenci başına 1.700 TL para ödeyecek. Böylece sistemin ihtiyaç duyduğu ucuz işgücü yığınları bölgenin ihtiyacına göre yaratılacak. Eğitim için ayrılan bütçe teşvik ise bu ile sermayenin cebine aktarılacak.
Cemaatin projesi mecliste
AKP bu programın temelini 2010 Milli Eğitim Şura Kararları ve Fetullah Gülen’in düzenlediği 9. Abant Platformu ile attı. Burada Abant Platformu için bir parantez açmakta fayda var. Platformun arkasında Fetullah Gülen’in 1994 Haziranın’da kurduğu Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı var. Vakfın kurucuları arasında Abdullah Aymaz, Ali Bulaç, Ekrem Dumanlı, Hüseyin Gülerce gibi pek çok isim var. 1. Abant Platformu’nu 1998 yılında toplayan Fetullah Gülen izlenecek yol haritasını bu platformdan çıkarıyor. Zorunlu temel eğitim tartışmalarının olduğu günlerde İmam Hatip Mezunlar Derneği Başkanı Hüseyin Korkut ile başbakan bir görüşme yaptı. Korkut ve başbakan 4 yıllık eğitimden sonra öğrencilerin açıktan okuyarak kuran kursuna gidip, başlarını kapatabilecekleri bir eğitim konusunda mutabık oldular. Teklif yasalaşırsa 28 Şubat kararlarıyla kapatılan İmam Hatip Liseleri’nin orta kademeleri yeniden açılacak. Bunun için yalnızca MEB’in yönetmelik çıkarması yeterli olacak. Tayyip’in gelecek nesil tasavvuru iktidarının yayın organı ‘Zaman gazetesinde bile çatlak sesler yarattı. Çeşitli kesimlerden yükselen itirazlar sonunda meclise gelen yasa teklifi görüşülmek üzere alt komisyona gönderildi. Alt komisyonda sadece açık öğretime 8. sınıftan sonra gidilmesi ve açık öğretimde 14 yaş sınırı değişikliği getirildi. Bu değişikliğin bir geri adım olmadığını söyleyen Ömer Dinçer tabanına da mesaj vermiş oldu. Böylece Tayyip Erdoğan’ın hayalini kurduğu nesil dindar, nitelikli ara eleman olarak yetişecek.
4+4+4 yetmedi, dindar nesiller için Diyanet de kolları sıvadı
AKP’nin eğitim alanındaki düzenlemeleri 4+4+4’le sınırlı değil. 12 Eylül ürünü olduğunu söylenerek Milli Güvenlik dersini kaldırıldı. Yine 12 Eylül’ün ürünü olan din dersinin kaldırılmasını ise söz konusu dahi yapılmıyor. İmamların okullarda öğretmenlik yapmasının önünü açıyor. Öğrenciler ya askerin önünde esas duruşta, ya imamın arkasında saflarda. Tüm bunların üzerine Diyanet İşleri Başkanlığının 2012-2014 yıllık planını da koyarsak tablo tamam. Milli Eğitim ve üniversite işbirliği ile gençlerin ve çocukların ahlaki eğitimi için dini içerikli romanlar yazılması, çizgi filmlerin yapılması ve bunların yaygın eğitimde kullanılması kararı alındı. Ayrıca yıllık planın içeriğinde umre hizmeti geliştirilmesi, cami dışı din hizmeti için özel kadrolar atanması, işitme engellilere dini hizmet verilmesi, Aile İrşat ve Rehberlik Büroları oluşturulması gibi maddeler bulunuyor. 2011'de Diyanet'e ayrılan ödenek 3.9 milyar liraya çıkarılarak önceki yıla göre %24 arttırıldı. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ bu ödeneğin %95'inin personele ayrıldığını söyledi. Öğretmen atması yapmayan, okulların ihtiyaçları için eğitime bütçe ayırmayan bakanlık söz konusu imamların derse girmesi olunca Diyanet’in bütçesini bir anda %24 arttırabiliyor.
Sınıflarımıza gelen teknoloji değil, piyasa
AKP’nin eğitimde gerçekleştirmek istediği piyasalaştırma için de 12 yıl zorunlu kademeli eğitim uygulaması yetmiyor. Sermayeye eğitimde yeni kar alanları açmayı planlayan AKP’nin eğitimdeki büyük teknolojik değişimi Fatih Projesi(!). Bilgi çağındayız, bilgi teknolojilerine açılıyoruz yalanıyla sınıflara sokulan akıllı tahta ve tabletlerin altında eğitimin gericileştirilmesi ve piyasalaştırılması yatıyor. Sadece AKP’nin istediği bilgiye erişebilecek olan öğrencilerin aldığı eğitimin niteliği ortada. Pilot bir uygulama ile 17 ilde 52 okula 13.000 tablet ve 500 akıllı tahta verildi. Hedef 3.657 okula 84.921 tahta ve 5. sınıftan itibaren tüm öğrencilere tablet verilmesi. 16 Milyon tablet dağıtacağını söyleyen AKP üretimin yerli olması konusunda şart koşuyor. Bakan Nihat Ergün alım sayısı aşama aşama artırılacağı için Türkiye’de üretim bandı kuran firmadan almanın karlı olacağını söylüyor. Tabletler pilot uygulama için Samsung ve General Mobile'dan Devlet Malzeme Ofisi aracılığı ile alındı. İlk ihaleyi alan General-Mobile’ın ihale yapılmadan üretime başlaması dikkat çekici. Ergün ihalelerin rekabete açık olduğunu söylese de nasıl bir danışıklı dövüş yapılarak ihalelerin verildiği daha sonrası için de takip edilmesi gereken bir konu. Samsung'dan alınan 4 bin tabletin her biri için 599 TL, AKP'nin yandaş sermaye grubu Zorlu'ya ait Vestel'den alınan akıllı tahtaların her biri için ise 3.990 TL ödenecek. Eğitim için ayrılan ve zaten yetersiz olan bütçeyi eğitimin temel ihtiyaçları (derslik, kadrolu hizmetli, kadrolu öğretmen...) için değil, yandaş sermaye gruplarına para akıtmak için kullanıyor. Teknolojik gelişmeler sınıflarımıza televizyon ile girdi o eskidi projeksiyonlar geldi. Tüm bu teknolojinin finansmanlığını veliler çocuklarımız eğitimden geri kalmasın diyerek yaptılar. Şimdi projeksiyonlar rafa kalkıyor akıllı tahtalar, tabletler geliyor. Şimdiden para toplayarak bu teknolojileri alan okullar var. Bunların parasının velilerden toplanmayacağının hiçbir garantisi yok. Ayrıca tabletlerin içeriği ile ilgili hiçbir bilgilendirilme yapılmıyor. Asıl bomba bu pek teknolojik alet eğitim sürecine dahil olduğunda patlayacak. Öğrenciler sadece AKP’nin istediği bilgiye ulaşıp, onun istediği kalıplar içinde eğitilecek. Bu da eğitimin ilerleyen yıllarda gericilikten iyice nasibini almış bir hale geleceğinin göstergesi.
Tabi bir de zihni sinir Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in 'Eğitim Kampüsleri' projesi var. Bu proje ile özellikle orta öğretim kurumları bir araya getirilerek kampüs alanları oluşturulacak. Piyasacı bir işleyişi olacak kampüsler kamu-özel ortaklığı ile yapılacak. Ömer Dinçer bu konuya dair 'Kanun Hükmünde Kararname ile kamu-özel ortaklığı yapabilecek esnekliğie kavuştuk.' açıklamasında bulundu. Ömer Dinçer’in açıklamalarından eğitimin özelleşmeye doğru gittiği ve sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda şekilleneceği anlaşılıyor.
Biz farkındayız ve örgütleniyoruz, harekete geçiyoruz
AKP neoliberal gerici iktidarının ihtiyaçları doğrultusunda eğitimdeki değişim ve dönüşüme hız verdi. Bunlar sadece 2 aylık bir zaman diliminde hayata geçirilmeye çalışılan projeler. AKP eğitimi yap-boza çevirip niteliksizleştirirken, eğitimin asıl bileşenlerini muhatap almıyor. Çünkü AKP’nin eğitimden anladığı kendi ideolojisine ve sermayenin ihtiyaçlarına uygun bireyler yetiştirmek ve eğitimden kar etmek. AKP’nin sözde eğitim reformu yaparken söz ve karar hakkı verilmeyenler olarak öğretmenleri, öğrencileri ve velileri AKP’nin gerici ve piyasacı eğitim sistemine karşı parasız, bilimsel, demokratik, anadilde eğitim hakkı için Halkevleri Eğitim Hakkı Meclisleri’nde mücadeleye çağırıyoruz. Biz eğitim hakkı meclislerinde her biri farklı mahallelerde kurulmuş atölyelerden oluşuyor. Bu atölyelerde veli, öğrenci ve öğretmenler özellikle kendi okullarının sorunlarına çözümler arıyor. Ama bir okulda sorunu çözmek yetmiyor çünkü eğitim sistemi baştan aşağı çatlaklarla dolu ve onarmakla düzelmesi mümkün değil. Hepimiz eleştiriyoruz. AKP’nin eğitimle ilgili uygulamalarının altında yatan nedenleri gözü gören herkes anlıyor. Ama şimdi harekete geçmezsek toplumsal olarak geri döndürülemez bir gericileşmenin içine düşeceğimizi ve piyasanın oyuncağı olacağımızı unutmayalım.
Okmeydanı Eğitim Hakkı Atölyesi adına
Asiye Çil (Güvencesiz Öğretmen)