Yine sermayenin karına kar katması için 8 işçi kurban edildi. Gaziantep’te Şahitkamil İlçesi'ndeki 4'üncü Organize Sanayi Bölgesi'nde bulunan Güneydoğu Galvaniz Fabrikası'nda buhar kazanının patlaması sonucu 7 işçi yaşamını yitirdi, onlarca yaralı var, yaralılar arasında Suriyeli mülteciler de bulunuyor. Tayyip Erdoğan ise bugün grup konuşmasında kayıplardan söz ederken 5 olarak bahsettiği ölü sayısını 8 olarak düzeltenlere yanıt olarak “neyse” diyerek işçilerin canına verdiği değeri bir kez daha gösteriyor.
Dün Kozlu’da madende, Esenyurt’ta naylon çadırda can veren işçilerin, son 10 yılda can veren on binlerce işçinin katili bellidir: Güvencesiz çalıştırma, örgütsüzleştirme, bu düzeni kuran, yasalarını hazırlayan, denetimsizliğe göz yuman siyasi iktidar AKP.
AKP’nin büyüme masalları ve sermayenin kar hırsı son 10 yılda 12 binden fazla işçinin canına mal oldu. Türkiye’nin iş kazaları sıralamasında Avrupa birincisi olması tesadüf değildir. Emeğin alabildiğince ucuza mal edilmesi ve örgütsüzleştirilmesi iş cinayetlerine davetiye demektir.
Gaziantep’te yaşanan facia bugün Türkiye’nin her yerindeki organize sanayi bölgelerini, fabrikaları, merdiven altı üretim atölyeleri bekleyen tehlikeyi işaret ediyor. Hepimiz can güvenliğinin kar oranı hesabının konusu haline getirildiği ve uzun çalıştırma saatlerinin, taşeron çalıştırmanın, kaçak çalıştırmanın göz ardı edildiği vahşi piyasa koşulları altında çalışmak zorunda bırakılıyoruz. Hem işçilerin hem halkın can güvenliğinin yok sayıldığı, çalışma koşullarının köle emeğine yaklaşıldığı koşullarda bugün Gaziantep’te canımızı yakan facianın tekrar yaşanmamasının garantisi bulunmamaktadır.
Ne patlamanın yaşandığı fabrikada ne de Organize Sanayi Bölgesi’ndeki işçi sayısının kesin olarak bilinmemesi kaçak işçi çalıştırmanın kanıtıdır. Kaçak çalıştırma, taşeron çalıştırma denetimsizlik demektir, iş güvenliğinin ortadan kaldırılması demektir, maliyeti azaltmak adına iş ortamının güvenliğinin yok edilmesi demektir.
İşçi ölümleri iktidarın sorumluluğunun ve sermaye düzeninin sorumluluğunu örtmek için dile getirdiği gibi “kader” değildir. Önlem almayan, denetlemeyen siyasi iktidarın ve sermayenin kar hırsının işçilerin canına kasteden uygulamaları, işçilerin sendika hakkını gasp eden yasaları geri çekilmeli, taşeron çalıştırma yasaklanmalıdır. İş güvenliği ile birlikte güvenceli çalışma koşulları sağlanmalıdır. İşçilerin güvencesi olan sendikalaşmanın önündeki her tür baskı ve engel ortadan kaldırılmalıdır.
Oya Ersoy
Halkevleri Genel Başkanı