Kadıköy'de kadın paneli gerçekleşti

Sa, 14/02/2012 - 02:33
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Kadıköy Halkevi söyleşi dizisinin Şubat ayı konusu kadına yönelik şiddet ve bu konuda hazırlanan yasa tasarısı oldu. Şiddete Son Platformu sözcüsü Av. Hülya Gülbahar ve Mor Çatı gönüllüsü Ülfet Taylı’nın konuşmacı olarak katıldığı söyleşi “kadına yönelik şiddetle mücadele yasa tasarısının neresinde?” başlığı ile 12 Şubat Pazar günü yapıldı.

Geçen sene Ayşe Paşalı cinayeti ardından kadınların ve kamuoyunun daha fazla dikkat çektiği kadın cinayetlerinin durdurulmasına ilişkin talepler üzerine hükümet tarafından yasa tasarısı çalışmaları başlamıştı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın kurulması sonrasında göreve başlayan Fatma Şahin’in devraldığı şiddet tasarısını ve tasarının oluşma sürecini Av. Hülya Gülbahar aktardı.

Şiddet tasarısı nasıl hazırlanıyor?

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, kadına yönelik şiddet yasasına ilişkin olarak kadın örgütleri ile toplantılar gerçekleştirdi. Tasarı çalışmalarına Şiddete Son Platformu olarak katılan kadın örgütleri ilk toplantılarını 19 Eylül 2011’de gerçekleştirdi. Gülbahar, kadın hareketinin özellikle 1996 yılından bu yana pek çok alanda olduğu gibi yasal alanda da mücadele ettiğini söyledi. 1998’de yürürlüğe giren 4320 sayılı yasanın önemli bir kazanım olduğunu ancak sistematiği ve uygulamasında çıkan sorunlar nedeniyle değişmesi gerektiğini ekledi. Bu nedenle sürece kadınlar olarak müdahil olmanın kadın hareketi açısından önemini vurguladı.

Gülbahar, ilk toplantının yapıldığı 19 Eylül’den bu yana tasarının defalarca değiştiğini söyledi. Kadın örgütlerinin tasarıyı en iyi şekilde hazırlamak için çeşitli hukuk disiplinlerini tek tek çalışmak zorunda kaldığını, gecelerce çalışıldığını ancak Bakanlığın kadrolarının yetersiz kaldığını belirtti.

Sürece katkı veren 236 kadın örgütü, tasarı hazırlanırken Avrupa Konseyi Kadına Karşı Şiddet Sözleşmesi’ni esas alarak örnek bir taslak hazırladı. Gülbahar, Türkiye’nin sözleşmeyi imzalayan ilk ülke olmasına rağmen Adalet Bakanlığı’nın iki çekince yazdığını söyledi. Çekincelerden biri sözleşme maddelerinin maliyet sorunu yaratacağıydı. Bakanlık ayrıca “basit şiddet vakalarının” şikayete bağlı olması gerektiğini söylüyordu. 25 Kasım`da İstanbul Sözleşmesi`nin çekincesiz bir şekilde iç hukukta onaylandığı duyuruldu.

Bakanlık güven veriyor mu?

Gülbahar, Bakanlık’la yapılan her görüşme sonrası taslağa verilen son halin ertesi gün değiştirilmesinin güven zedeleyici bir durum yarattığını söyledi. Gülbahar’ın dikkat çektiği bir başka konu da tasarının, her kadının anlayacağı dilden yazılması gerektiği idi.

28-29-30 Ocak’ta Bakanlık’la yapılan teknik çalışmanın ardından tasarının son halinin kadın örgütlerine gönderilmeden imza için Bakanlar Kurulu’na gönderilmesi yine bir gerginliğe ve güvensizliğe neden oldu.

Kadın örgütleri tasarının son halini bekliyor

Av. Hülya Gülbahar taleplerinin bir kısmı kabul edilse de tasarıda çok fazla şeyin eksik olduğunu söyledi. Komisyonlarda tasarının iyi yönde değişebileceğini umduklarını ekledi. Gülbahar, son olarak eğer tasarı talepleri bir bütün olarak karşılayamazsa kadın örgütleri olarak süreci kesebileceklerini protestoya geçeceklerini söyledi.

Feminist mücadele her alanda sürmeli

Hülya Gülbahar’dan sonra sözü alan Ülfet Taylı feminist mücadelenin her alanda çeşitli biçimlerde sürdürülmesi gerektiğini vurguladı. Her gün 5 kadının öldürüldüğü bir ülke de şiddet konusunda başta sığınaklar olmak üzere gereken önlemlerin alınması gerektiğini söyledi.

Kadınlar daha çok sokaklara

Salondaki izleyicilerin katılımıyla zengin bir tartışmanın yaşandığı panelde tasarıda altı çizilmesi gereken noktalar olduğu vurgulandı.

Tasarıda tek bir ‘sığınak’ kelimesinin geçmemesi iktidarda bulunan muhafazakar bir partinin ideolojisinden ödün vermediğini göstermiş oldu. Tasarıda kadın-erkek eşitliğini açıkça yazmayan muğlak ifadeler olduğu görüldü. Şiddet gören kadınların çocuklarına ücreti devlet tarafından karşılanan kreş açılacak olması olumlu bir adım olurken kocaya bağımlı sosyal güvencesi olan şiddet görmüş bir kadının hastane masraflarının kendisinin karşılanmasının beklenmesiyle kadını kocayla yüz yüze getirerek gizlilik ihlaline yol açacak kararlar da vardı.

Kadına yönelik şiddetle mücadelenin masada kalmaması gerektiği, tasarı hangi haliyle çıkarsa çıksın denetiminin ve mücadelesinin kadınlar tarafından sokakta verilmesi gerektiği ortak görüşüyle panel sona erdi.