Eğitim Hakkının Kazanımı ve Kullanılmasına Dair Mücadelenin Temel Başlıkları

Hasan Hüseyin AKSOY | Çar, 26/05/2010 - 01:00
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Halkevci Dostlar,

Halkevlerinin 21. Olağan Genel Kurulunu dayanışma ve dostluk duygularıyla selamlıyorum.

Genel kurul ile, bir kısmını bizzat halkevcilerin öncülük ettiği platformlarda tartışmaktan edindiğim ve “eğitim hakkının kazanımı ve sürdürülmesine dair mücadelenin temel başlıkları” diyebileceğim çıkarımlarımı paylaşmak istiyorum.

1. Eğitim Hakkı da diğer haklar gibi tarihsel, toplumsal ve kamusal bir nitelik taşır. Bu özelliğinin farkında olarak, eğitim hakkının bir kazanım olarak toplumsal/kolektif hafızada yerleşmesi ve kolektif olarak bu hafızanın korunmasının sağlaması .

2. Eğitim hakkına yönelik tüm saldırıları, önemli-önemsiz, büyük –küçük demeden tanıyabilir bir kolektif bilincin ve pratiğin, praksisin üretilmesinin yollarının ortaya çıkarılması.

3. Eğitim hakkına yönelik saldırılara tanıklık etmek, bunları deşifre etmek.

4. Eğiğim hakkına yönelen saldırılara karşı olası direnme alanlarını, devrimci eleştirel pedagojinin referans çerçevesinden de yararlanarak, tüm yurttaşları ve onların tüm yaşam alanlarını, gündelik yaşamın tüm alanlarını da kapsayan bir çerçevede ortaya çıkarmak.

5. Halkın tüm hakları için mücadelesinde yanında olduğumuz gibi, eğitim hakkı için mücadelesinde de yanında olmanın, onların gerçek yaşamlarında, okullarında, işyerlerinde, içinde yer aldıkları topluluklarda, baskılar nedeniyle kendilerini ifade edemediklerinde onlarla omuz omuza, yana olmak, gerektiğinde  “sözcüleri” olmak.

6.  Tüm küresel güçler ve sermayenin zor araçları,  medyası ve tüm kurumları ile kamusal eğitim kurumlarına saldırarak onları talan etme, kârlı ise devralma süreci yürüttüğü bugünlerde, “aklın kötümserliği” yerine “iradenin iyimserliği”ne sahip olmak.

7. Yazgılı olmadıkları halde, mevcut tahakküm ilişkilerinin hergün yeniden ve yeniden kurulmakta olduğu bilinci ile günümüzde kapitalizmin vahşi eşitsizliklerinin meşru algılanmasını önlemek için mücadele etmek.

8. Emekçiler, yoksullar, işsizler, kadınlar, çocuklar, inanç, etnik köken, anadili bakımından egemen olandan farklı olanlar, azınlıklar ve tüm ezilenler, demokratik karar mekanizmalarından, eğitim dahil ekonomik veya politik güce bağlı yaşam alanlarından, topluca ve birbirinden ayrıştırılarak dışlanmakta, çeşitli biçimlerde görmezlikten gelinmektedirler.  Tüm bu toplumsal grupları “öteki”leştiren yapıya karşı ideolojik, politik, hukuki mücadele güçlendirilmeli, dayanışma, birleşme olanaklarının üretilmesi ve yaşama geçirilmesi.

9. Eğitim hakkına erişim konusunda çeşitli boyutlarıyla mücadele eden demokratik kitle örgütleri, meslek örgütleri, sendikalar ve siyasal yapılar ile geliştirici bir işbirliği ve dayanışma ortaya konulması.

10. Okulları şirketlerin ve onların işgücü ya da bilgi gereksinmelerinin yörüngesine sokan neoliberal saldırıya karşı geç kalınmış demeden mücadeleye devam edilmelidir. Devletin eğitim bütçesi olarak ayırdığı kaynağın doğrudan kamu eğitim gereksinmesini karşılayacak düzeyde olması ve kamu okullarının nitelikli bir eğitim için ne piyasadan ne de veliler ve öğrencilerden para toplamasını gerektirmemesi gerekir. Eğitim bütçesi kesintilerine ve eğitimin ticarileşmesi, paralılaşması, piyasalaşmasına itirazın yaygınlaştırılması.

11. Gericilik veya piyasacılık ikilemine sokulan üniversiteler, piyasanın veya bilim dışılığın egemenliğine karşı halkın haklarını ve halkın üniversitesini, halk için-özgür bilimi ve özgür bilim insanını savunmaya çağrılmalı, bugün içine girdiği neoliberal yörüngeden çıkarılmalı.

12. Üniversitelerdeki piyasacı dönüşüm, öğretmenlerin vasıfsızlaştırılması, teknisyenleştirilmesi ile birlikte, değer sistemlerini de çürütmekte, onları eşitsizliklere, adaletsizliklere karşı duyarsızlaştırmaktadır.  Piyasaya, şirketlere karşı öğrencilerinin ve öğrencileri olamayan okul dışında kalan yurttaşların eğitim haklarını savunamaz, müfredatlarını kontrol edemez durumuna sokmaktadır.  B  u dönüşüme direnç alanları yaratılması.

13. Tüm bunlara karşı, parasız, bilimsel, nitelikli, demokratik eğitimi bir insan hakkı olarak görmeye ve savunmaya devam edilmesi.

14. Öğrencilerin özne olarak kabulü, bireysel ve toplumsal farklılıkları ve içinde yer aldıkları toplumsal grupların kabulleri ile olanaklıdır. Bu çerçevede, ana dilde eğitim temel bir hak olarak kabul edilmeli ve “anadil”in eğitimin hiçbir aşamasında bir dezavantaja dönüşmemesi için gerekli düzenleme ve olanakların yaratılmasının savunulması.

15.Eğitim programları ve ders kitapları içindeki cinsiyetçi, otoriteryen ve ataerkil,  ırkçı-milliyetçi, gerici-bilim dışı, emek düşmanı, piyasacı öğeler dikkatli analizlerle saptanmalı ve bunlar deşifre edilerek etkinlikleri azaltılmalı ve orta vadede tümüyle kaldırılması hedeflenmeli.

16.Otoriterliği ve dolayımında faşizmi meşrulaştırıcı dıştan dayatılan ideolojik program ve pratiklere karşı olduğu kadar, zihinsel/düşünsel kabul ve içsel onama yaratacak süreçlere karşı da duyarlı ve mücadeleci bir hazırlık içinde olmak gereklidir.

17. Eğitimde programlara, eğitim ritüellerine, yönergelere ve genelgelere, uzun yıllardır sürdürülen politikalar nedeniyle teknisyenleşmiş-halktan kopmuş bir kısım öğretmenlerin otokratik, kalıplaşmış ya da kamu okullarındaki boşvermiş davranışlarına ve öğrencileri nesneleştiren, tektipleştiren, onları geliştirmek yerine itaatkârlığa zorlayan ya da alıştıran eğitim pratiklerine karşı öğrencilerin özne olmasını, özgür olmasını, anlamlı öğrenmeyi, tartışma ve eleştirebilmeyi, dünyayı birlikte öğrenme ve değiştirme süreci olan diyaloğu, kolektif olarak kazanmalarını savunmak gerekli.

18. Günümüzde eğitimde geçerli olan, ölümcül bir rekabet yeteneğinin yerine yaşatan bir dayanışma kültürünün yeniden üretilmesi ve bunun yaşamın her anı ve alanına yaymanın yollarını araştırmalı, bulmalı ve yaşama geçirmeliyiz.

19. Bu ülkenin gençliği, öğrencileri kendilerine sunulan bu sınav merkezli, paralı ve piyasacı üstelik işsizlik tehdidiyle yüklü eğitimin tutsakları olmaktan kurtarılmalıdır. Eğitim hakkı bu değildir. Eğitim hakkının olmazsa olmazlarını görmezlikten gelen bu anlayışa karşı eğitim hakkının tüm yönleri üzerinde bir tanınma sağlanması için çaba gösterilmelidir.

20. Eğitim hakkı, nitelikli öğretmenlerle, güvenceli, kadrolu ve kendi kimliğini geçici bir eğitim çalışanı değil “öğretmen” olarak tanımlayabilen öğretmenlerle gerçekleştirilebilir. Bu nedenle eğitim hakkı, eğitim çalışanlarına güvenceli ve insana yaraşır çalışma koşulları ve ücretleri sağlanması ile kazanılabilecektir. Eğitim hakkı mücadelesi, diğer hak ve özgürlüklerin kazanımına katkıda bulunabileceği gibi güvenceli çalışma ve diğer demokratik hak ve özgürlüklere yönelik mücadeleler de eğitim hakkının bir parçası olarak görülmelidir. Buna göre, daha önce olduğu gibi, insanı ve haklarını bütün olarak ele alan bir halkın hakları savunmasına devam edilmelidir.

 

Başarı dileklerimle.

Hasan Hüseyin AKSOY (Ankara Üniversitesi Eğitim ilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi)