Ankara forumları günlüğü-24 Temmuz 2013

Çar, 24/07/2013 - 00:00
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Güvenpark Fışkiye Sevmeyenler Günü

Forumun I. Bölümü: Ya bana belediye başkanı dava açarsa?

Voldemort, ismi lazım değil, ya da konuk avukatın tabiriyle “Hacı Fıskiye” (Malatya’nın dört bir yanına fıskıye diken belediye başkanına takılan lakap) ile hukuki mücadele yöntemleri konusunda Avukat Deniz Özbilgin çapulcuları bilgilendirdi:

  • Attığım bir twit üzerinden dava açıldı ne yapmalıyım? Öncelikle attığınız twit’i ”Ben ifade özgürlüğümü kullanarak bu twit’i attım ve bana dava açıldı” bilgisiyle sosyal medya üzerinden yayın. Hem meseleyi duyurmuş olursunuz hem meselenin ilgililerine (aynı meseleden muzdarip insanlar ya da avukat, gazeteci vs.) ulaşmanız kolay olur.
  • Peki bu yaptığım yanlış bir şey midir ya da gerçekten suç mudur? İfade hürriyeti başlığı altında yaptığınız her türlü davranışınız korunmalıdır. Yoksa zaten susarsınız konuşmazsınız ve yaratılmak istenen kapalı toplum modeli yaratılmış olur. Bu konuyla ilgili AİHM’in Hendyside Kararı olarak bilinen bir madde vardır. Bir yöneticiyi eleştiriyorsanız o kişi iyi ya da kötü bu eleştiriye katlanmak zorundadır, çünkü yönetici olurken bunun farkındadır ve göze almıştır. Söz konusu madde şöyle demektedir.
  • Düşünceyi açıklama özgürlüğü, bu tür toplumun temel unsurlarından birini, her ferdin gelişiminin ve ilerlemesinin zorunlu koşullarından birini oluşturur. 10. maddenin 2. paragrafı saklı kalmak üzere, düşünceyi açıklama özgürlüğü, sadece hoşa giden veya zararsız ya da tepki yaratmaz sayılan “haber” veya “fikirler” için değil, fakat devlete veya halkın bir kısmına ters düşen, şoke eden ya da üzüntüye sevk edenler için de geçerlidir. Çoğulculuk, hoşgörü ve yeniliğe kucak açma bunu gerektirir ve bunlar olmadan demokratik toplum olmaz.
  • Hakaret ve iftira nedir? Bir örnekle açıklayalım. “Ulaşım zamlarıyla halkı soydun” soyut bir bilgidir kesinliği yoktur. Bu tarz eleştirilerde bulunursanız dava açması ya da kazanması zorlaşır. Hakaret değildir. “Ulaşım zamlarıyla bir trilyonluk vurgun yaptın, parayı cebe indirdin” somut bilgidir. Miktar veriyorsanız kanıt sunmanız gerekir. Bu sefer de iftira atmaktan dava açabilir. Genelde suçlandığınız şey AİHM kararında olduğu gibi ifade özgürlüğü kapsamında savunulabilir. Bu sefer de kişilik haklarını zedelemekten dava açabilir. Fiziksel bir zarar verdiyseniz maddi tazminat davası, manen bir zarar gördüğünü iddia ediyorsa manevi tazminat davası açabilir. Manevi zarar verme meselesinde devreye AİHM kararı giriyor bir yönetici eleştiriye açık olmalıdır.
  • Ya resimlerimi ve bilgilerimi yayınlarsa? Fotoğrafınızı yayınlıyorsa ve o andan itibaren size bir zarar gelirse bundan sorumludur. Çünkü sizi hedef göstermiştir. Herhangi bir şikayet dilekçesi yazıyorsanız mutlaka bilen birine yazdırın. Apartmanınızda oturan bir hukuk öğrencisine yazdırsanız bile kendi başınıza yazacağınıza nispeten daha nitelikli olacaktır.
  • Mesai saatleri içinde twit atıyorsa yazdığı şeylere bunun üzerinden dava açabilir miyiz? Halkımla iç içeyim bir twit kadar uzağım şeklinde bir açıklamaya gidebilir. Onun yerine belediye meclis toplantılarının saatlerine denk gelen bir saatte twit atması bu durum için daha geçerli olur.
  • Bir konuya açıklık getireyim. Sürekli “hukuk devleti” tanımını kullanıyoruz. Bu adaletli hakkaniyetli bir yapının var olduğu anlamına gelmez. Çünkü her ülkede hukuk kuralları vardır anayasa olmayabilir ama hukuk vardır. “Devletin hukuku” kavramıyla yaklaşmak daha mantıklı çünkü devletler kendi hukuk kurallarını yaratıyorlar. Bugün görüyoruz gece uyanıp yasa geçiriyorlar. Hukuku kendilerine göre yontma meselesi olduğu sürece onların işleri elbette daha kolay ve imkanlı. Hukuki mücadeleye sonuna kadar devam ama illa hukukla olmasına gerek yok fiili saldırıya karşı fiili mücadele hakkınız var. Bu yüzden direnin. Dikmen Vadisi bu konuda iyi bir örnektir. Evlerini yıktırmadılar. Nasıl? Fiili mücadeleyle direnerek. Alınan bir kararı, evlerinin yıkım kararını uygulatmıyorlar ve belediyeye kendileriyle ilgili bir mesele hakkında taleplerini kabul ettirerek yerel yönetimde söz sahibi olmuş oluyorlar. Direnin ve mağduriyetinizi evde sokakta iş yerinde sosyal medyada derneklerde anlatın yayın çoğaltın.

 

 

Forumun II. Bölümü: Özellikle Bir Yöneticide Görüşen “Anti-Sosyal Kişilik Bozukluğu” Üzerine

Psikolog Zeynep Duman çapulcuları bilgilendirdi.

  • Avukatın bıraktığı yerden devam edip ve Hacı Fıskiye ve türevlerinin hangi psikolojik durum içinde bu davranışları sergilediğine baktığımızda kaynağında anti-sosyal kişilik yapısının yattığını görüyoruz. Peki nedir anti-sosyal kişilik yapısı ve neler doğurur? Bunu çok iyi anlatan bir şiir var. Nazım Hikmet’in Düşman şiiri. Şiirden de anladığınız üzere anti-sosyal kişilik yapısı içindeki insanlar ağaca, böceğe, suya, metroda el ele tutuşan sevgililere, Gezi Parkı’nda evlenen insana, toprağa, sevgiye, hayata, her şeye düşmandır.
  • Anti-sosyal kişilik yapısında olan bireylerde vicdan yoktur. (Vicdanımız yanılmaz bir yargıçtır, biz onu öldürmedikçe – Balzac) İnsanlar vicdanlarını yitirdikleri için kötülük yaparlar. Bu yüzden anti-sosyal kişilik yapısında olan bireyler insan haklarını rahatlıkla ihlal edebilirler. Bundan rahatsızlık duymazlar. Ölen insanların ardından öldüren polisi çok rahatlıkla kahraman ilan edebilirler mesela.
  • Anti-sosyal kişilik yapısında olan bireylerde narsisizm görülür. Sadece kendini sever. Empati gösteremez. İyi, kötü, doğru, yanlış gibi kavramları ayırt edemez. Başka insanların ne hissettiğini umursamaz. Hayatı kendi istediği doğrultuda yaşar.
  • Aldatıcı kandırıcı bir tarza meyilleri vardır. Bu yüzden çok rahat yalan söyleyebilirler.
  • Çevresindekileri kendi istediğine ikna konusunda uğraşırlar ve bu konuda oldukça iyidirler. Laf ebeliği laf cambazlığı yapma konusunda ustadırlar.
  • Peki antisosyal kişilk yapısında olan bir birey nasıl bürokrat olabiliyor? Anti-sosyal kişilik yapısında olan birey rahatlıkla yönetici bürokrat olabilir çünkü sistem bu tarz insanların rol model olmasını destekleyen bir sistem. Yani bir yönetici olup insanları rahatlıkla kullanabilir.
  • Cezai yaptırımı yoktur çünkü anti-sosyal kişilik; sosyopatlık saf kötülük hali olarak tanımlanır. O kişilerin tedavisinden ziyade toplumdan uzak tutulmaları daha uygundur. Böylelikle insanlara zarar vermeleri engellenmiş olur.

Forum kısa film gösteriminin ardından sona erdi.

Foruma katılan çapulcuların Hacı fıskıyeye dair düşüncelerini ve iyi dileklerini(!) yazdıkları kağıtları bu sayfadan paylaşacağız.

İlker Mahsuni Şerif Parkı

İlker Mahsuni Şerif Parkı da forumlarını ve haftalık programlarını hep birlikte oluşturdu ve kararlaştırdı. Buna göre salı günleri tiyatro sonrası forum, çarşamba günleri film gösterimi sonrası forum, perşembe ve cuma günleri müzik dinletisi sonrası forum yapılacak. Cumartesi günleri ise 20.30′da forum için buluşulacak, 21.30′da ise Dikmen’e yürünecek.


Halkevleri Genel Merkezi
Konur Sokak No:8/9 Kızılay, Ankara
Telefon: 312-4192717 Faks: 312-4193207 Eposta: [email protected]
Bağışlarınız için; İş Bankası (Ankara) Meşrutiyet Şubesi 785989 nolu hesap