Abahlali baseMjondolo Durban kentinde 2005 yılı başlarında Kennedy Yolu Gecekondu Yerleşimcileri tarafından örgütlenen bir yol kesme eylemi sonrasında büyüyen Güney Afrikalı gecekonducuların barınma hakkı hareketidir. Abahlali baseMjondolo Zulu dilinde “gecekondularda oturan halk” anlamına gelmektedir.
Abahlali parti siyasetlerine katılmayı ya da her türlü STK tarzı profesyonelleşmeye ya da mücadelenin kişiselleştirilmesine karşı çıkar ve bunun yerine halkın yaşadığı yerde ve daha sınırlı bir ölçüde de halkın çalıştığı yerde demokratik bir halk iktidarını inşa etmeyi amaçlar.
2005 yol kesme eyleminden bu yana hareketin genişliği, 6 bin kişilik Kennedy Yolu yerleşiminin tüm nüfusunü kapsayan bir boyuttan, 13 ayrı mahallenin Abahlali’ye katılma ve kendi kendilerini devletten bağımsız olarak yönetme kararının altına kolektif biçimde imza attıkları bir noktaya ulaştı. Abahlali’ye bir bütün olarak katılmamış olmakla birlikte bağımsız siyasi etkinliğe izin veren bunlar dışındaki 23 ayrı yerleşim bölgesinde şubeleri var. Bu da 30 bin kadar insanın hareketle doğrudan ve resmi ilişkisi olması ama bundan daha fazla sayıda insanın da hareketten ilham alması anlamına geliyor. Giderek, hareketin resmi yapılarıyla asla temas içinde olmayan insanların Abahlali adını kullanarak eylem yapmaları ya da Abahlali adına radyo söyleşilerine katılmaları olağan bir durum halini aldı. Abahlali, önemli bir farkla, ırk ayrımcılığı sonrası Güney Afrika’da, iktidardaki parti dışında ortaya çıkmış olan en büyük yoksullar hareketi.
Ancak, birçok yerleşimde, genellikle silahlı olan seçkinler, kendi bölgelerinde hakim olan politik partinin gücüne meydan okuyan hiç bir siyasete izin vermedikleri için, açık örgütlenmeye gitmek mümkün değil. Abahlali yerleşimlerinde ise parti siyaseti tarzında örgütlenmek isteyen insanlar bunu yapmakta özgürler.
Hareket şu anda sokak satıcıları ile de birlikte çalışıyor ve hepsi de Pinetown kentinde olan 3 adet sokak satıcısı şubesine sahip. Aynı zamanda Pinetown’un iki bölgesinde de üyeleri var; halkın gecekondular yerine kalitesiz evlerde oturduğu bu bölgede insanlar, bağlı oldukları cemaatlerden Abahlali gecekondu yerleşimlerinde oturan akrabaları olduğu için hareketi tanıyarak ona katıldılar. Hareket çok etnili, çok-ırklı ve çok-uluslu bir temele sahip ve herhangi bir yerleşimde outran herkesin o yerleşim bölgesinden olduğu ve kökeni ne olursa olsun bölgenin politik hayatına katılmaya tam hak sahibi olduğu ilkesine dayanıyor.
Hareketin kırmızı tişörtleri ün kazandı ve Abahlali bazen sadece, özellikle de hükümetteki parti tarafından İzikipa ezibomvu (kırmızı tişörtlüler) olarak tanınıyor. Hükümet partisindeki ve bazen de yerel sol STK’lardaki insanlar tişörtlerin bazı sinsi kaynaklar tarafından sağlandığına inanıyorlar. Ancak aslında tişörtler çoğunlukla Abahlali Kadınları Dikiş Kolektifi tarafından örgütlenen ve geceler boyu süren dikiş dikme faaliyetleri içinde ve pedallı dikiş makineleri tarafından hazırlanıyor.
Hareket birçok yerleşimdeki yerel yönetimi demokratikleştirmekle Barınma Bakanlığı yerel bürolarına, yerel belediye binalarına ve belediye başkanına karşı yaptığı yürüyüşlerle tanınıyor.
Hareket ayrıca kitle eylemleri ve mahkemeler yoluyla yıkım operasyonlarına ve zorla evden çıkarmalara karşı başarıyla direndi; iletişim yasasını kent yönetimini birçok gecekondu yerleşimini zorla boşaltmaya yönelik planlarını açıklamaya zorlayan biçimde başarılı biçimde kullandı; gecekondulardaki sürekli yangınları önlemek için bölgelerdeki elektriklerin bağlanmasını sağladı; su ve tuvalet hizmetlerinin sağlanması için sınırlı ve az sayıda başarı elde etti; kentteki toprak ve barınma hakkı mücadelelerini yürüttü; su ve temizzlik hizmetlerinin sağlanması için kampanyalar yaptı; müzik, şiir ve tiyatro gösterileri düzenledi; 16 takımdan oluşan bir futbol ligi kurdu; HIV/AIDS tedavisi sağladı; on bin tirajlı bir gazete yayınladı; bilgisayar eğitimi dahil çeşitli eğitim projeleri yürüttü; hükümetin, iş çevrelerinin ve bazı sol stk’ların otoriter tutumuna karşı ısrarla direndi; önemli ve sürekli medya ilgisi elde etti; Zimbabwe ve Haiti’deki gecekonducularla dayanışma etkinlikleri düzenledi; ve yoksul mahalleleri etkileyen karar alma süreçleri üzerinde halk denetimi elde etmeye çalıştı. Hareketin temel sloganlarından birisi, (Toprak! Konut! Sloganını yanı sıra) Sekwanele! Enough! Yani “Bizim Hakkımızda Konuşmayın, Bizimle Konuşun” sloganı. Bu talebi devlete, sermayeye, üniversiteye ve aynı zamanda STK’lara yönelik olarak dile getiriyor. Abahlali ayrıca sürekli yorumlar yapan ve bazen yerel medyada İngilizce, Zulu ve Xhosa dillerinde yazılar yazan ve ülkenin kamusal hayatına çeşitli biçimlerde katılan birkaç tane gecekonducu kamusal aydın da yarattı.
Hareketin şube, yerleşim ve hareket düzeyindeki temsilcileri her yıl yapılan açık genel kurullarda seçiliyor. Abahlali yapılarındaki tüm seçilmiş pozisyonların en az yarısı kadınlarca dolduruluyor ve bazı yerleşim komitelerinde bu sayı daha düşük olmakla birlikte yine de üçte bir düzeyini buluyor. Temsilcilere açık haftalık toplantılarda yetki veriliyor ve temsilciler geri çekilebiliyor. Seçilenler belirli konular hakkında karar almaktan çok bu konularla ilgili başlıklar konusundaki demokratik karar alma süreçlerini güvence altına almak üzere seçiliyorlar. Hareketi medyada temsil eden insanlar ve onun adına başka yerlere yolculuk yapanlar seçiliyor, görevlendiriliyor ve rotasyona tabi tutuluyor ve bu görevleri yerine getirmek üzere seçilenlerin en az yarıı kadınlardan oluşuyor. [Halkın Hakları Forumu çalışma grubunun notu: Abahlali Halkın Hakları Forumu’na da biri kadın diğeri erkek iki temsilciyle katılma kararı aldı ancak parasal zorluklarımızı gözeterek sayıyı bire indirdi.] Büyük toplantılarda kadın ve erkek yöneticiler rotasyonlu çalışıyor. Hareketin birçok alt komitesi ve iç örgütlenmesi var: Kiliseler alt komitesi, gençlik ligi, kadın ligi ve 16 takımlı futbol ligi.
Hareketin, sürekli olarak onaylanan kurucu ilkelerinden birisi, harekette yer alan hiç kimsenin hareketten asla para almaması ilkesi, Hareket politik partilerden, hükümetlerden ya da bağış fonlarını yoksulların kendi seslerinin ve projelerinin yerine koymaya çalışan stk’lardan para kabul etmiyor ve yüzde yüz kendi ücretsiz gönüllüleri ile çalışıyor. Ortak kaynaklar 7 R (1 abd doları) yıllık üyelik aidatları ve bireylerden ya da hareketin tüm kaynaklar üzerinde demokratik denetimi olacağını Kabul eden bir iki ilerici bağış vericiden elde ediliyor. Para kesinlikle hareketin (bireysel olmayan) ulaşım, baskı, mahkeme ücreti gibi masrafları için kullanılıyor. Hareketi, kendi üyeleri haricindeki sağ ya da sol herhangi bir otoriteye tabi kılma girişiminin bir parçası olarak verilmeye çalışılan bağışlar reddediliyor.
Iktidar partisine bağlı bireyler, Durban Kent Yöneticisi Mike Sutcliffe ve Belediye Başkanı Obed Mlaba dahil olmak üzere, Abahlali’yi pek çok kez “üçüncü bir güç” ya da yabancı bir istihbarat servisi tarafından yönlendirilmekle suçladılar. Bu iddialar için asla hiçbir somut kanıt gösterilemedi ama bunlar şiddetli baskıları meşrulaştıran bir iklim yarattı. Hareket devletten gelen yasadışı baskılarla karşılaştı ve 200 kadar Abahlali üyesi tutuklandı, insanlar evlerinde, sokaklarda ve gözaltında ağır baskılarla karşılaştılar. Hareketin içindeki neredeyse tüm kilit kimseler bir noktada polisin ellerinde ciddi zulme uğradılar. Birçok örnekte polis silahsız gecekonduculara karşı gerçek mermi, zırhlı araçlar ve helikopterler kullanarak saldırdı.
2006 yılında yerel kent yöneticisi Mike Sutcliffe, Abahlali’nin gösteri hakkına mahkeme tarafından sonradan kaldırılan bir yasak getirdi. Hareket polis tarafından sık sık asılsız hırsızlık ve saldırı suçlamalarıyla da karşılaştı. 4 Kasım 2006’da polisin, ana yollardan birisini trafiğe kapatan Siyanda yerleşimine yaptığı saldırıda hamile bir kadın bebeğini yitirdi ve bir kişi öldürüldü. Polis baskısı, aralarında Abahlali’nin ifade ve eylem hakkını güçlü biçimde destekleyen açıklamalar yapan İfade Özgürlüğü Enstitüsü’nün de bulunduğu insan hakları örgütlerince kınandı. Abahlali’ye yönelik polis baskısı New York Times, The Economist, Le Monde gibi uluslararası basında da geniş yer buldu. Şu ana kadar Abahlali’nin hiçbir üyesi mahkemece suçlu bulunup cezalandırılmış değil. Ama yakında bu değişebilir. Kennedy Yolu Komitesi’nin altı üyesi yakın zaman önce yerel bir suçlunun gözaltında ölmesinin ardından sahte bir cinayet iddiasıyla suçlanarak tutuklandılar (devlet istihbarat organları daha önce benzer bir stratejiyi Johannesburg’daki Topraksız Halk Hareketi’ne karşı da uygulamıştı).
Devlet Kennedy altılısını gözaltına aldı ve altılı 12 günlük bir açlık grevinin ardından çarpık bir yargılama ve yerleşimlere girmelerini yasaklayan bir emirle serbest bırakıldılar. Ancak devlet mahkemede kaybedecek gibi görünüyor. Mükemmel bir yasal savunma sağlandı ve mahkemede zafer elde edilmesi garanti gibi görünüyor. Bu krizde, diğer konularda olduğu gibi, hareket kilise içindeki ilerici hareketlerden güçlü bir destek gördü.
Bazı Abahlali üyeleri işlerinde hareket içindeki etkinlikleri yüzünden baskı ile karşılaştılar ve aralarında hareketin şu andaki seçilmiş başkanı S’bu Zikode’nin de olduğu bazıları kamu ve özel sektördeki işlerinden atıldılar.
Devlete yakın kişiler, çoğunlukla en aşağılık ırk ve sınıf klişelerine başvurarak, örgütlenmeyi beyaz bir adamın kötü niyetli hakimiyeti altındaki bir grup suçlu olarak göstermeye çalışıyorlar. 2006 yılı sonundan bu yana yerel bazı sol STK’lara üye bazıları, hareketi devletle aynı ırkçılaştırılmış dille tarif etmeye başladılar. Abahlali’nin popüler yoksul halk mücadeleleri üzerinde denetim elde etmeye yönelik sol STK girişimlerini reddetme kararı almasının ardından seçkinlerin medyasında bir karalama kampanyası başlattılar. Abahlali’ye bu kararında Cape Town’daki Yıkım Karşıtı Kampanya ve Sosyalist Öğrenciler Hareketi destek sundu.
Abahlali hakkında devlet ya da sol STK’lar tarafından ileri sürülen iddialar asla kanıtlanmadı ve bu iddialarda bulunan kimseler asla herhangi bir Abahlali toplantısına katılmış ya da Abahlali üyeleriyle sohbet etmiş değiller. Dahası, bütün bu karalama kampanyası devletin ve beyaz sivil toplumun ırk ayrımcılığı döneminde Afrikalı yoksul kitle hareketlerini tipik tariff etme biçimiyle aynı yolu izliyor. Bazıları yoksul halk hareketlerinin STK denetimi dışına çıkmasının tıpkı 1968’de Steve Biko’nun önderliğinde beyazlar tarafından denetlenen siyasi yapıların dışına çıkılması kadar önemli bir adım olduğunu savunuyor.
Gecekonducular 2010 Dünya Kupası öncesinde hükümet tarafından bir utanç kaynağı olarak görülüyorlar. Yerel ve eyelet yönetimi gecekonduları 2010’a kadar “temizleme” sözü Verdi ve Cape Town gibi diğer bazı Güney Afrika kentlerinde olduğu gibi Durban’da da gecekonducuların Dünya Kupası öncesinde büyük çaplı zorla boşaltma ve yıkım faaliyetleriyle karşı karşıya kalmalarından korkuluyor.
(Abahlali baseMjondolo tarafından Halkın Hakları Forumu için hazırlanıp, sendika.org tarafından çevrilmiştir).