Konak Halkevi’nde Diyar Saraçoğlu’nun sunumuyla ‘Devrim tweet mi atılacak?’ temalı bir söyleşi gerçekleştirildi
Diyar Saraçoğlu’nun sunum yaptığı söyleşide, Gezi direnişi ile birlikte daha önemli ve görünür hale gelen sosyal medyanın bu sürece nasıl geldiği ve önümüzdeki dönemde hayatlarımızı nasıl etkileyeceği, sosyal medyada yer alıp almamamız gerektiği, kimlerin sosyal medyayı kullandığı, sosyal medyanın kimler tarafından yönetildiği ve bu alanda özgür olunup olunamadığı, sosyal medyanın kamusal alan olup olmadığı gibi konular tartışıldı.
‘Tweet atmak mı taş atmak mı’sorusuyla söyleşiye başlayan Saraçoğlu, ikisinin birbirine alternatif olmadığını, sol elinde taş sağ elinle tweet atılabilineceğini belirterek sosyal medyanın önemine dikkat çekti. Twitter’ı sokaklara Facebook’u evlere benzeten Saraçoğlu, sosyal medyanın sadece sanal bir dünyayı değil, içinde yaşadığımız dünyanın yansımalarını da taşıdığını ifade etti.
‘Sosyal medya içinde olmamız gereken bir alan’
AKP’nin Gezi direnişi sonrası süreçte neredeyse tek iletişim kanalı haline gelen sosyal medya kanalı için 81 ilde teşkilatlanma yoluna gittiğini ve parti örgütlerinde sosyal medya eğitimlerine başladığını belirten Saraçoğlu, ‘Sosyal medyanın ana akım medyadan farkı insanların kendilerini ifade edebildiği bir kanal olması, bu nedenle içinde var olmamız gereken bir alan’ dedi ve Gezi sürecinin, sosyal medyanın bir araç olarak kullanılabileceğini ve nasıl kullanılacağını, gösterdiğini belirtti.
Sosyal medyanın büyük şirketlerin elinde olması, denetlemeye tabi tutulması, kullanım şartı için ‘kişisel bilgilerin paylaşılması’ maddesinin olması nedeniyle de tıpkı sokak gibi tamamen özgür bir alan olmadığına dikkat çeken Saraçoğlu, Facebook ve Twitter gibi popüler sosyal medya kanallarının yanı sıra diğer alternatif kanalların da var olduğunu ve buralarda da var olmak gerektiğini ifade etti.
Sol’un Gezi süreci ile birlikte sosyal medya ile gerçek anlamda tanıştığını belirten Saraçoğlu, sosyal medyanın kullanımı konusunda hala eski biçimde düşünülerek hareket edildiğini, oysa Sol’un hem yeni bir dil ile hem de farklı yöntemler kullanarak sosyal medya kanalları üzerinden ideolojik ve kültürel bir hegemonya kurmak adına çaba sarf etmesi ve bu yönde politika oluşturması gerektiğini vurguladı.