Şili'de demiryolu işçisi bir baba ve öğretmen bir annenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Annesini çok küçükken kaybetti. 13 yaşındayken yerel "La Mañana" gazetesindeki bazı makalelerle katkıda bulunmaya başladı. 1920'de "Selva Austral" isimli edebiyat dergisinde "Pablo Neruda" adıyla yazmaya başladı. Şair, bu takma ismi Çek şair Jan Neruda'da anısına seçmişti. Daha sonra bu isim yasal adı olarak kalmıştır. İlk kitabı Crepusculario 1923 yılında yayınladı. Sonraki sene şairin en tanınmış ve pek çok dile çevrilmiş olan eserlerinden Yirmi Aşk Şiiri ve Umutsuz Bir Şarkı(Veinte poemas de amor y una cancion desesperada) basıldı. Edebi çalışmalarına devam ederken, bir yandan da Santiago'daki Şili Üniversitesi'nde Fransızca ve pedagoji okudu. 1927-1935 arası hükümetin elçisi oldu ve Burma, Seylan, Java, Singapur, Buenos Aires, Barselona ve Madrid'te görev yaptı. Bu dönemde yazdığı şiirler ezoterik sürrealist şiir kitabı "Residencia en la tierra" (1933)da toplanmıştır.
İspanya İç Savaşı ve García Lorca'nın ölümü onu çok etkiledi ve önce İspanya sonra da Fransa'da Cumhuriyetçi harekete katılmasına neden oldu. Bu sırada şiirlerini topladığı Kalbimdeki İspanya (España en el Corazón (1937)) üzerine çalışmaya başladı. Kalbimdeki İspanya iç savaş sırasında cephede basılması açısından önemlidir. Aynı yıl ülkesine dönen Neruda'nın daha sonraki eserlerini siyasi ve sosyal konular üzerine oluşturmuştur.
1939'da Paris'te İspanyol göçmenler için konsolosluk görevine getirildi. Meksika'daki konsolosluk görevi sırasında Canto General de Chile'yi yazdı. Bu eserde bütün Güney Amerika kıtasının doğası, insanları ve tarihi yazgısı epik şiir şeklinde anlatılmaktadır. Eser, 1950'de Meksika'da basılırken, Şili'de de el altından yayınlandı. Yaklaşık 250 şiirin yer aldığı eser, on kadar dile çevrildi ve bu çeviriler yüzünden Neruda elçilik yaptığı ülkelerde zorluklar yaşadı.
1943'te Şili'ye dönen Neruda, 1945'te senatör seçildi ve Şili Komünist Partisi'ne katıldı. 1947'de Başkan González Videla'nın grevdeki madencilere yönelik baskıcı protestolarını protesto ettiği için, 2 yıl boyunca kendi ülkesinde kaçak yaşadı. 1949'da yurt dışına çıktı ve 1952'ye kadar çeşitli ülkelerde bulundu. Bu dönemde yazdığı eserler politik aktivitelerinin damgasını taşır. Örneğin Las Uvas y el Viento (1954) Neruda'nın sürgündeki günlüğü gibidir.
Yaşamı boyunca güçlü siyasi duruşuyla tanınan Neruda, ülkesindeki ve İspanya'daki faşizme karşı durmuştur. 1970 yılında Şili başkanlığına aday gösterilmiş, ancak daha sonra başkan seçilen Salvador Allende'yi desteklemiştir. Allende seçilince Neruda'yı Şili'nin Fransa elçisi olarak görevlendirdi. 1971 yılında edebiyat dalında Nobel Ödülü aldı. 1972 yılında sağlık sorunları nedeniyle elçilik görevini bırakarak Şili'ye döndü. 24 Eylül 1973'de kalp yetmezliğinden hayatını kaybetti. Onun cenaze töreni baskıcı cunta rejimine rağmen, faşist teröre karşı büyük bir protesto yürüyüşüne dönüşmüştür.
Pablo Neruda’yla Nazım Hikmet iyi birer dosttular. Neruda Nazım’ın ölümünden sonra ona bir şiir yazmıştır.
Güz Çeçeklerinden Çelenk
Niçin öldün Nazım?
Ne yaparız şimdi biz
Şarkılarından yoksun?
Nerde buluruz başka bir pınar ki
Onda bizi karşıladığın gülümseme olsun?
Seninki gibi ateşle su karışık
Acıyla sevinç dolu,
Gerçeğe çağıran bakışı nerde bulalım?
Kardeşim,
Öyle derin duygular, düşünceler yarattın ki bende,
Denizden esen acı rüzgar
Kapacak olsa bunları
Bulut gibi, yaprak gibi sürüklenir,
Yaşarken seçtiğin
Ve ölümden sonra sana barınak olan
Oraya, uzak toprağa düşerler.
Al sana bir demet Şili kasımpatılarından,
Al güney denizleri üstündeki ayın soğuk parlaklığını,
Halkların savaşını, kendi dövüşümü
Ve yurdumun kederli davullarının boğuk gürültüsünü
Kardeşim benim, dünyada nasıl yalnızım sensiz,
Çiçek açmış kiraz ağacının altınına benzeyen yüzüne hasret,
Benim için ekmek olan, susuzluğumu gideren, kanıma güç
Veren dostluğundan yoksun.
Hapisten çıktığında karşılaşmıştık seninle,
Zorbalık ve acı kuyusu gibi loş hapisten,
Zulmün izlerini görmüştüm ellerinde,
Kinin oklarını aramıştım gözlerinde,
Ama parlak bir yüreğin vardı,
Yara ve ışık dolu bir yürek.
Ne yapayım ben simdi?
Tasarlanabilir mi dünya
Her yana ektiğin çiçekler olmadan?
Nasıl yaşamalı seni örnek almadan,
Senin halk zekanı, ozanlık gücünü duymadan?
Böyle olduğun için teşekkürler,
Teşekkürler türkülerinle yaktığın ateş için.
Halk Halkım ben, hani şu sayılamayan, hani şu çok halk. Soluğumun öyle bir gücü var ki sessizliği deler geçerim, dinlemem, filiz verir, boy atarım, zifiri karanlık demem. Zulüm, acı, ölüm, şu bu bir anda gizlerse de tohumu, ölmüş gibi görünürse de halk, döner gelir elbet bir gün nisan ayı, kavuşur baharına toprak, kızgın eller dağıtır atar ağır havayı. Ölümün içinden yeşerir yaşamak.
Yürekte İspanya'dan
Kardeşler ileri
İleri sürülmüş topraklardan
Bağlar arasından ileri
Çiğneyin soğuk taşları
Kuru gecede ileri
Düşşüz ve sayıklayan ve yivli gecede
Selam selam izleyin kışın sesinden daha keskin
Gözkapağından daha duyarlı
Şimşekten daha duyarlı
Hızlı elmas gibi tam
Merkez topraklarının acılı suyu gibi savaşçı
Şaraba ve çiçeğe göre
Bütün yaprakların köklerine göre
Selam askerler, kızıl nadaslar, sert yoncalar
Selam şimşeğin alevine yakalanmış halklar
Selam selam selam
İleri ileri ileri
Madenlerde mezarlarda ölümün korkunç iştahası
Hainlerin dinelen teröründen önce
Etkili halk yürek ve tüfek
Tüfek ve yürek ileri
Fotoğrafçılar, madenciler, memurlar, demiryolcular
Kömürün kardeşleri ve taşın
Çekicin ataları
Orman sevinci yitmiş bayramlar, ileri
Savaşçılar, binbaşılar, çavuşlar, siyasal komiserler
Halkın pilotları ve gece savaşanlar
Denizde savaşanlar ileri
Önümüzde ölü bir zincirden başka bir şey yok
Çürümüş bir balık çukurundan başka bir şey yok daha
Burda can veren ölülerden başka bir şey yok daha
Müthiş kanlı irinli bir batak var
Düşman yok, ileri İspanya
İleri halkın çanları
Meyveler ülkesi
İleri buğdaylar sancağı
İleri ateşin harfleri
Dağda ve acı biber yüklenmiş şafakta
Dalga üstündeki savaşta ve çayırda
Parçalanmaz bir zincir taşıyorsunuz
Ve sürekli bir doğumu
Bu sırada
Madensel bir zaferi beklesin diye
Derin kök ve çelenk sessizce yükseliyor
Her alet her kırmızı tekerlek
Her bıçkı kolu her saban demiri
Her topraktan çekip çıkarılan
Her kanın titremesi
Senin adımlarını izliyor
Ey halkın ordusu.
Hepsi Buradalar
Yanıbaşımdaymış gibi
Toplanın bir bir
Kavgamız sürüp gidecektir
Fabrikada, tarlada yani
Sokakta ve güherçile madeninde
Kırmızı ve yeşil bakırın ağzında,
Korkunç dehlizinde kömürün
Kavgamız her yerde sürecektir, kardeşler!
Ve ölülerimize adadığımız,
Kanımızla ıslanmış bu bayraklar
Yüreğimizde sonsuz bir ilkbahar yaprağı gibi
Serpilip gelişecektir!
Muzaffer Halk
Yüreğim bu kavganın içinde
Kazanacak halkım
Bütün halklar kazanacak bir bir.
Bu acılar ıslak bir mendil gibi
Kumlar arasından
Şehit duraklarından.
Çıkaracak her şeyi,
Şanlı günler yakındır çünkü
Kinler kusacak bir an
Ceza veren elle