HES süreci sermayenin lehine ilerlemeye devam ediyor. Başbakanın talimatı ile de projelerin hayata geçirilmesi konusunda öncelikli olarak tepki olmayan yerlerde başlanılması söz konusu.
HES süreci ile birlikte Doğu Karadeniz’e koruculuk sisteminin gelmesi çok yakın. Firmalar iş vaadini kullanarak HES’lere gelen tepkiyi azaltmaya çalışıyorlar.
Yöre halkının ise kafası oldukça karışık. Kimin ne söylediği belli değil. Merkezi –politik bir hattan söz etmek mümkün değil. Dere platformları alternatif olarak eko-turizmden başka bir şey öneremiyor. Yöre halkı arasında, ‘bu işi solcular kaşıyor’ yönünde görüşler bulunuyor. Bazı sivil toplum kuruluşları, ‘bu işler yapılacak yapılmasına, bari doğru düzgün yapılsın’ diyor. Hükümet ise ‘su akar Türk bakar, sözünü tersine çevireceğiz’ diyerek projeleri savunuyor. Sonuç olarak HES süreci sermayenin lehine işliyor.
Peki, HES’lere yönelik başka bir mücadeleyi, bütünlüklü bir mücadeleyi hayata geçirmek, herkesin algısını değiştirecek bir politik hat oluşturmak mümkün mü? Evet, mümkün. Deneyim de var aslında; Dikmen’de, Mamak’ta, Arızlı’da…
Türkiye’deki tüm derelerde sürdürülmesi gereken Su Hakkı Mücadelesi, Türkiye’nin her yerinde yürütülmeye çalışılan Barınma Hakkı Mücadelesinden farklı değildir. Türkiye’deki tüm dereleri Dikmen, Mamak, Arızlı olabilir. Mamaklıların barınma hakkı var da İkizderelilerin, Meydancıklıların, Fındıklıların, Munzurluların… su hakkı, enerji hakkı, çevre hakkı yok mu?
Dere halkları, taleplerini hak temelli geliştirebilir. Yüzyıllardır yatağında akan derede onların da su alma hakkı var; o sudan elde edilen enerjide onların da hakkı var. Ama bu haklarını alabilmeleri için merkezi ve politik bir hattın örülmesi gerekmektedir ki bunun ilk adımı Su Hakkı Büroları kurularak atılabilir.
Öncelikle merkezi, bilimsel politik hattın yol haritasını oluşturacak yöre halkının temsilcileri, projelerin bilimsel – politik yönünü bilen mühendis mimarlar bir araya gelmeli, atölye çalışmalarında tüm derelere bir yol haritası çıkarmalıdır. Daha sonra, HES süreci için çok geç olmadan tüm derelerde Su Hakkı Büroları kurulmalıdır.
Dr. Işıkhan GÜLER (ODTÜ İnşaat Mühendisliği Fakültesi Öğretim Üyesi)
Ahmet GÖKSOY (İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi)
Gökhan MARIM (İMO Ankara)