“Sınırda Yaşamak” temasıyla düzenlenen 8. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali’nin Antakya gösterimleri yoğun ilgiyle karşılandı. Festivalde aynı zamanda Antakya direnişinin belgeseli olan Güneyin Üç Fidanı; Abdullah Cömert, Ali İsmail Korkmaz ve Ahmet Atakan’a atfedilen festival kapsamında bir çok sanatçı Antakyalılarla bir araya gelirken festivalde konser ve söyleşiler de gerçekleşiyor, festival 13 Aralık günü son bulacak.
Festival açılış günü oldukça coşkuluydu
6 Aralık Cuma akşamı Meclis Kültür Merkezi'nde açılışı yapılan festivale, Ali İsmail Korkmaz ve Ahmet Atakan’nın aileleri ile oyuncular Mustafa Alabora, Rıza Sönmez, Ceren Moray, Barış Atay Mengüllü ve şair Şükrü Erbaş, Direnen Sevgi belgeselinin yönetmeni Berkan Aktepe ve set çalışanları ile Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy, Halkevleri Çukurova bölge temsilcisi Osman Erkut da katıldı.
Açılış gecesinde aynı zamanda antakya sol haber ile sendika org’un düzenlediği “Antakya’da Gezi Direnişi” konulu fotoğraf sergisi gece boyu salonda izleyicilerle buluştu.
Gecede ilk olarak, düzenleme komitesi adına söz alan Ali Doran, festivalin konusuna değinerek, İşçi filmleri festivalinin bu sene açlık ve yoksulluğun sınırlarında ayakta kalmaya çalışanların öykülerini beyaz perdeye taşıdığını söyledi.
Doran konuşmasına şu sözlerle devam etti:
“Hatay hepimizin bildiği gibi coğrafi özelliklerinden dolayı bir sınır kentidir. Tabi ki bu sınırlar halkların arasına çekilmiş bir duvar değil sadece toprak paylaşımını simgeler. Sınır kentlerinin ortak özelliği barışın ve kardeşliğin simgesi olmalarıdır. Tarihte hiç bir zaman hiç bir sınır, halkları düşman etmemiştir; aralarında bir “duvar” olamamıştır.
Bu yüzdendir ki Hatay halkı, Suriye halkıyla kardeştir. Bu yüzdendir ki Antakya halkı cihatçi katiller kentimizden defolsun deme hakkını kendisinde bulur.
İşçi filmlerinin sınırda yaşamak temasının karşılığını, Antakya halkı ve Hatay’ın bütün ilçelerinde buluruz.
11 Mayıs 2013 saat 13.45’te Reyhanlı’da hayat durdu. Vatandaşlarımız hayatlarını kaybetti. Tıpkı diğer bir sınır kenti olan Roboski’deki gibi. AKP hükümeti maden işçisinin kaderinde ölüm var dediği gibi, sınırda yaşayan halklara da bunu reva görüyordu. Antakya halkı sorumluları biliyordu. Sorumlular eli kanlı katilleri Hatay sokaklarına salan, besleyen, büyütenlerdi. Antakya bu katliama cevabı 13.45 hayatı durdur eylemleriyle, savaşa hayır mitingleriyle cevabı sokakta verdi.
Taksim Gezi Parkı’na dozerleriyle kepçeleriyle girdiklerinde, Antakya halkı yaralarını sararken, sokakta hesap sorarken selamladı gezi parkını.
Ülkenin dört bir yanına hızla yayılan Gezi isyanı beraberinde mücadeleyi ve dayanışmayı büyüttü. Antakya sevgi direniş parkını kurdu. 50 gün boyunca çadırlarda; dostluklar, ortak yaşama kültürü, üretmek, birleşmek örgütlendi. Gün birleşme günüydü; Samandağ, Harbiye, Çekmece, Ekinci, Serinyol’dan insanlar yürüyorlardı.
Ana akım medya gözünü direnişe kapamıştı. Fakat direniş kendi yayın organlarını oluşturdu. Elinde bilgisayar olan nesil isteyen AKP, elinde bilgisayar olan gençlikle karşılaştı. Duvar yazılarından, barikatlara tarihe kalın harflerle yazılan bir direniş destanı oluşturuldu.
Bu direnişte gözünü kaybeden, yaralanan insanlarımız ve hayatını kaybeden onurlu 7 gencimiz oldu.Polis şiddeti geride; kafasında bir gaz fişeği isabet ettiği için uyuyan bir çocuğumuz, Belkin Elvan’ı bize bıraktı. Fakat onları yaşatacak, mücadeleyi büyütecek onurlu halklar da oldu.
Ülkenin dört bir yanında talan, işgal, katliam, ölüm kol geziyor iken, halkların hakları gasp edilirken, Dikmen de insanlar evlerinden atılırken, sanatın sanatçının özgürce üretim yolları tıkanırken, çocuk kitapları bile yasaklanırken, van depremzedeleri bugün hala sokakta yaşam mücadelesi verirken, türk hava yolları işçileri, kazova işçileri, tekel işçileri direnişlerini sürdürürken, deresi suyu özgürce aksın isterken bir gaz bulutu arasında Metin Lokumcu hayatını kaybederken, gerici eğitim çocuklarımızı ilkokul sıralarında aşılanmaya başlamışken, AKP Reyhanlının sorumlusu olarak bir eri, Utku Kali’yi işaret ederken, evimizde kimle kaldığımızı, kaç çocuk yapacağımızı bize söylerlerken, AKP politikaları sınırlarımıza dayanmışken, buna artık bir dur demenin zamanı gelmiştir.
İşte bu yüzdendir ki Antakya halkı mücadelecidir. Antakyalılar direngendir, Antakya halkı sınırda yaşamayı en derininde hisseder ve Antakya halkının onurlu direnişi tarihte ve “Direnen Sevgi” belgeselinde hafızalarımıza kazınmıştır.
Ve yine işte bu yüzdendir ki; zalimin , fitnecinin, fesatın karşısında dimdik duran, boyun eğmeyen Ahmetler, Abdocanlar, Aliler yetişmiştir bu memlekette.”
Festivalimiz “Güneyin 3 Fidanı”na armağan olsun
Ali Doran’nın konuşmasının ardından Ahmet Atakan’nın babası Ali Atakan söz aldı. Ali Atakan oğlu Ahmet Atakan’ın özgürlük ve barış istediği için katledildiğine, polis şiddetine karşı sokaklarda iken polis şiddetiyle yaşamını yitirdiğine vurgu yaparken, Ahmet Atakan’ın verdiği onurlu mücadeleye sahip çıkacağını dile getirdi.
Ali Atakan’ın ardından seyircelere seslenen Ali İsmail Korkmaz’ın ağabeyi Gürkan Korkmaz ise tüm Türkiye’ye yayılan gezi isyanlarına Eskişehir’de sokağa çıkarak destek veren Ali İsmail’i bir gece polislerin döverek öldürdüğünü hatırlatarak AKP’nin vahşi adaletine dikkatleri çekti.
Şehit ailelerinin konuşmaları salondan büyük alkış aldı
Gezi direnişi şehitlerinin aileleri ardından, Antakyalı Barış Atay söz aldı. Atay, kendisi için bu duygu yüklü gecede konuşmanın zor olduğunu ancak Gezi isyanlarının simgesi haline gelen Armutlulu olmaktan gurur duyduğunu ve mücadelenin henüz bitmediğini dile getirdi.
Gezi isyanı boyunca “üç beş ağaç” derdine düşen güzel insanlarımızdan biri olan, sergilediği Oyunculuk ve muhalif kimliğiyle tanıdığımız Ceren Moray ise şehit ailelerini selamlayarak söze başlarken, “Gecenin bu yoğun atmosferi nedeniyle ve katledilen genç arkadaşlarımın aileleri karşısında konuşmak zor. Ama siz Antakyalıların verdiği onurlu mücadele hepimize örnek olmuştur” dedi.
Taksim Gezi Parkı’nda bareti, deniz gözlüğü ve elinde limonuyla dolaşan bir oyuncu olarak tanıdığımız Rıza Sönmez ise “özgürlüğümüzü onlar bize vermeyecekler, biz taleplerimizi mücadele ederek alacağız” dedi.
Usta oyuncu Mustafa Alabora ise festivale katılanları Nazım Hikmet’in şiiri ile selamladı.
Şair Şükrü Erbeş ise Abdullah Cömert anısına hazırlanan şiir kitabından bir şiiri okudu.
Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy ise yaptığı konuşmada Reyhanlı katliamını yaşamış, Gezi isyanlarına üç gencini şehit vermiş ve hala failleri bulunamamış olan Hatay’da belediye başkanı olarak Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in aday gösterilmesinin AKP’nin adaletinin gerçek yüzünü bizlere gösterdiğini vurguladı.
Oya Ersoy’un ardından Antakya halkının onurlu direnişini belgeleyen, ellerinde tencere, tavayla sokakları inletenleri, Sevgi Direniş Parkı’nda dayanışmayı örgütleyenleri, sokaklarda barikat kuranları, su depolarını, çamaşır makinalarını... Abdullah’ın, Ali İsmail’in ve Ahmet’in onurlu mücadelesini anlatan “Direnen Sevgi” belgeseli yönetmeni Berkan Aktepe, görüntü yönetmeni Onur Eğri ve kurgu yönetmeni Mert Umul seyircileri selamladı. Yönetmen Berkan Aktepe belgeselin halkın belgeseli olduğunu söylerken “bu belgesel hayallerini satmayan çocuklara armağan olsun” dedi.
Halkevleri, Disk/Genel İş, Hatay Meslek Odaları Koordinasyonu, KESK’e bağlı Tüm Bel Sen ve internet portalı Sendika.org‘un ortaklaşa düzenlediği 8. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali’ne katılımlarından dolayı sanatçı konuklara teşekkür plaketi verildi. Katılımcılar plaketlerini Güney’in üç fidanı adına aldılar.
Yapılan konuşmaların ardından “Direnen Sevgi” belgeseli ilk kez seyirceleriyle buluştu. Belgeselde yeralan Ahmet Atakan’ın röportajları salonda bulunanlar tarafından büyük alkış aldı. Duygu dolu, öfke dolu, çoşku dolu geçen gece Çapul TV’den de canlı olarak verildi.
Festivalin ikinci gününde "Gezi İsyanı" konulu söyleşi
İkinci gün programı oda tiyotrosunda Gezi isyanı konulu söyleşi ile başladı. Söyleşiye sanatçılar Barış Atay, Rıza Sönmez ve Mustafa Alabora konuşmacı olarak katıldı. Sanatçılar söyleşide genel olarak kentsel-rantsal dönüşüm projeleri ile kentlerin yağmalandığını, insanların yaşam alanlarının talan edildiğini, Gezi isyanının asıl olarak Taksim’deki “üç beş” ağacın kesilmesiyle değil ODTÜ’den Emek sinemasına Tarlabaşı’ndaki yıkımlardan Cihangir’deki parkların satılmasına, Karadeniz’deki HES projelerine kadar halkın yaşam alanlarına sahip çıkma direncinin bir patlaması olduğunu vurguladı.
Sanatçılar son olarak, “Gezi isyanı bir özgürlük talebiydi. Ama halklar hükümete bu isyanla bir şey söylediler. O da şuydu: Bize sormadan bizim hakkımızda, bizim evimizle ilgili, bizim parklarımızla ilgili, bizim ev yaşantımıızla ilgili bir karar veremezsin” dedi.
Söyleşinin ardından festival kapsamında bulunan film ve belgeseller gösterildi.
8. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali Antakya gösterimleri bir hafta boyunca kentte bulunan çeşitli salonlarda seyircileriyle buluşacak.
9 Aralık Pazartesi günü ise Antakya halkının Haziran’dan bu yana katilerden hesap sorana dek evlerimize dönmüyoruz diyerek düzenlediği Pazartesi anmaları Ahmet Atakan’nın oturduğu Çekmece Beldesi’nde Bandista’nın katılımıyla yapılacak.
Pazartesiyi takip eden hafta gösterimler Hatay Halkevi, Ritim Sanat ve Mustafa Kemal Üniversitesi kampusünde bulunan Tıkınak Cafe’de devam edecek.
Bu sene festival kapsamında özel gösterimlerimler de olacak
10 Aralık Salı günü., Gümüşgöze Belde binasında saat 19.00’da başlayacak olan etkinlikte Hatay Halkevi Müzik Grubu’nun dinletisi de olacak.
Özel gösterimler 11 Aralık Çarşamba günü Yeşilpınar Beldesi ile sürecek. Belediye binasının yanında bulunan Hayat Cafe’de saat 19.00’da başlayacak olan gösterimde “Direnen Sevgi” belgeseli izleyicilerle buluşacak.
12 Aralık Perşembe günü Serinyol halkı festivale ev sahipliği yapacak. Ahmet Gök Sosyal Tesislerinde saat 19.00’da başlayacak olan gösterim Arapça Koro’nun seslendireceği Arapça ezgilerle zenginleşecek.
Son özel gösterim Ali İsmail Korkmaz’ın beldesinde olacak. Ekinci Beldesi Malik Düğün Salonu’nda saat 19.00’da başlayacak olan etkinlikte Halkevi Müzik Grubu Ali İsmail’in türkülerini seslendirecek.