Halk Meclisleri’nden “Türkiyeli cihadizm” uyarısı: Hatay için geç olmadan!

Pt, 12/09/2016 - 23:35
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Hatay Halk Meclisleri / Savaşa Karşı Yaşam Hakkı Meclisi, önümüzdeki hafta paylaşacağı yeni rapor öncesi açıklama yaptı, AKP’nin Suriye politikası nedeniyle cihatçı grupların ciddi biçimde örgütlendiği Hatay’a ve genel olarak da tüm Türkiye’ye yönelik olarak tırmanan “Türkiyeli cihadizm” tehlikesine dikkat çekti

Türkiye’nin Suriye politikasının  etkilerini ağır biçimde yaşayan, çok yönlü bir cihatçı transfer hattından cihatçıların yerleştiği bir kente dönüşen Hatay’da 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde halk barış talebiyle sokaktaydı.

Bugün de (2 Eylül) Hatay Halk Meclisleri / Savaşa Karşı Yaşam Hakkı Meclisi, “Türkiyeli cihadizm tehlikesi kapıda” diyerek bir açıklama yaptı, AKP iktidarının Suriye politikası nedeniyle özel olarak Hatay’a genel olarak da tüm Türkiye’ye yönelik tırmanan tehdidin Cerablus operasyonuyla birlikte eşik atladığını söyledi.

IŞİD dahil olmak üzere cihatçı örgütlerin yarattığı tehdidin sınır ötesinde değil sınırın içinde bizzat AKP iktidarı eliyle yerleştirildiğinin belirtildiği açıklamada, sınır ötesi operasyonun durumu daha da kötüleştirdiğine dikkat çekildi.

Cerablus Operasyonu “Türkiyelileşen cihadizm”i harekete geçirdi

Cerablus operasyonu ile cihatçıların Türkiye içinde birbirlerini ve doğrudan Türkiye’yi hedef alacak eylemlerine davetiye çıkaracak biçimde eşik atlandığı belirtilerek bir cihatçı köprüsü olarak işleyen Hatay-Antep/Kilis hattında doğrudan bu işleyişe bağlı olarak gerçekleşen bir dizi saldırı hatırlatıldı. Operasyonun yansıtıldığının aksine kansız kayıpsız başlamadığı, bu sürecin “Türkiyelileşen cihadizm”i harekete geçirdiği de belirtildi.

Çok kültürlü yapısıyla “kardeşliğin şehri” diye bilinen Hatay’da yüzlerce gencin IŞİD saflarına katılırken Aleviler, sığınmacılar, Hristiyanlar, Yahudiler ve Çerkesler’in kendilerini tehdit altında hissettiği vurgulandı.

Açıklamada, Suriye’ye yönelik sınır ötesi operasyonun bir an önce durdurulması, Hatay-Kilis arasındaki cihatçı koridoru ve Türkiye sınırları içindeki cihatçı kampların kapatılması, cihatçılara lojistik destek politikasına son verilmesi, bu örgütlerin sığınmacılar ve yerli nüfus içindeki faaliyetleri engellenmesi gerekliliği ifade edildi.

Meclis, tüm bu olgulara, bunun Hatay’ın kültürel-toplumsal dokusu üzerinde yarattığı tahribata ilişkin yaptıkları raporlama çalışmalarının üçüncüsünü de önümüzdeki hafta paylaşacağını duyurdu.

Hatay Halk Meclisleri / Savaşa Karşı Yaşam Hakkı Meclisi, Şubat ayından bu yana Hatay’da yaşanan gelişmeler ışığında sürdürdüğü çalışmaları ile iki adet rapor yayınladı.

Hatay Halk Meclisleri / Savaşa Karşı Yaşam Hakkı Meclisi’nin yaptığı açıklamanın tamamı:

Dün 1 Eylül Barış Günü için meydanlardaydık. Ülkemiz içeride ve dışarıda savaşlarla boğuşurken; ölümler, bombalı saldırılar sıradanlaşırken “barış” talebini bir kez daha dile getirdik.

Savaşa karşı yaşam hakkını savunan bizler, AKP iktidarının Suriye politikası nedeniyle özel olarak Hatay’a genel olarak da tüm Türkiye’ye yönelik olarak tırmanan tehdidin 24 Ağustos’ta Cerablus’a yönelik olarak başlatılan sınır ötesi operasyonla birlikte eşik atladığını görüyor ve uyarıyoruz.

IŞİD dahil olmak üzere cihatçı örgütlerin yarattığı tehdit sınır ötesinde değil sınırın içindedir. Üstelik bu tehdit bizzat AKP iktidarı eliyle Türkiye’nin içine yerleştirilmiştir. Sınır ötesi operasyon ise durumu daha da kötüleştirmektedir.

Bizler Hatay Halk Meclisleri / Savaşa Karşı Yaşam Hakkı Meclisi olarak Şubat ayından bu yana Hatay’da yaşanan gelişmeler ışığında sürdürdüğümüz raporlama çalışmalarına dayanarak şunu söylüyoruz: Cihatçı terör, Türkiye açısından artık dışsal bir unsur olmaktan çıkıp yerli nüfus içinde kök salan bir içsel tehlike haline gelmiştir.

IŞİD örgütlenmesini de kapsayan bu tehlike, TSK’nın hükümet tarafından desteklenen bir dizi cihatçı grupla birlikte IŞİD’e karşı başlattığı 24 Ağustos Cerablus operasyonu ile cihatçıların Türkiye içinde birbirlerini ve doğrudan Türkiye’yi hedef alacak eylemlerine davetiye çıkaracak biçimde eşik atlamış bulunuyor.

Bir cihatçı köprüsü olarak işleyen Hatay-Antep/Kilis hattında doğrudan bu köprü işleyişine bağlı olarak da bir dizi saldırı yaşandı. Cerablus operasyonuna katılmak üzere Antep’e gitmek için İdlib’e bağlı Atme kasabasından Hatay Reyhanlı’ya MİT nezaretinde geçiş yapan cihatçılar, 14 Ağustos’ta tam da sınırdan geçiş anında IŞİD tarafından düzenlenen bir intihar saldırısına maruz kaldılar. Saldırıda onlarca cihatçının yanı sıra yaşamını yitiren MİT görevlileri de vardı.

20 Ağustos gecesi ise AKP tarafından desteklenen cihatçılar, Cerablus operasyonunu başlatmak üzere Antep’in sınır bölgelerine yığınak yaptıklarının görüntülerini paylaşırken Antep’te bir düğüne intihar saldırısı düzenlendi ve 10 gün içinde kesinleşen rakamlara göre 60 kişi yaşamını yitirdi.

1 Mayıs 2016’da yine Cerablus’a yönelik bir operasyon olasılığının tartışılırken, IŞİD Antep Emniyet Müdürlüğü’nü hedef almış 2 polis ölmüş, 23 polis yaralanmıştı.
Hatay Yayladağı’nın top atışlarına, Antep ve Kilis’in roket atışlarına hedef olması ise “olağan”laştı.

Çatışma ve cihatçı varlığı, ne yazık ki savaşın bitmesiyle son bulacak dışsal bir unsur olmaktan çıkmış durumdadır. Hatay özelinde Reyhanlı, Antakya ve İskenderun’da IŞİD ve Nusra dahil cihatçı grupların ciddi bir örgütlenmesi söz konusudur. İstihbarat raporlarına da yansıyan bu durumun, saha gözlemleri ve bölge halkıyla yapılan görüşmelerde ciddi boyutta olduğu anlaşılmaktadır.

Çok kültürlü yapısıyla “kardeşliğin şehri” diye bilinen Hatay ne yazık ki bunu acı bir şekilde tecrübe etmektedir. Kentte sadece Reyhanlı ilçesinde yüzlerce genç IŞİD saflarına katılmıştır.

Aleviler, sığınmacılar, Hristiyanlar, Yahudiler ve Çerkesler kendilerini tehdit altında hissetmektedir. Çerkesler Rusya’ya iltica başvurusunda bulunmuş, Yahudi nüfusu önemli oranda azalmıştır. Bu olumsuz gidişi daha da derinleştirecek gelişmeler de yaşanmaktadır. 21 Haziran günü Yahudi mezarlığı tahrip edilmiş, 31 Temmuz günü ise Antakya Ortodoks Kilisesi’ne yönelik bir taciz olayı yaşanmıştır.

Tüm bu gelişmeler dahil olmak üzere, kentteki cihatçı örgütlenmesine ve cihatçıların sığınmacılar ve yerli nüfus içinde örgütlenmesine yol açan olgulara, bunun Hatay’ın kültürel-toplumsal dokusu üzerinde yarattığı tahribata önümüzde hafta basınla ve kamuoyuyla paylaşacağımız üçüncü raporumuzda yer veriyoruz.

Cerablus operasyonu yansıtıldığının aksine kansız kayıpsız başlamamıştır ve bu kan Hatay’dan Antep Kilis’e uzanan cihatçı koridoru boyunca akmaktadır. Bu sürecin Türkiyelileşen cihadizmi harekete geçirmekte olduğu da gözlenmektedir.

Suriye’ye yönelik sınır ötesi operasyon bir an önce durdurulmalı, Hatay-Kilis arasındaki cihatçı koridoru ve Türkiye sınırları içindeki cihatçı kampları kapatılmalıdır.
Cihatçılara lojistik destek politikasına son verilmelidir.

Suriyeli sığınmacıları, Hristiyanları, Yahudileri hedef alan saldırganlığa müsamaha gösterilmemelidir.

Selefi-Cihatçı örgütlerin sığınmacılar ve yerli nüfus içindeki faaliyetleri engellenmeli, bu örgütlere yönelik dokunulmazlık politikasına son verilerek etkin bir soruşturma yürütülmelidir.

Hatay Halk Meclisleri
Savaşa Karşı Yaşam Hakkı Meclisi