ABD, 2001’de “ya bizdensiniz ya onlardan” diyerek tüm dünyaya meydan okuyup “terörle savaş” adı altında giriştiği diz çöktürme hamlesine Afganistan’ı işgal ederek başlamıştı.
Dönemin DSP-MHP-ANAP iktidarı, NATO çatısı altında yürütülen işgal operasyonuna Türkiye’yi de dahil etmiş, 20 yıl boyunca ülkemizden sivil ve askeri görevliler Afganistan’da işgale hizmet etmişti.
İşgal katı bir şeriat düzenini savunan Taliban’ı iktidardan uzaklaştırdı ancak yerine getirdiği şey Afganistan halklarının kurtuluşu değil yüzbinlerin katledildiği harap bir ülke, işgal güçlerine bağımlı kukla bir iktidar ve kukla bir orduydu.
Afganistan’dan Irak’a, Suriye’den Yemen’e dünyaya diz çöktürme ve kukla yönetimler kurma girişiminde ülkeleri harabeye çeviren ancak yine de istediği sonucu alamayan ABD emperyalizmi bu savaş artık kârlı olmaktan çıktığı için Afganistan’dan çekildi.
ABD’nin utanç verici görüntüler eşliğinde çekilmesiyle kukla hükümet ve ordu da dağıldı ve ülke 20 yıl önce iktidardan uzaklaştırılan Taliban’a terk edildi. Şimdi kadınlar başta olmak üzere Taliban’ın şeriat düzenine karşı çıkanlar ölüme terk edildiklerini söylüyor ve işgalcileri bu manzaranın sorumlusu olarak gösteriyor. Ancak kaçıp giden işgalciler, yine kendi çıkarları doğrultusunda iktidarı teslim etmek üzere 2020’den bu yana masaya oturdukları Taliban’la anlaşmanın peşinde. Pakistan’dan Çin’e, İran’dan Rusya’ya bölge güçleri de kendi bölgesel çıkarları için bu yeni duruma uyum sağlamaya çalışıyor.
Türkiye’yi yönetenler ise Tayyip Erdoğan’ın 14 Haziran’da ABD Başkanı Joe Biden’la yaptığı yarı-gizli görüşmede verdiği taahhütlere sonuna kadar bağlı kalmanın peşinde. NATO görevi kapsamında Kabil Havalimanı’nın güvenliğini sağlama görevine talip olan iktidar, Taliban’ın itirazlarına, diğer NATO güçlerinin apar topar çekilmesine ve ortada anlaşma yapacak bir hükümet bulunmamasına rağmen bu sefer de Taliban ve hamisi Pakistan’la anlaşarak Afganistan’da kalmaya çalışıyor.
İktidar medyasında Taliban sözcüleri çıkarılıp Türkiye-Taliban işbirliği propagandası yapılıyor, Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Taliban’ı güzelliyor.
Afganistan’da 20 yıllık yıkımın ve bugünkü utanç manzaralarının sorumlusu Türkiye’nin de dahil olduğu NATO işgalidir. Türkiye’nin askeri güçleri bu bataklıktan bir an önce çekilmeli, Taliban’ı meşrulaştıracak ilişkilerden kaçınılmalı, Afgan göçü sorunu “cihatçı ya da işbirlikçi milislerin Türkiye’ye transfer edilmesi” meselesi ile “insanca yaşam koşulları kalmadığı için Türkiye’ye ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçmek isteyen mülteciler” meselesi ayrı ayrı ele alınarak tartışılmalı ve ABD-Avrupa yapılan kirli pazarlıkların değil hem Türkiye halklarının kaygılarının dikkate alındığı hem de mültecilerin evrensel haklarının tanındığı adil, bağımsız ve dürüst bir mülteci politikası geliştirilmelidir.
Yeni işgal planlarına, AKP’nin ABD ile yürüttüğü gizli anlaşmalar ve iktidar hesapları ile ülkemizin bataklığa saplamasına, Taliban’ın meşrulaştırılmasına izin vermeyecek, Afganistan’daki zulme seyirci kalmayacak, başta Afgan kadınları olmak üzere Taliban zulmüne karşı direnen halkların sesine ses olacağız.