Kartal Halkevi’nde sekiz aydır süren Felsefe Atölyesi geçtiğimiz günlerde sona erdi. Atölye katılımcıları Halkevleri sitesi için geçen dönemin kısa değerlendirmesini yaptılar.
Nebahat Gürer: “Herkes felsefe yapabilir”
“Sizi de felsefe yapmaya çağırıyoruz!” afişini görünce neden olmasın diye düşündüm ve Kartal Halkevi’ne başvurdum ve pişman olmadım. Bir sürü yeni bilgi öğrendim ve çok sağlam arkadaşlıklarım oldu. Teşekkürler Kartal Halkevi ve Yalçın Hoca... Her ne kadar Marx ve başkaları felsefenin ölümünü ilan etseler de Gramsci adlı bir İtalyan herkesin bir tür filozof olduğunu söyler. Felsefeyi sadece filozoflar yapar sözünü Yalçın Hoca sayesinde çürütmüş olduk. Nitekim bizler, bizim gibi sıradan insanlar da felsefe yapabilir bunu da kanıtladık sanırım. Herkesin felsefeyle ilgilenmesi gerektiğine inanıyorum çünkü önünüze çok güzel örnekler seriyor, hayata daha farklı bir gözle bakıyorsunuz, yaşamınızı sorguluyorsunuz. Büyük felsefeci Sokrates’in dediği gibi “sorgulanmayan hayat yaşanmaya değmez”. Montaigne Denemeler adlı kitabında şu tarz bir laf ediyor: "Günümüzde felsefeye hala gereksiz bir olay gibi yaklaşıyorlar ama yanıldıklarının farkında değiller." Son söz: herkes felsefe yapabilir.
Turgay Şahin: “İnadına felsefe, inadına düşün!”
Felsefe diyince aklımıza ilk ne geliyor? Bu sorunun cevabı size ait. Bu sorunun cevabı sizin hayat felsefenizdir. Kartal Halkevi’nin bünyesinde düzenlenen felsefe atölyesi felsefeden uzaklaştırılan insanlarımızı “inadına felsefe, inadına düşün!” diyerek bir araya topladı. Ben onlardan biriyim. Bu atölye uzun bir yolculuğun ilk adımıydı. Küçük bir grubun büyük düşüncelere eşlik ettiği eğlenceli çalışmamızda az zamanda çok şey kazandık. Her şeyden önemlisi teoride öğrendiğimiz bir çok konuyu halkın içinde işleyerek pratikleştirme fırsatı bulduk. Bize bu olanakları sunan başta Kartal Halkevi olmak üzere bütün Halkevleri’ne teşekkür ederim.
Zeynep Aydın: “Doğru yerde olduğumuzu anladık”
Biz felsefe kursuna başlarken çok da bilinçli başlamadık. Ne öğreneceğimizi ve kimlerin öğreteceğini bilmediğimiz için bir tedirginlik vardı içimizde, kızım da yanımdaydı. Yalçın Hoca ile tanıştık ve doğru yerde olduğumuzu anladık. Dersleri anlatışı, hitap şekli gayet açıktı. Anladım ki zaten benim içimde felsefi bir potansiyel varmış, bunu Yalçın Hoca’nın sayesinde anlamış oldum. Felsefenin bilgelik, insanlık sevgisi olduğunu anlayınca daha hoşuma gitti. Platon, felsefe için şu sözü söyler: ''Felsefe onu okuyanlar için büyük bir zevk hatta büyük bir neşe kaynağıdır.'' Teşekkürler Halkevi
Elif Bozkurt: “Düşüncenin olgunlaşmasına tanıklık ettik”
Felsefe atölyesinin programını görünce bir hayli heyecanlandım. Antik Yunan’dan yani düşüncenin çocukluk döneminden başlayıp günümüze kadar düşüncenin olgunlaşmasına tanıklık edecektik. Atölyemiz bitti, şimdi düşüncenin tarihine dönüp baktığımda düşüncenin çocukluk yılları dediğimiz Antik Yunan, aslında düşüncenin en erdemli olduğu dönemlermiş çünkü o zaman birey ve doğa eşitmiş, insan doğanın bir parçasıymış ama Descartes ile birlikte yani modern felsefe ile bireyin ön plana çıkması insanda bir çok şeye hakim olma yanılgısını oluşturmuş. Şuan memleketin içinde bulunduğu duruma dönüp baktığımızda HES’ler ile Karadeniz, Akdeniz coğrafyası yok edilmekte. İşte bu zihniyet Descartes ile ön plana çıkan bencil bireyin zihniyetidir. Keşke hep ilk filozofların düşüncelerinde kalsaydık ve dünya bu kadar kirlenmeseydi. Ama tabii bu da varlığın ve düşüncenin doğasına yani diyalektiğe aykırı.
Felsefe atölyesi hocası Yalçın Aldemir: “Beraber üretip paylaştığımız sekiz aydan büyük keyif aldım”
İddialı bir programla başladı felsefe atölyesi. Antik Yunan’dan Marx’a kadar felsefenin, insanın düşünme serüveninin adımlarını takip edecek ve her bir adımın bir yol içindeki bütünlüklü ve özel anlamlarını keşfedecektik.
Beni en çok sevindiren farklı yaş gruplarından ve öğrenim düzeylerinden oluşan atölyenin on- on iki kişilik bir ekiple başlangıçtan sona kadar aynı kadroyla, aynı coşku ile devam etmesiydi. İçeriğin yoğunluğu anlama ve araştırma isteğimizi ateşledi. Her hafta bir ya da birkaç filozofu kendi özgün, özel ve tarihsel anlam dünyası içerisinde ele aldık. Her hafta incelediğimiz filozofla ilgili bir kitap okuduk. Dayanışma içerisinde ortak bir kütüphane oluşturduk. Tartıştık, katıldık, paylaştık, birbirimizden öğrendik ve kalıcı dostluklar geliştirdik. Marx’ın söylediği gibi yüreğimizde sevgi ürettik. Toplumsal duyarlılığımızı ortaya koyarak tekel işçilerine, güvencesiz sağlık çalışanlarına, destek olarak; öğrenmenin, bilginin, insanlık için geliştirilmesi gerektiği düşüncemizi, duygumuzu gösterdik.
Bir Halkevci olarak beraber üretip paylaştığımız sekiz aydan büyük keyif aldım. Emeğini, sıcaklığını eksik etmeyen bütün arkadaşlara sevgiler…