Kadıköy Halkevi Film Gösterimi "Gitmek"

Kadıköy Halkevi | Sa, 10/05/2011 - 23:23
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

AŞKIN İÇİN “GİTMEK”

Aşık olunca ve aşkından uzak kalınca gitmek,kalmak,konuşmak,hareket etmek,hepsi zorlaşıyor. Tek isteğin ona kavuşmak olunca da her şeyi yapabilecek bir güce sahip olduğunu hissediyor insan. Bu şekilde bir giriş yapınca anlatılacak filmin bir aşk filmi olduğu algılanabilir. Filmi düşününce bu algı yanlış mıdır? Yanlış değildir, tam anlamıyla bir sevda filmidir “Gitmek” filmi. Ancak hayatı algılayışı sol bakış açısından olan bir yönetmenin gözüyle çekilince film, salt bir sevda hikâyesi olmaktan çok çok daha fazlasını içeriyor…

Kendisini “Türkiye Sineması’ndan bir Kürt Sinemacı” olarak tanımlıyor Hüseyin Karabey! Ve ekliyor “Ne zaman ki Kürt olmak, bireyleri ötekileştiren bir ayrım olmaz, bunu devlet kabul eder, o zaman sadece “sinemacı” olarak anılmak isterim. Kürt sinemacı olarak anılmam önemli, çünkü insanlar göz önünde olan bazı insanları kendilerine örnek alırlar, göz önünde olan insanların da özünü yitirmemesi, geçmişine sahip çıkması önemli.” Kendisinin bu konudaki ve yaptığı işlerdeki tercihlerinin, özellikle bu işi yapmaya aday olanların öncül olarak kabul edeceği bir durum olabileceğini düşünüyor.

Birçok ödül almış, aynı zamanda da devlet erkinin engellerine takılmış bir film “Gitmek”… Ödül almasının da, engellenmesinin de ortak başlıkları olabilir, ancak bu ortak başlıkların farklı bakış açılarıyla yorumlanmasından kaynaklı ayrı sebepleri var. Karabey’e filmin, İsviçre`de düzenlenen Culturescapes Sanat Festivali`nde gösteriminin Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri tarafından engellenmesi hakkında ne düşündüğünü sorduk; “Bu film o bölgede yaşananları objektif bir dille yansıtmaktadır. Benim bir siyasal tercihim var ve elbette ki bu durum gerçekleri göstermek adına çaba göstermeme sebep olmuştur. Ama ben bir görüşü empoze etmeye çalışmıyorum, olanı yansıtıyorum. Sorular sormayı seviyorum, cevaplarını ben vermiyorum. İzleyici objektif durumları değerlendirip, bu soruların cevaplarını kendileri bulmaya çalışsınlar istiyorum. Bugün sistemin özellikle televizyon aracılığıyla yaptığı yapımlar, aslında çok daha politik! Çünkü onlar bir görüşü (bakış) açısını bu toplumda beslemeye ve yaymaya çalıştıkları için  politik bir şey yapmaktalar.” Bu çelişkilerin üzerine, filmdeki soruları daha dikkatle okumalı ve cevapları üretmekle kalmayıp eyleme geçmeliyiz sanırım. İzlerken hissettiğimiz empati duygusu, hayatı değiştirmek ve dönüştürmek için kullanılmadığında tehlikeli bir tatmine dönüşebilir çünkü…

Ayça ve Hama Ali’nin gerçek sevda hikayesinden yola çıkılarak yapılan “Gitmek” filminde, geçmişi canlandırırken kurgu, yol hikayelerini çekerken doğaçlama gelişen roller olmuş. Filmin sonu hariç tamamı yaşanmışlıklardan oluşan hikayede, filmin sonu bilinçli bir şekilde yönetmenin rötuşuna uğramış. Hikaye gerçekte aşıkların kavuşmasıyla sonlanmaktaymış. Ancak Hüseyin Karabey, Hama Ali’yi sınırı geçmeye çalışırken öldürmeyi tercih etmiş; “Belki gerçek Hama Ali ölmedi ama nice Hama Aliler bu yolda öldürüldüler. Mutsuz sonlar insanları akan sürece dair müdahele etmeye, o süreci değiştirmek istemeye zorlar. Eğer ben mutlu sonu oraya koysaydım, ‘bu da mutlu bitti sonuçta’ hissiyle oluşacak rahatlığın olmasının doğru olmayacağını düşünüyorum.”

Bulunduğumuz yerlerden Kürt sorununa dair argümanlar üretmenin sağlıksız bir süreç olduğunu vurgulayan Karabey, filmlerin süreci doğru ve gerçeklerle beraber okuyan eller ve gözler tarafından çekilmesi gerektiğini vurguluyor. Bu bilgilendirmeden yola çıkarak, televizyona yansıyan dönem dizilerine ve buna ortak olan ‘aydınlara’ eleştiride bulunuyor. “Anlatılanlar eksik ve sağlıksız bir bakış açısından yansıyor, olayları yaşayan ve birebir hayatında yaşamış insanlar aktarabilir. Arşiv taramasıyla, danışmanlara sorarak olacak iş değildir bu…” diyor.

Kürt halkının mücadelesine destek veren bizlerin de o topraklara gitmeden, yaşanılanları tam olarak anlamamız mümkün değil gerçekten de. Oralara ‘Gitmek’ de mümkün olamıyorsa, objektif çekilmiş, bu işi hayatında bir mücadele alanı olarak belirlemiş gözlerden bize yansıyan bu filmlerin sayısının artmasını istiyor, bir araya gelerek yaptığımız sohbetlerin çoğalmasını talep ediyoruz. Herkesin “Gitmek” filmini izlemesini ve içinde gizlenmiş olan soruları tartışmasını öneriyoruz.