İSTANBUL NÖBETÇİ İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA
Duruşma ve Yürütmenin Durdurulması Taleplidir
DAVACI : Oya ERSOY (TC Kimlik 16006530236)
Orhan Adli Apaydın Sok. No:34 Kat:2 Beyoğlu-İst
VEKİLLERİ : Avukat Mehmet Ümit ERDEM
Bağdat Caddesi No:179 Güven Apartmanı C Blok Kat:2
Daire:2 Maltepe/İSTANBUL
DAVALI : İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı
Keresteciler Sitesi Kasım Sokak No:62 Merter/ İSTANBUL
KONU : İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon
Merkezi’nin 16.11.2009 tarihinden itibaren geçerli olacak zam kararının iptali ile dava sonuna kadar yürütmenin durdurulması talebinden ibarettir.
A Ç I K L A M A L A R
1) Müvekkil Oya Ersoy, ekte sunulu kimlik fotokopisinden de görüleceği üzere İstanbul Barosu’na kayıtlı ve İstanbul’da ikamet eden bir avukattır. Ayrıca kamuya yararlı bir dernek olan Halkevleri Derneği Genel Sekreteri’dir.
2) İstanbul Büyükşehir Belediyesi kamuoyuna karar ve sayı numarası açıklanmayan bir kararı ile 16.11.2009 dan itibaren geçerli olacak yeni tarife kapsamında İstanbul genelinde ulaşım ücretlerinde zam yapan yeni bir düzenlemeye gitmiştir.
3) Bu karar İstanbul genelinde 16.11.2009 tarihinden itibaren (bugün) yürürlüğe girmiştir. Bu karar ile İstanbul’da toplu taşıma sisteminde getirilen değişiklikler şunlardır:
4) Yeni düzenleme ile ulaşıma %33 oranında zam yapılmıştır. Böylece son bir yıl içerisinde ulaşıma yapılan zam oranı %50’nin üzerine çıkmıştır.
5) Günde asgari 800.000 yolcu taşıdığı belirtilen metrobüslere yapılan bu fahiş zamla birlikte vatandaşların bütçelerinde ulaşım maliyetleri ciddi şekilde artmıştır.
6) Aylık mavi kart kullanımında yapılan 40 binişlik azaltma uygulaması da işe aktarma ile giden, dışarıda gün boyu dolaşarak hizmet veren kişilerin 80 binişte aylık kartlarının bitmesi ve mağdur olmaları sonucunu doğuracaktır. Önceden ay boyu sınırsız kullanılan aylık kartlar giderek kısıtlanmaya başlamış, zaman içinde işlevsiz hale gelmiştir. Oysa tüm dünyada aylık kartın amacı, ay içinde toplu taşıma araçlarını çok kullanan kişilerin ulaşım hizmetlerinden sınırsızca yararlanmasının sağlanmasıdır.
7) Asgari ücretin net 546,48 lira olduğu bir ülkede ulaşıma %33 oranında ve sefer başına 50 kuruş zam yapmak demek, aşağıda ayrıntıları açıklanan sebeplerle insanların temel haklarından ulaşım hakkını engellemek demektir.
İ P T A L N E D E N L E R İ
İDARENİN KARARI KAMU YARARINA AYKIRIDIR.
1) İstanbul Büyükşehir Belediyesi ulaşımdaki maliyet artışlarını gerekçe göstererek bir yılda ulaşıma %50’den fazla zam yapmıştır.
8) Asgari ücretin net 546 lira olduğu bir ülkede, yapılan zamlar insanların ulaşım hakkını engeller boyutlara ulaşmıştır. Hayatını idame ettirmesi için kendisi ve ailesine günde 18 lira düşen insanın ulaşım ücretinde %33 oranında artış yapmak, işe gidip gelirken 4 lira para almak kamu hizmeti ile bağdaşmaz.
Hele ki genel olarak aile bireylerinin 2 den fazla olduğu düşünüldüğünde, ulaşım ücretinin arttırılması ulaşım hakkını açıkça engellemektedir.
2) Bu dönemdeki DİE İstatistikleri; TÜFE’deki yıllık değişim oranının %5,08 olarak gerçekleştiğini, ana harcama grupları itibariyle en yüksek artışın ulaştırma grubunda gerçekleştiğini göstermektedir.
3) 4 kişilik bir ailenin 2009 Kasım ayı yoksulluk sınırının 2 bin 864 lira olduğu, son bir yılda memurlara sadece yüzde 3,5 + 4 zam yapıldığı, asgari ücrete sadece yüzde 4 + 4, emekli maaşlarına yüzde 4,89 + 3,76 oranında zam yapıldığı açıkladığı bir ülkede ulaşım ücretlerine bir yılda enflasyon oranının 9 katı oranında yüzde 50 zam yapılması, kamu yararına aykırıdır.
4) Özel hukuk alanında (örneğin sermaye piyasasında ya da ticari faiz oranlarında) bile enflasyon oranının altında ya da civarında düzenlemeler yapılırken; kamu hizmeti niteliği taşıyan ve kamu yararını hedefleyen ulaşım bedellerine enflasyon oranının çok üzerinde düzenlemelere girişilmesi, her şeyden önce “hukuk devleti” ilkesini zedelemektedir.
5) Kamu hizmetinde önemli olan, hizmetin finansman yükünün tüm topluma en yaygın ve eşit şekilde paylaştırılmasıdır; İstanbul Bütyükşehir Belediyesi bu uygulama ile, sadece “kar”, yani özel çıkar güdüsüyle hareket ederek, açıkça kamu hizmeti mantığının dışına çıkmıştır.
6) Özel şirketlerin tabi olduğu Kurumlar Vergisi'nde iki kez büyük oranlarda indirime gidildiği bir ortamda; kamusal bir hizmette fahiş oranda bir zamın gündeme gelmesi, Anayasal eşitlik ilkesiyle de bağdaşmamaktadır.
İDARENİN KARARI TÜRKİYE’NİN ONAYLADIĞI ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERE AYKIRIDIR.
1) Türkiye tarafından onaylanarak yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi’nin 11. maddesinde düzenlenen “Yaşama Standardı Hakkı”nın kapsamına bakıldığında idarenin işleminin bu maddeye de aykırı olduğu görülecektir. Şöyle ki;
“ Bu Sözleşmeye Taraf olan Devletler herkese, kendisi ve ailesi için yeterli bir yaşam standardına sahip olma sağlar. Bu standart, yeterli beslenmeyi, giyinmeyi, barınmayı ve yaşama koşullarının sürekli olarak geliştirilmesini de içerir. Taraf Devletler bu hakkın gerçekleştirilmesini sağlamak için, kendi serbest iradelerine dayalı uluslararası işbirliğinin esas olduğunu kabul ederek, uygun tedbirleri alırlar.”
2) Sözleşmeye taraf devletler, tüm vatandaşlarına kendisi ve ailesi için yeterli ve sağlıklı yaşam koşullarını sunmak zorundadır. Asgari ücretin net 546 lira, Türk-İş’e göre açlık sınırının net 820 lira olduğu, TÜİK’e göre işsizlik oranının %12,3 olduğu bir ülkede, ulaşım ücretlerine getirilen yüzde 50 oranında zam kamu yararı ile bağdaşmaz.
3) Bu kadar ücret alıp ailesini geçindiren bir insanın ulaşım ücretine günde iki kullanımda aylık toplam 22 lira fark oldukça önemlidir.
4) Kamu hizmetlerine yapılan bu kadar artışlarla vatandaşların kendilerine ve ailelerine yeterli yaşam koşullarını sunamayacağı açıktır. Türkiye Devleti idarenin bu kararıyla bu sözleşmeden doğan yükümlülüğünü ihlal etmiştir.
YÜRÜTMENİN DURDURULMASI TALEBİMİZ
1) Davaya konu olan akbil zammı, yaklaşık 10 milyon İstanbullu’nun bütçesini ilgilendiren bir durumdur.
2) Sözkonusu zammın açıkça hukuka aykırı olduğu, bir zorunluluk içermediği, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu yukarıda açıklanmıştır.
3) İşlemin yürütmesinin durdurulmaması halinde milyonlarca kişi yüksek miktarda ulaşım ücreti ödeyecek ve mağdur olacaktır.
4) Türkiye gerçekleri göz önüne alındığında, zam kararının hukuka aykırı olduğu açık olarak görülmektedir. İdarenin savunmasının alınması, ek süre verilmesi, mahkemelerin iş yoğunluğu göz önüne alındığında 3-4 aylık bir süre alacaktır. Bu durum ise milyonlarca kişinin mağduriyetini arttıracaktır.
5) Sonradan iptal kararı verilmesi durumunda ise, aynı sayıda kişi alacaklı duruma geçecek, ancak takibi mümkün olmadığından insanların paralarını geri alması imkansız hale gelecektir.
6) Yukarıda ayrıntıları ile açıklanan nedenlerle, 2577 Sayılı Yasanın 27. maddesindeki koşullar birlikte gerçekleştiğinden dolayı idari işlemin yürütmesinin idarenin savunmasının alınması beklenmeden durdurulması ve yargılamanın duruşmalı olarak yapılması gerekmektedir.
HUKUKİ SEBEPLER: Anayasa, IYUK, Milletler Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar
Sözleşmesi İETT Mevzuatı,Belediyeler Kanunu ve ilgili mevzuat
DELİLLER : Ekli belgeler, basında yer alan haberler, Büyükşehir Belediyesi ve İETT’nin zam kararı, davalı idarenin elinde bulunan belgeler, her türlü yasal delil
Sonuç ve İstem : Yukarıda kısaca açıklanan nedenlerle ve her türlü talep ve
dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla,
1- İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezi tarafından verilen ancak ilan edilmeyen ulaşım ücreti zammına ilişkin kararın tamamen İptaline,
2- Yargılamanın duruşmalı olarak yapılmasına,
3- İşlemlerin açıkça kamu yararına ve uluslar arası sözleşmelere aykırı olması ve uygulanması halinde telafisi mümkün olmayan zarar doğuracağından idarenin savunması alınmadan önce tedbiren dava sonuna kadar yürütmenin durdurulmasına,
4- Vekalet ücreti ve yargılama masraflarının davalı idareye yükletilmesine karar verilmesini saygılarımızla talep ve rica ederiz. 15.11.2009
Davacı Vekili
Av. Mehmet Ümit Erdem