Yargı kararının mı, turnikenin mi üzerinden atlamak*

Av. Kazım Erkut Güzel | Sa, 16/03/2010 - 02:00
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Modern kapitalist devletlerde "hukukun üstünlüğü", "hukuk devleti" tartışmasız erkler düzenini koruyan ilkeler olarak benimsenmiş  ve bu ilkelere uyun yargı erkinin diğer erkler üzerindeki bağımsız denetimi normsal olarak oluşturulmuştur. Bu nedenledir ki yargı  denetimden geçirilebilirliğin mümkünlüğü adil bir hukuk düzeninin temelini teoride oluşturmuştur. Yargı kararlarının mutlak uygulanması da aynı ilke ve düşüncelerin parçasıdır. Yargıtay bir kararında " Hiçbir hukuk düzeni hukuk kurallarının uygulama dışı bırakılmasına izin vermez"1 ifadesi ile yorumunu açık olarak koymuştur.

Özellikle belediyelerin kamu yararı olmayan işlemlerine karşı açılan işlemin iptali ve yürütmenin durdurulması talepli idari davalarda yargı kararına uymamanın ya da nasıl uyulmazın yaratıcı örneklerini görmekteyiz. İ. Melih Gökçek'in başkanlığını yaptığı dönemlerdeki Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin üst geçit düzenlemelerine, kentsel dönüşüm projelerine, doğalgaz-su gibi kamusal hizmetlerine ilişkin neredeyse tüm işlemleri ilk etapta yürütmeyi durdurma kararı ile karşılaşmaktadır. Ve bu kararları İ. Melih Gökçek itinayla uygulamamıştır. Ankara'da 1,70-TL ye çıkarılan ulaşım ücretlerine ilişkin açılan davada aleyhine karar çıkan İ.Melih Gökçek ulaşım ücretini 1,66-TL yapmıştır. Yakın döneme ilişkin en çarpıcı örnekler ise Türkiye Eczacılar Birliği (TEB)'nin, SGK'nın tek tek eczacılarla sözleşme imzalama kararına karşı açtığı davada yürütmeyi durdurma kararına karşı  SGK Başkanı M. Emin Zararsız'ın kararı uygulamayacakları yönündeki açıklamalarıdır. Yine benzer bir açıklama ise Halkevleri Derneği'nin ulaşım zamlarının iptaline ilişkin açtığı davada aldığı yürütmeyi durdurma kararına karşı, İBB Başkanı K.Topbaş'ın SGK başkanı ile aynı cevabı vermesidir.

Yargı  kararları yükümlüğü bulunanlarca derhal uygulanmalıdır. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 28.maddesi açıktır. Maddede aynen "Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur" hükmü düzenlemiştir.Madde metninde "gecikmeksizin" açık bir tanımlama olup "işlem veya eylem" de özel olarak belirtilerek, bürokratik işlemlere takılmanın ya da bürokrasiye sığınılmasının önüne geçmek istenmiştir. Örneğin ulaşım zammına karşı açılan davada verilen yürütmeyi durdurma kararını tebliğ alan İBB Başkanı K.Topbaş, UKOME(Ulaşım Koordinasyon Merkezi) adlı birimin toplanıp karar alacağını açıklamıştı. 8 Ocak 2010 tarihinde kararı tebliğ alan belediye, UKOME toplantısının 25.01.2010 tarihinde toplanacağını açıklamıştır. Oysa yasa işlem ya da eylem diyerek derhal uygulanmanın önünü açmıştır. Yani yeni bir işlem yapmaya gerek olmadan da eylem yolu  ile yargı kararı yerine getirilebilir.

Yargı  kararını yerine getirmeme K.Topbaş'ın ilk açıklamalarındaki gibi açık olarak karara uymama şeklinde olabileceği gibi, sonraki UKOME toplantısı açıklaması gibi yargı kararını  geç yerine getirmeye çalışmak şeklinde de olabilir.

Yine aleyhine karar alınan kamu kurumu başkanlarının hepsinin de yürütmeyi durdurma kararını uygulamamak için "itiraz ettik bekliyoruz" gibi bahaneler sunması da bir tesadüf gibi görünmemektedir.

Son olarak ise başka ya da yeni bir işlem yaparak yargı kararını  etkisizleştirmek de mümkündür. Örneğin K.Topbaş bu son yolu da seçebileceğini, ulaşımda kademeli sisteme geçileceğini açıklayarak göstermiştir.

Yargı  kararını yerine getirmemek, geç getirmek ya da yeni bir işlemle etkisizleştirmek TCK'nın 257. Maddesinde tanımlanan suçu oluşturmaktadır. 257 maddesinin birinci fıkrası kamu görevlisinin görevine aykırı hareket etmesinin sonucunda, ikinci fıkrası  ihmali davranış sonucunda, üçüncü fıkrası ise görevin gereklerine aykırılıkla kendisine veya başkasına çıkar sağlamanın sonucunda cezalandırmayı öngörmüştür. Örneğin ulaşım zamlarının yürütmesini durduran mahkeme kararını uygulamayan kurum temsilcileri birinci fıkradan ceza soruşturmasına konu olabilecekleri gibi, üçüncü fıkradan da soruşturulabileceklerdir. Zira yargı  kararı ulaşım zammının durdurulmasına ilişkindir ve karar uygulanmadığı için haksız kazanç sağlanmaya devam edilmektedir.

Ayrıca yargı kararını yerine geç getirerek etkisizleştirmenin bahanesi olarak öne sürülen 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 28.maddesinde yer alan " Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez." ibaresi, yargı kararının otuz güne kadar uygulanmayabileceği anlamına gelmez. Bu süre yargı kararını uygulamama halinde açılan tazminat davalarında yargı kararını uygulamanın (bu eylem yapma yolu ya da işlem yapma yolu ile de olabilir) imkan ve koşullarına bağlı olarak tartışmaya açılmıştır. Örneğin ulaşım zammının yürütmesinin durdurulması kararını tebliğ alan İBB işlem yapmaya gerek olmadan, eski hale üç saatlik turnike bellekleri üzerindeki çalışma ile dönebilecekken, otuz günümüz var diyen K.Topbaş açıkça yargı kararını uygulamamaktadır. Yani otuz günlük süre veya efor gerektirmeyecek hiçbir işlem olmadıkça yargı kararını uygulamamaya imkan verilmemiştir. Bu itibarla yargı kararını yerine getirmeyenler aleyhine tazminat davası da açılabileceği gibi, görevi yapmama, ihmal gibi gerekçelerle de idari soruşturma yolu açıktır.

SGK Başkanı  M. Emin Zararsız'ın kararı uygulamayacakları yönündeki açıklamalarına gerekçe olarak, yürütmeyi durdurma kararı veren mahkemenin yaptıkları itirazları dikkate almadıkları ya da K. Topbaş'ın yürütmeyi durdurma kararına karşı "İstanbul Bölge İdare Mahkemesine itiraz ettik" bekliyoruz gibi beyanlar vermesi yargı kararlarını tartışarak zaman kazanma yolunu tercih ettiklerinin göstergesidir. Bu duruma Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2001/3884 Esas ve 2001/8478 Karar sayılı kararında “Yargı kararını uygulamak durumunda bulunanların, kararın eksikliğini veya yanlışlığını tartışma yetkileri bulunmadığı gibi, bu kararları eksik uygulamaları, uygulamış gibi davranarak işleme yapay bir görüntü vermeleri de kararın uygulandığı sonucunu doğurmaz” şeklinde yapılan tespiti ile açıklık getirilmiştir. Bilinmelidir ki, yürütmeyi durdurma kararına karşı yapılan itirazlar hiçbir zaman kararın uygulamasını durdurmaz .

Son ulaşım zammı ile metrobüs hattından sadece günde 300.000-TL fazla kazanç sağlandığı bilgisi yargı kararlarına uymaya karşı bu denli direngen davranış sergilenmesini açıklamaya yeterlidir. Kentsel dönüşüm projesi, üst geçit projeleri ya da Ankara'daki her eve kartlı su sayacı takılması projelerinin yargı  kararları ile durdurulması, kamunun yararına çalışması  gereken ancak anonim şirket uzantılı şirketlerin topluluğu haline gelmiş kurumların mı yoksa kamunun kendisi olan halkın mı yararına olacak sorusu yine bu direngenliğin bir başka gerekçesidir. Son bir soru ise; örgütsüz eczacı mı  kolay lokma olur yoksa eczacılar birliği mi ?

Avukat Kazım Erkut GÜZEL/Havan Dergisi

*Mahkeme kararına karşı uygulanan ulaşım zamlarını turnikelerden atlayarak protesto edenler hakkında Şişli Cumhuriyet Savcılığı kamu adına soruşturma açtı . Ancak Mahkeme kararını uygulamayarak kamuyu günde 300.000-TL zarara uğratmaya devam eden K. Topbaş  hakkın da Halkevleri Derneği'nin şikayetine  rağmen tek bir işlem yok.