(1)
Çocuğunuzu nasıl damgalatacaksınız
Milli Eğitim Bakanlığı’nın çocuklarını bu yıl ilköğretim birinci sınıfa göndermek istemeyen aileler için şart koştuğu “Bedenen ya da zihnen gelişmemiştir” ibareli bir sağlık raporu istemesi, bu raporun nereden alınacağı konusunda karışıklık yarattı. 4+4+4 eğitim sistemine göre 30 Eylül 2012 tarihinde 66 ayını dolduran çocuklar zorunlu olarak ilköğretim birinci sınıfa başlayacak. Eski uygulamada çocuğunun okula başlamasını istemeyen aile dilekçe vererek bir yıl erteleme hakkına sahipken, bu yıl aynı durumdaki aile için tek seçenek var. O da çocuğunun okula başlamak için “zihnen ve bedenen gelişmediğini kanıtlayacak” bir sağlık raporu almak.
İşte rahatsızlığın ilk aşaması burada ortaya çıkıyor. Bir annenin deyimiyle “Kim çocuğunu geri zekâlı anlamına gelecek şekilde damgalatmak ister?”. Üstelik yetişkin yaşamında bu rapor çocuğunun karşısına engel olarak çıkmaz mı?
Gerçekten çocuğun geleceğinde böyle bir raporun onun yaşamını nasıl etkileyeceğini şu anda söylemek mümkün değil. Raporun nereden alınacağına ilişkin belirsizlik de dün Sağlık Bakanlığı’nın açıklamasıyla çözüldü. Bakanlık yaşça kayıt hakkını elde eden, ancak bedenen veya zihnen yeterince gelişmemiş olup okula uyum sağlayamayan 66 ay ve üzeri çocukların kasım ayı sonuna kadar “bedenen veya zihnen gelişmemiş” olduklarını gösteren tıbbi tanılı raporun çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanları tarafından düzenlenmesinin uygun görüldüğünü açıkladı.
Bu rapora göre de çocukların okul öncesi eğitime yönlendirilebileceğini ya da kayıtların bir yıl ertelenebileceği belirtildi. Rapor da kamu ve üniversiteye bağlı sağlık kurumlarında görev yapan çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanları tarafından düzenlenecek. Yani aile hekimi ya da özel hastane raporları geçerli olmayacak. Eğitimciler okula devamla ilgili neden öğretmenlerin değil de sağlık uzmanlarının karar vereceğini soruyor. Çünkü öğretmenler bir çocuğun okula başlayıp başlayamayacağı konusunda sağlık uzmanından daha fazla birikime sahipler. Üstelik de geçen yıla kadar ailenin kararı yeterliyken, bu yıl uygulamanın neden değiştiğini anlayamadıklarını söylüyorlar. Hem ailelerin hem de eğitimcilerin vurguladığı gibi kararın aslında aileye bırakılmasını istiyorlar ve “Bedensel ya da zihinsel olarak yetersiz” diye çocukların damgalanmaması gerektiğini vurguluyorlar.
(2)
4+4+4'e ücretli öğretmen de fazla geldi
4+4+4 olarak nitelendirilen yeni eğitim sistemine göre okulların kadrolarının yeniden düzenlenmesiyle 29 bin 103'ü sınıf öğretmeni olmak üzere 68 bin 725 öğretmenin norm kadro fazlası yani bulundukları okullarda "fazlalık öğretmen" durumuna düştüklerini yazmıştık. Bu yasadan yalnızca kadrolu öğretmenler değil, sayıları 63 bini bulan ücretli öğretmenler de olumsuz etkilenecek. Çünkü Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) norm fazlası olan okullarda bu öğretmenlerin çalıştırılmaması için talimat verdi ve yönetmelik değişikliği yaptı.
Okulların açılmasına yaklaşık 1 ay kala okulların ilkokul, ortaokul ve imam hatip okulu olarak dönüştürülmesiyle birlikte öğretmen kadroları da yeniden düzenlenmeye başlandı. Bu düzenleme de sınıf öğretmenleri başta olmak üzere birçok branşta öğretmeni "fazlalık" durumuna düşürdü. Öğretmen açığı varken birden yeni sistemle birlikte "öğretmen fazlalığı"nın oluşması hem şaşkınlık yarattı hem de "Bu öğretmenler ne olacak?" sorusuna yanıt aranmasına neden oldu. Özellikle sınıf öğretmenlerinde oluşan bu norm fazlalığının nedeni 5. ve 4. sınıf öğretmenlerinin de yeni yasaya göre tekrar 1. sınıfı okutacak olması. Çünkü yeni sistemde ilkokul, 4. sınıfın sonunda son buluyor, sınıf öğretmenleri de tekrar 1. sınıfa geri dönüyor.
Ancak bu yasadan yalnızca kadrolu öğretmenler etkilenmiyor. Sistem, ücretli öğretmenleri de olumsuz etkiliyor. Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmenlerin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'ne "Herhangi bir branşta norm kadrosu bulunan illerde fazla bulunan branşta ek ders ücreti karşılığında görevlendirme yapılamaz, vekil öğretmen çalıştırılamaz" maddesini ekledi. Bu ifade, ücretli öğretmen uygulamasının son bulması anlamına geliyor.
Eski Eğitim Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer ise norm kadro fazlası olan öğretmenlerin hem maddi hem de manevi açıdan mağdur olacaklarını söylüyor. Dinçer, "Öğretmenlerin geleceği belirsiz olurken, norm fazlası olanlar da ek ders ücretinden mahrum kalacak. Çünkü ek derse giremeyecekleri için ücret alamayacak" diyor.
Şu anda bir ek dersin bedeli gündüz saatleri için net 7 lira 82 kuruş, gece için 8 lira 37 kuruş. Öğretmen okutmakla yükümlü olduğu derslerin dışında ilköğretimde haftada 15, branşta 9, meslek liselerinde ise 30 saate kadar ek ders ücreti alıyor. Bu da aylık 470 lira ile 950 TL arasında değişiyor. Öğretmenler yaşadıkları bu sorunların nasıl çözüleceğini merakla bekliyor.
(3)
4+4+4'e hazır mıyız?
Okulların açılmasına az kaldı 4+4+4 tartışılıyor...
11 Nisan 2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6287 sayılı yeni eğitim yasası yani eğitimi kesintili ama zorunlu hale getiren 4+4+4, TBMM’de teklif halinde sunulduğu günden bu yana tartışmalar hiç son bulmadı. Bugün de tartışılmaya devam ediyor. Özellikle okulların açılmasına sayılı günler kala yasanın artıları ve eksileri bir kez daha gündemde. 30 Eylül 2012 tarihinde 66 ayını dolduracak yani 31 Mart 2007’den önce doğanların ilkokul birinci sınıfa başlamasını zorunlu kılan, 60-66 aylıklarda da kararı aileye bırakan bu yasayla ilgili tartışmalar son günlerde yine alevlendi. Çocuklarını zorunluluk olmasına rağmen okula göndermek istemeyen ailelerden geçen yıl olduğu gibi “dilekçe” yerine “zihnen ve bedenen gelişmemiştir” raporu istenmesi ve bu raporun da hekimlerden alınmasının şart koşulması bu kez tartışmaların merkezinde yer alıyor. Bu karar Milli Eğitim Bakanlığı ile hekimleri de karşı karşıya getirdi. Rapor konusunda tedirginlik yaşayan aileler ne yapacaklarını bilemez durumda. Çocuklarını okula yollayacaklarını söyleyen de var, “Cezasını öderim, yollamam” diyen de. İşte bu süreçte aileleri, onların gönderme ya da göndermeme gerekçelerini dinledik, hem özel hem de devlet okullarında 4+4+4’e nasıl hazırlık yapıldığını araştırdık. Hem eğitimcilerle hem de “rapor verme konusunda yükümlülük getirilen” hekimlerle konuştuk. Türkiye’nin alanında en uzman akademisyenlerine yasayı ve uygulamalarının nasıl olacağını sorduk. Yasadan aileler ve veliler kadar etkilenen öğretmenlerin sesine ve onların sorunlarına kulak verdik. Aklınıza ve aklımıza takılan soruların yanıtlarını 4+4+4’lük yazı dizisinde araştırdık.
Bu yıl Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) verilerine göre adrese dayalı e-kayıt sisteminden 2 milyon 313 bin 888 çocuğun kaydı otomatik olarak yapıldı. Bunlar arasında 4+4+4 eğitim yasasına göre bu yıl okula başlamaları zorunlu kılınan 66 ayını doldurmuş olanlar da okula başlamaları velilerinin isteğine bırakılan 60-66 aylık çocuklar da var. 60-66 aylık çocukların aileleri “Okula başlamasını istemiyorum” dedikleri anda bu çocukların kaydı silinecek. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer bu yaş grubundaki çocukların sayısının 300 bin olduğunu ve yaklaşık 150 bininin okula başlamayacağını tahmin ettiklerini söylüyor. Bakan Dinçer, yasanın okula başlamada zorunlu tuttuğu çocuk sayısının yaklaşık 700 bin olduğunu belirtiyor. Onlar 30 Eylül 2012’de 66 ayını dolduracak çocuklar. Çocuklarını okula başlatmak istemeyen velilerin bu yasaya kadar dilekçe vermeleri yeterliydi. Şimdi ise “Bedenen ve zihnen gelişmemiştir” ibareli tıbbi tanılı bir rapor getirmeleri isteniyor. Aksi halde çocuklarını okula göndermedikleri her gün için 15 TL ödeyecekler.
‘ÇOCUKLARIMIZ HAZIR DEĞİL’
66 ayını dolduracak çocuklarını okula yollamak istemeyen veliler, çocuklarının okula başlamaya hazır olmadığını ve bu nedenle zarar göreceklerini, sınıfların çok kalabalık olacağını, okulların fiziki koşullarının yetersiz olduğunu ve öğretmenlerin bu sisteme hazır olmadıklarını söylüyor. Aralarından rapor alanlar ve almaya çalışanlar olduğu gibi çocuklarını “damgalatmak” istemedikleri için rapora karşı çıkan, para hatta hapis cezasını göze aldıklarını söyleyenler de var. Çocuklarının sıralara oturduğunda ayaklarının yere değmediğini, tahtaya uzanamadıklarını anlatan veliler, “Hem fiziki koşullar, hem de çocuklarımız hazır değil, okula göndermeyeceğiz” diyor. Çocukları zorunlu birinci sınıfa başlayacak ailelerden bazılarıyla buluştuk ve onların neden 4+4+4’e karşı olduklarını ve çocuklarını okula göndermeme gerekçelerini dinledik.
Nazmiye Erdoğan (Lise mezunu) ‘Çocuklarımız kobay olarak kullanılacak’:
Gazi Mahalleli velilerin oluşturduğu 4+4+4’e karşı grubundayım. Kızım 6 yaşında, o bile okula hazır değilken henüz 5 ve 5.5 yaşındakiler nasıl okula gidecek? Kızım geçen yıl çok istekliydi, anaokuluna gitti ama bu sene korkuyor, gitmek istemiyor. Bu sistemde bizim çocuklarımız kobay olarak kullanılacak. Bir neslin bu şekilde yok olmasını istemediğimiz için her şeyi yapacağız, gerekirse çadır da kurarız. Diğer velilere de sistemin sakıncalarını anlatıyoruz. Üstelik sorun yalnızca erken yaşta çocukların okula başlaması da değil, çocuklarımızı erken yaşta meslek seçimine de zorlayacaklar. Oğlum 4’üncü sınıfta okuyacak. Bu yıl meslek yönlendirmesi olacak. Kim yapacak bunu? Geçen yıl astronot olacaktı, şimdi bilgisayar mühendisi olacağını söylüyor. Liseyi bitirene kadar fikri değişir. Onun yerine kim karar verecek? Yurtdışında liseden sonra mesleki yönlendirme var. Bizi cahil mi sanıyorlar? Dünyada neler olduğunu biz de araştırıyoruz. Okulda dini eğitime de karşıyım, bu eğitimi evde veririm. Okullar bilim yuvası. Sınıflar da çok kalabalık olacak. Öğretmenler de okul öncesi eğitim almadıkları için 5 ve 5.5 yaş çocuklarına nasıl davranacaklarını bilmediklerini söylüyorlar.
Suna Unay (Üniversite mezunu) ‘Rapor çocuğumun aleyhine kullanılabilir’:
Oğlum Akın 5.5 yaşında, birinci sınıfa değil, anasınıfına gitmeli. Okul öncesi eğitim olmadan okula başlamasını doğru bulmuyorum, ama okul öncesine kaydını yaptıramıyorum. Çünkü birinci sınıfa gitmesi gerektiğini söylüyorlar. Oysa birinci sınıfa başlamak için hazır değil. Şişli Etfal Hastanesi’nden rapor almak istedim, vermediler. Psikiyatrlarla görüşmem gerektiğini söylediler, yoğunluktan randevu alamadım. Ücretli öğretmenim, çocukları tanıyorum. 7 yaşında bir çocuğu 40 dakika sırada oturtabilirsin, ama 6 yaşındakini en fazla 20 dakika, 5.5 yaşındakini ise en fazla 10 dakika. Farklı yaş grubundaki çocuklara aynı anda, aynı şekilde eğitim verilemez, bilgi alma düzeyi farklı. 7 yaşındaki çocuk daha iyi kavrarken, 5.5 yaşındaki anlayamaz, iyi bir eğitim alamayacak. Raporu almaktan da çekiniyorum. Çünkü “zihnen ve bedenen uygun değil’’ ibaresi zihinsel eksiklik demek. Bu çocuğumun aleyhine kullanılabilir. Çocuğumun zihinsel eksikliği yok ama öğrenci olarak hazır değil. Fiziki şartlar derslikler, okulların bahçesi, tuvaletler buna hazır değil. Tuvalet temizliğini nasıl yapacaklar? Çocuklarımız deneme tahtası olacak. Devletin vereceği cezaya razıyım. Tek bir çocuğum var onu da bu yasaya harcamam, para cezasını da öderim, gerekirse 6 ay hapis de yatarım.
Eylem Doğan (Ortaokul mezunu) ‘Tüm çocuklar için bu sisteme karşıyım’:
4+4+4’e sadece kendi çocuklarım için değil, tüm çocuklarımızın geleceğini karartacağı için karşıyım. Bir oğlum 3.5 yaşında diğeri 9. Büyük olan 4. sınıfa gidecek. Meslek seçimiyle karşılaşacak. 9 yaşında ve ne renk giyeceğine bile karar veremiyor. Çok çikolata var diye bakkal olmak, gezeceği için şoför olmak istiyor. Meslek seçimi Avrupa’da 16 yaşında yapılıyor. Çocuk işçiler yaratılmak isteniyor. Veliler sistemin eksikliklerini bilmiyor. Çocuğumun okulda matematik, kimya öğrenmesini, avukat, doktor olmasını, sosyoloji okumasını istiyorum. Okulda din eğitimi olmasın. Çocuklarıma evde dinlerini öğretirim. Bütün okullar imam hatip haline dönüşüyor. Çocuğuma okulda Kuran-ı Kerim dersi verilsin istemiyorum. Dersi alan ve almayanlar arasında ayrım, çocuklar arasında kutuplaşma yaratılacak. Güçlendirmeleri yapılan okullar var, bu yıl da devam edecek. O okulların öğrencileri de başka okullara gidecek. O zaman sınıflar 80 kişiye kadar çıkar. Öğretmenler çocuk bakıcısı olacaklar.
Gönül Tekeroğlu (İlkokul mezunu) ‘Birinci sınıfa değil okul öncesine alsınlar’:
Oğlum 4’e geçti, kızım Ezel 5.5 yaşında. Okula yollamayacağım. Çünkü Ezel, tuvalete gittiğinde kapının kapalı olmasından korkuyor. Tek başına işlerini yapamıyor. Ellerini yıkamasına, kişisel temizliğine ben yardımcı oluyorum. Kalem tutmayı çok seviyor ama kalabalık sınıflar ve kendinden büyük çocuklar olacak, ezilecek. Okul için ne fiziksel ne psikolojik olarak hazır. Rapor almaktan çekiniyorum, ileride böyle bir rapor çocuğuma zarar verebilir, yetişkin yaşamında sorun olabilir. Zaten doktorlar da rapor vermiyor. Para cezası vereceklermiş, versinler, kabulüm ama çocuğumu o okula yollamayacağım. Alacağı bu temel eğitim onun geleceğini etkileyecek. Eğitimin bu şekilde verileceğine inanmıyorum. Eğitimle ilgisi olmayan insanlar yasa çıkarıyor. Oğlum anaokuluna 2 yıl gitti, ilkokula mutlu başladı. Bu çocuklar anasınıfına gitmeli. Okul öncesi eğitime alsınlar, bu eğitim zorunlu olsun.
Kaynak: Habertürk Gazetesi