2019-2020 eğitim öğretim yılı başlıyor. Okula yeni başlayanlar başta olmak üzere milyonlarca öğrencimize, velilerimize ve öğretmenlerimize başarılı, mutlu bir eğitim dönemi diliyoruz. Elbette haksız, hukuksuz biçimde görevlerinden uzaklaştırılan ve öğrencileriyle buluşamayan ilerici öğretmenlerimizin de yeni eğitim öğretim yılı kutlu olsun.
Ne yazık ki bir eğitim öğretim yılına daha büyüyen sorunlarla başlıyoruz. Eğitime büyük bütçe ayrıldığı yalanının altında ayrılan bütçenin eğitim hakkına dönük olmadığı gerçeği yatıyor. Bu yıl temel eğitim giderlerine yüzde 15 – yüzde 30 arası fiyat artışı yaşandı. Yaşadığımız ekonomik kriz göz önüne alındığında velilerin sırtına yıkılan eğitim yükü taşınamaz bir hal almıştır.
Ticarileştirilen eğitim alanında eşitsizlik derinleşmektedir. Devlet okulları arasındaki nitelik farkı bile sürekli açılırken bazı okulların içinde ayrıştırılmış sınıflarla bir okulun içinde bile eşitsizlik oluşmaktadır. Yaygınlaştırılan açık ilkokul/ortaöğretim uygulamalarıyla açık öğretime giden öğrenci sayısı 1,5 milyonu bulmuştur. Bunun anlamı çocuk işçiliğin ve erken yaşta evlenmelerin artmasıdır.
Eğitim alanına cemaat ve dinci vakıfların yerleştirilmesi tüm yaşananlara rağmen sürdürülüyor. MEB Diyanet başta olmak üzere çeşitli dini vakıf ve derneklerle ortak protokoller imzalanmakta, yerellerde il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinin katılımıyla çeşitli adlar altında toplantılar yapmaktadır. Okullarımız bizzat MEB eliyle dinci vakıf ve derneklerin faaliyet alanı haline getirilmiştir.
Eğitim alanında cinsiyetçi uygulamalar artarak sürmektedir. Kadına yönelik her türlü şiddetin arttığı ülkemizde eğitim alanı toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaya dönük bir içerik ve biçime kavuşturulmalıdır. Ancak ne yazık ki tam tersine bir yönelim artarak sürdürülmektedir.
20 yıla yakın zamandır piyasacılık ve dincilik uğruna sayısını unuttuğumuz bakan yıkım projeleri hayata geçirdi. Bu dönem doğrudan eğitim alanından kar eden iş insanı bakan yapılarak bu politika sürdürülmektedir.
Eğitim emekçileri ise ülke tarihinin en karanlık dönemlerinden birini yaşıyor. Güvencesizlik, iktidar baskısı sürmektedir. İktidar yandaşı olmadığı için KHK’lerle görevden uzaklaştırılan binlerce aydın, demokrat, ilerici eğitim emekçisi hala görevlerinin başına dönememiştir.
Bizler eğitimin her insanın en temel haklarından biri olduğunu; anasınıfından, yükseköğretime kadar bütün kademelerinin parasız ve kamusal olmasını; laik, bilimsel esaslarla oluşturulmasını savunuyoruz. Çünkü eğitim, insanlığın binlerce yıllık ortak mirası olan bilgi birikiminden yararlanma, insanın kendini gerçekleştirme, hayata eleştirel bakabilme becerisi kazanma ve toplumsallaşma sürecidir. Bütün velilerimizin, öğrencilerimizin ve eğitim emekçilerinin bu ilkelere sahip çıkmasını arzu ediyoruz. Hakkımız olana sahip çıkalım! Çocuklarımıza, geleceğimize ve ülkemize sahip çıkalım. Parasız, bilimsel, laik bir eğitim için birlikte mücadele edelim!