Ankara Halkevlerinin düzenlediği Çarşamba Söyleşilerinin ikincisi “Basında mücadele, Basınla Mücadele” başlığı ile 27 Ekim Çarşamba günü gerçekleşti. Halkevleri Genel Merkezi'nde yapılan söyleşiye Gazeteci Adnan Keskin ve Türkiye Gazeteciler Sendikası(TGS) Ankara Şube yöneticilerinden Turgut Dedeoğlu konuşmacı olarak katıldılar. Söyleşide “Yazılı ve görsel medyada neler yaşanıyor?”, “Sendikal anlamda medyada neler oluyor?” başlıkları tartışıldı.
Konuşmasına Türkiye Gazeteciler Sendikasını tanıtarak başlayan Dedeoğlu, sendikacı olarak önlerine çıkan zorluklardan bahsetti. Amatör sendikacılık yapmanın zor olduğunu örgütlenebilmek için daha çok zamana ve imkâna ihtiyaçları olduğunu vurguladı. TGS’nin Türk-İş içerisindeki rolünden de bahseden Dedeoğlu, konfederasyonun içerisindeki en küçük sendikalardan biri olmalarına rağmen en fazla grev yapan sendika olduklarını belirtti.
Cumhuriyet, ATV, Sabah, Halk TV, Bursa Olay Tv’deki grevlerin uzun süredir devam ettiğini belirten Dedeoğlu “özellikle ATV Çalık grubuna satıldıktan sonra sendikalı işçiler üzerinde birebir baskılar arttı. Sendikadan istifa ederseniz kadrolu yaparız dediler” dedi ve bir çok sendika üyesinin de bu vaatler sonucu istifa ettiğini belirtti.
Devlette, özel sektör de sendikalı olmamızı istemiyor
Halk TV’ deki örgütlenme çalışmalarından bahseden Dedeoğlu “yaptığımız çalışmalar sonucunda yetki alacak çoğunluğa ulaştık fakat toplu görüşmeler sürecinde Halk TV yöneticilerinin 4 arkadaşımızın iş akdini sonlandırdı. Bunun üzerine grev kararı aldık.” ATV ve Sabah’taki örgütlenme süreçlerinden de bahseden Dedeoğlu sözlerine şöyle devam etti; “ATV ve Sabah özel sektörde iken örgütlenmemiz engelleniyordu, daha sonra TMSF’ye devredilen ATV ve Sabah’ta yine örgütlenmemizin önüne geçenler oldu yani bu ülkede devlette, özel sektörde sendikalı, örgütlü olmanı istemiyor.” … “Gazeteci arkadaşların bir çoğu sınıf bilincinde değiller. Sen işçisin dediğimiz zaman “hayır ben işçi değil gazeteciyim” cevabını alıyoruz.” diyen Dedeoğlu “bir tüneldeyiz ve bu tünel karanlık bir tünel ama biliyoruz ki her tünelin sonunda gün ışığı vardır” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Örgüt çatımız olmasa da dayanışma hep var
Adnan Keskin ise sendika ile tanıştığı yılları anlatırken karşılaştığı zorluklardan bahsetti. “Sendikalı olduktan 2 yıl sonra ödenmeyen maaşlarımız için iş yavaşlatma eylemi yaptık ve işimize son verdiler.” Diyen Keskin 1989 – 1990 yıllarında medya sektöründeki sendikalaşmanın çok iyi olduğunu belirtti. “Günümüzde sendikalaşma sorunları olsa da, bir örgüt çatısı altına giremesekte medya çalışanları arasında dayanışma her zaman var.” ANKA ve Radikal’deki çalışma dönemlerinden de bahseden Keskin “kendini devrimci, sosyalist olarak addeden bir patron tarafından sendikal mücadele yer aldığım için tazminatsız işten çıkarıldım yine Taraf gazetesinden alamadığımız paralarımızı istediğimiz için işten atıldık” dedi.
Keskin; Özgür haberciliğin önü tıkanıyor
“Bir gazeteci itiraz etmeyi öğrenmeli, bunu tek başına yapamaz belki ama bir örgüt çatısı altında, bir sendikayla bunu gerçekleştirmeli. Eğer bir gazeteci itiraz edemiyorsa özgür ve gerçek habercilik yapamaz çünkü yaptığı haber patronun ve iktidarın isteğine göre şekillenir” diyerek sözlerine devam eden Keskin “ülkemizde ekran yüzlerinin önemli bu yüzden medya çalışanları sendikalı olmak istemiyorlar çünkü işlerini ve kariyerlerini kaybetme korkusu yaşıyorlar.” “Ülkemizde tecrübe önemli olmuyor eğer yaşın ilerlemişse tecrübene bakılmaksızın işine son verilebiliyor patronlar için ekran yüzü çok önemli”
Turgut Dedeoğlu ise Keskin’in bu sözleri üzerine “bizlerden biri çalıştıkları medya kuruluşundan atıldığımız zaman hiçbir gazete ve TV’de çalışamayız çünkü Türkiye’deki medya kuruluşlarının hepsi belli başlı patronların elinde ve hepsinin aralarında gizli ve gayri resmi bir anlaşma var” dedi.
Söyleşi internet haberciliği üzerine yapılan tartışmaların ve soru cevap bölümünden sonra sonlandı.
Söyleşilerin üçüncüsü 10 Kasım günü Güvencesizleştirme üzerine olacak DİSK/Dev-Sağlık İş Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’ nun katılımı ile gerçekleşecek.