Gaziosmanpaşa Halkevi ’nde, Devrimci Sağlık-İş Sendikası örgütlenme uzmanı Erhan Güneş ve Eğitim-Sen 4 nolu şube üyesi Aziz Yılmaz’ın katılımlarıyla “Güvencesizlik ve Hak Mücadelesi” başlıklı bir seminer düzenlendi.
Seminerde ilk söz alan konuşmacılardan Erhan Güneş, Devrimci-Sağlık-İş sendikasından kazandığı birikimlerini ve tarihte yaşanmış emek mücadelelerini aktardı. Sermayenin 1800-1900 yıllarında gerçekleştirdiği 1. işçileştirme dalgasını anlatan Güneş, Fransa’da gerçekleşen 1848 işçi ayaklanmasının, yine bu ülkede olan 1871 işçi ayaklanmasının ve sonunda Paris’in işgaline kadar süren olayların burjuvaziye büyük korku saldığını, çünkü ilk defa işçilerin bir ülkede yönetime girdiğini ve söz sahibi olduğunu ifade etti.
1950-1970 arası dönemin sosyal devlet dönemi diye adlandırıldığını hatırlatan Güneş, sosyal devlet anlayışının benimsenmesinin nedenleri arasında dünyanın 3’te 1’inin sosyalist kampa kaptırılmasını ve işçi sınıfını kontrol altına alma ihtiyacını sıraladı. Güneş, bu dönemin burjuvazinin işçi sınıfına bazı sosyal haklar tanıdığı ve kendi karını düşürdüğü bir dönem olduğunu savundu.
1970 sonrası birçok ülkede ABD kontrolünde askeri darbeler gerçekleştirildiğini hatırlatan Güneş, darbelerin amacının bu ülkelerde neo-liberal politikaları uygulamak olduğunu söyledi. Bu darbelerle yaratılan yeni işçi sınıfına öğretmenlerin, avukatların, doktorların da dahil edildiğini anlatan Güneş neo-liberal politikaların getirdiği bir yenilik olarak da dünya piyasalarının açılmasından bahsetti.
Seminerde ikinci olarak söz alan Aziz Yılmaz ise Türkiye’nin yakın tarihi ve güncel konulardan bahsettiği konuşmasında, neo-liberalizmin getirdiği yapılardan bahsetti. Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) uyguladığı GATS’ın (Hizmet Ticareti Genel Anlaşması) 1995 yılında Türkiye adına dönemim Başbakanı Tansu Çiller tarafından imzalandığından bahseden Yılmaz, AKP’nin de acil eylem planı olara kamu reformunu benimsediğini söyledi. Yılmaz, bu reformun, kamu yönetimi reformu, personel rejimi ve yerel yönetimler gibi alt başlıkları olduğuna değindi. Türkiye’deki çalışan işçi kesimi ve sendikalaşmaya dair de bilgiler veren Yılmaz 25 milyon çalışanın sadece 2 milyonun sendikalı olduğuna ve bunların çoğunun da memur sendikalarına üye olduğunu aktardı.
Çalışan işçi kesimin %10’undan azının sendikalı olmasının Türkiye’de örgütsüzlüğün boyutlarını gösterdiğini vurgulayan Yılmaz “Bu rakamlar burjuvazinin karşısına örgütlü ve güçlü olarak çıkmak için bizlere ne kadar iş düştüğünü göstermektedir” dedi.