Geçtiğimiz ayın önemli gelişmelerinden biri, Halkevleri'nin düzenlediği "Halkın Hakları Forumu"ydu. Ankara Üniversitesi Cebeci Yerleşkesi'nde gerçekleştirilen forum, çeşitli açılardan oldukça ilginçti. Her şeyden önce katılım mükemmeldi. İki binden fazla insan çeşitli atölyelerde ve topluoturumlarda halkın haklarının neler olduğunu ve onun önündeki engelleri saptamaya çalıştılar. Katılımın ayırt edici özelliklerinden birisi, coğrafi olarak genişliğiydi. Mersin'den Bartın'a kadar insanlar gelmişti. Bu tür etkinliklerde genellikle öğretim üyeleriyle onların öğrencilerini görmeye alışığızdır. Halkevleri'nin forumundaysa konunun uzmanları kadar o konulardan etkilenen insanlarda vardı.

• • •

Forumun atölyelerinden biri de "Halkın İletişim Hakkı" başlıklıydı. Bu atölyede de saatler süren canlı tartışmalar yaşandı. Atölye çalışması başladığında katılımcıların bir iki saat sonra "ünlü yabancıların panele çağrılma hastalığına" tutularak, onların konuşma yapacağı topluoturuma gideceği düşünülüyordu. Öyle olmadı. Katılımcılar konuyla öylesine özdeş-leştirler ki, önemli bir bölümü topluoturuma gitmeyi unuttu... Bu atölyede bir sonuç bildirisi yayımlandı. Bildiri kısa ama oldukça yoğun fikirler içeriyordu: "Neo-liberalizmin iletişimin tüm süreçlerini ticarileştirmesine rağmen, iletişim hakkının yaşamsal bir hak olduğu kabul edilmelidir. Bu hakkın gerçekleşebilmesi için her alanda olduğu gibi iletişim alanında da kamu yararını gözeten bir anlayış hâkim olmalıdır. Neo-libera-lizm ve küreselleşme, iletişim süreçlerinde dolaşıma giren bilgi ve enformasyonu, siyasi ve ticari çıkarlar doğrultusunda manipüle edilebilir hale getirmekte ve tekelleşmesine neden olmaktadır. İletişim alanında manipüle edilmemiş bilgi ve enformasyonun dolaşıma girmesi ve kamu yararı anlayışının hâkim kılınması; içerikte demokratiktik (çoğulculuk, çeşitlilik, farklı olanın da görünür kılınması); iletişim ortamına erişimde eşitlik; iletişim alanında çalışan emekçilerin de editorial bağımsızlığı savunan, izleyici, okuyucu ve dinleyici örgütlenme-leriyle de dayanışma içinde olacak bir sendikal örgütlenmeye sahip olmalarıyla mümkün olabilir. Atölye çalışması sonucunda, medya içeriğini denetleyen, medya okuryazarlığını destekleyen oluşumları, halkın bilgi edinme hakkını geliştiren alternatif medya deneyimlerini, iletişim alanına dair sözü ve talebi olan her kesimi biraraya getirecek bir "İletişim Hakkı Platformu"nun oluşturulması kararlaştırılmıştır. Bu doğrultuda, iletişim eğitimi veren üniversitelerin de üretim sürecinin aktörleri ile, onların gelişmesine yardımcı olabilecek biçimde işbirliği içerisinde olmaları önerilmektedir" (www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=ıı826).

• • •

Bu bildiri büyük önem taşıyor. Birincisi, tica-rileşmeyi hedefleyen ve medyayı manipülasyo-na açık hale getiren politikalara karşı bağımsız bir "kamusal yarar" ilkesinin savunulmasını ve bu amaçla bir "İletişim Hakkı Platformu" oluşturulmasını öneriyor. Sanırım 12 kadar atölye çalışmasından sadece iletişim atölyesi hakların yanında o hakların savunulması için bir platform kurulmasını önermiş oluyor. İkincisi, medya çalışanlarının sendikal haklarının sağlanmasını kamusal yararı gerçekleştirecek önemli araçlardan biri saptaması geliştirilmiş. Üçüncü olarak (eleştirel) medya okuryazarlığı ve alternatif medya kavramları aracılığıyla sadece edilgin bir eleştiri değil halkın iletişim üreticisi olması da destekleniyor. Dördüncüsü, iletişim ve medya alanında üretimde bulunan oyuncularla, iletişim veren üniversitelerin işbirliği içine girmesi çağrısı yapılıyor bildiride.

Üniversitedeki iletişim alanındaki öğretim üyelerinin sektörle ilişki içinde olmamayı temel alan geleneklerine karşın, oldukça ileri ve gerekli bir çağrı bu. Hatırladığım kadarıyla, Anadolu'daki yerel basından katılımcılar bu ilkenin bildiriye konması için büyük çaba harcadılar. Geleneksel sınırları kıran bir forumdan da bu beklenirdi. Düzenleyenlere ve katılımcılara teşekkür ederiz. İletişim bildirgesi dışındaki 11 adet bildirgeye http-.www.halkev-leri.org adresinden ulaşabilirsiniz

Kaynak: Birgün