Eğitim Hakkı Anasayfa

Genel Başkanımız İlknur Birol'un 2 Kasım mitinginde yaptığı konuşma

Pa, 02/11/2008 - 02:00
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

"Merhaba dostlar,

AKP zulmüne meydan okuyan, AKP işkencesinden hesap soran, “sadakanıza kanmıyoruz, sopanızdan korkmuyoruz” diyen bu ülkenin onurlu insanları!

Bu meydanda toplanan binler adına Türkiye halklarına umutlu bir merhaba!

AKP iktidarını haklamaya geldik

Gericiliğe, faşizme ve neoliberalizme karşı halkın direnme hakkını kullanarak umutlu, onurlu, aydınlık bir gelecek için birleştik, güçlenerek geldik.

Egemenlerin, para babalarının, emperyalistlerin kendi aralarında sürdürdükleri it dalaşına karşı bu ülkenin gerçek sahipleri olarak, yokluğa, yoksulluğa rağmen, kuruşlarımızı; ekmeğimizi, yüreklerimizi birleştirdik, Kürdüyle Türküyle, Alevisiyle, Sünnisiyle  emeğimiz ve alınterimizle geldik.

Yolumuz uzun, mücadele zorlu…

Yüzyılın ekonomik krizi AKP hükümetine ve patronlara teğet geçiyormuş; ama bizi can evimizden vuruyor.

Başbakan, bakanlar, patronlar servetlerine servet katmaya devam ederken halk işsizlikle, zamlarla, yıkımlarla boğuşuyor. Ülke yoksullaşıyor.

AKP, IMF’ye “ümüğümüzü sıktırmayız” diyerek demagoji yapıyor ama dönüp halkın ümüğüne çöküyor.

Krizin sorumlusu biz değiliz, faturasını da biz ödemeyeceğiz.

Her kriz sonrası gündeme gelip, üç dört yılda bir daha büyük krizlere neden olan işe yaramaz, acı reçeteler sunuyor egemenler. Biz bunları  çöpe atacağımızı söylemeye geldik bugün.

İnsanca bir yaşam için halkın şartlarıyla karşılarına çıkıyoruz.

Halkın Şartları  mevcut iktidar sahiplerine arz edilen talepler listesi değildir; Aksine hiçbir unsuru pazarlığa konu edilemeyecek demokratik-halkçı bir mücadele programıdır.

Biliyoruz ki

Mücadele etmeyen halkın hakkı  olmaz! Geleceği de olmaz
Halkın şartları hem savunmacı bir direnişin hem de kurucu bir inşanın bilinçli eylemiyle yol alacaktır.

Onlar  IMF nin ve emperyalistlerin şartlarını kabul edecekler.

Oysa biz emekçiler, biz ezilen halk kesimleri iktidara karşı  kendi şartlarımızı koşuyoruz.

 Diyoruz ki;

1- İşten Çıkarmaları Yasakla

2- Ücretleri Koru, Taşeron Sistemini Ve Güvencesiz Çalışmayı Engelle; Asgari Ücreti Vergi Dışı Bırak ; Çalışma Saatlerini Kısalt

3- Temel Gıda Maddeleri, Enerji Fiyatları Ve Konut Kiralarını Kontrol Altına Al

4- Asgari İhtiyaç Düzeyinde Elektrik, Su, Doğalgaz Ve Ulaşımı Ücretsiz Sağla

5- Açlığa Önlem Olarak Kadınlara, Asgari Ücret Düzeyinde Mutfak Maaşı Ver

6- Tüm Sağlık Ve Eğitim Hizmetlerini Parasızlaştır, Devlet Okullarının Tüm Borçlarını Sil, Bu Kurumların Elektrik, Su, Doğalgazını Ücretsiz Yap

7- Küçük Çiftçi Borçlarını Sil, Tarımsal Üretime Girdi Desteği Sağla

8- Kredi Kartı Ve Tüketici Kredisi Borçlarını Faizsiz Olarak Yeniden Yapılandır

9- Kürt Sorununda Savaş Politikalarını Terk Et; Savaş Giderlerini Doğu Anadolu Ve Doğu Karadeniz’in Kalkınmasına Harca

10-IMF Ve Dünya Bankası İle Tüm İlişkileri Kes, Bütün İkili Antlaşmaları Feshet

11- Özelleştirmeleri Durdur, Kamu Yatırımlarını Yeniden Başlat

12- Borsayı Kapat

13- Dış Borçları Ödeme, Yabancı Sermaye Çıkışını Ve Kar Transferini Yasakla

14- Kurumlar Vergisini, Lüks Tüketim Vergilerini Arttır; Servet Vergisi Uygulaması Başlat; Temel Tüketim maddelerindeki Vergileri  Kaldır

15- Kentsel Rant Politikalarını Terk Et

16- Banka Batıranları Cezalandır; Kurtarma Operasyonları Yapma; Batan Banka Ve Şirket Çalışanlarına İş Güvencesi Ver

17- Siyasal Nüfuz Kullanılarak Elde Edilen Servete El Koy

İşte “Halkın Şartları” bunlar.

Ancak biz biliyoruz ki; emperyalizmle işbirlikçiliği ayyuka çıkmış bu hükümet ve egemenler  bunların hiçbiri için kılını dahi kıpırdatmayacak. Onların bu tutumu halka büyük acılara mal olacak. Bu nedenle hepimizi  zor günler bekliyor.

Ancak  dikkatinizi çekmek istiyorum; son haftalarda  her gün  ülke toplumsal  muhalefet eylemlerine sahne oluyor. Ülkenin gündemini toplumsal muhalefetin eylemleri kaplamaya başladı.

AKP, Cumhurbaşkanı ve Başbakan protestoları, işçi eylemleri, yol kesen köylüler ,  öğrenci  eylemleri, Deniz Feneri ve “Üzmez” rezaletlerine karşı yükselen tepkiler  ve en çok da   Kürt halkının sivil itaatsizliğe kadar uzanan eylemleri konuşuluyor. Yani  bu ülkenin gerçek sorunlarını artık gerçek muhataplar sokağın diliyle  konuşuyor.

Yani ezilen halklar  kendi yollarını kendileri çizmeye başlıyor,

Sizleri bir kere daha uyarıyoruz,

Siz  elektrik, doğalgaz, su gibi en temel ihtiyaçlarımızı kullanılamaz hale getirirseniz, bu halk ne faturalarını ödeyecek, ne de bu temel ihtiyaçlarından mahrum bırakılmasına sessiz kalacaktır.

Siz okullarda para para diye tahsildarlık yaparsanız, okulların elektriklerini ve sularını, doğalgazlarını kestirirseniz  bu halk öğretmeni, öğrencisi ve velisiyle okullarının çevresine duvar örecek ve okullarını sahiplenecektir,

Siz işine, okuluna gidemez hale gelen halkın ulaşım hakkını sürekli zamlarla engellerseniz, otobüslerinizde bilet ya da akbil kullanılmayacaktır.

Siz fabrikalardan işçilerin atılmasına ses çıkarmadan durursanız, işçiler o fabrikaların dış kapısından içeriye girecek ve işyerlerini sahiplenecektir.

Siz toprağını ekemeyen, ekiyorsa satamayan, satıyorsa parasını alamayan köylüye açlıktan başka bir yol göstermiyorsanız, o köylü hayvanıyla, traktörüyle ve bedeniyle yollarda olacak ama bu toplumu aç bırakmayacaktır,

Siz üniversite kapısında yurt parası, harç parası, yemek parası, yol parası, eğitim parası diyerek gençliği gençliğinden bezdirirseniz, o gençlik sizi üniversite kapısından içeriye  koymayacaktır.

Alevileri görmezden gelirseniz, hak arayışlarını ezmeye kalkarsanız

yani siz haklarını isteyen halkı yok sayarsanız, bu halk sizi de efendilerinizi de tarihin çöplüğüne mutlaka atacaktır.

Bilin ki kaybedecek bir şeyi kalmayanlar diye baktığınız yoksullar, unutulduğunu sandığınız insanlık onuru, hep ezilebilir diye düşündüğünüz  isyanlar  “eşitlik, özgürlük ve adalet” yolculuğunda mutlaka başarıya ulaşır. Az ulaşır, çok ulaşır ama mutlaka ulaşır.

Çeyrek asırdır bu ülkede  kan  akıyor. Hep ezilir diye baktınız. Yok saydınız.  30 yıldır kökünü kazıdık kazıyoruz dediniz, yoksulun çocuğunu ölüme göndermekte ısrar ettiniz

Cenazeler zenginin semtinden değil, yoksul mahallelerden kalkıyor. Savaş emri veren bakanların, komutanların çocukları değil emekçi yoksul halkın çocukları ölüyor.

İktidar olurken  demokratik açılım diye söz verip oy topladınız ilk iş olarak Şemdinli saldırılarını örtbas ettikten sonra, şimdi de bir savaş hükümeti olarak kendi vatandaşınızı  düşman ilan ediyorsunuz.

Siz  Türk’e de Kürde de ölüm, acı, düşmanlık, açlık dışında bir şey vaat etmiyorsunuz.

Biz Türkler ve Kürtler olarak AKP iktidarının ve tüm savaş çığırtkanlarının karşısına kardeşçe, kol kola dikileceğiz. Bunu bilin.

otuz yıldır kan ve gözyaşının, düşmanlığın, ayrılığın ülkesini yaratmaya çalışanlar bilin  ki;

Kardeşliğin, barışın, demokrasinin ülkesini biz kuracağız.

Bize yoksulluk ve ölüm dışında hiçbir şey vaat etmeyenler Mart’ta kapımıza yine oy diye dayanacaklar.

Bir paket makarnayla, yarım ton kömürle onurumuzu satın almaya çalışacaklar. Bize dilenci, onursuz, düşkün muamelesi yapacaklar.

Evlerimizi başlarımıza yıkarken, zamlarla bizi hayattan bezdirirken, baskılarıyla hayatı zindan ederken  bize uzattıkları o makarnalarını, kömürlerini başlarına çalacağız. Onların boş vaatlerine değil, emeğimize, halkın hakları mücadelesinde filizlenen örgütlü gücümüze güveneceğiz.

Yolumuz uzun, mücadele zorlu…

Krizin, savaşın, çürümüş siyaset oyunlarının karşısında zorlu ve onurlu bir mücadeleye giriyoruz.

Sefalete karşı insanca bir yaşamı, ölüme karşı hayatı, faşizme karşı insan onurunu, savaşa karşı barışı, işbirlikçiliğe karşı bağımsızlığı, düşmanlığa karşı kardeşliği, gericiliğe karşı aydınlığı savunmaya devam edeceğiz.

Buradan döneceğiz, ülkenin her bir köyü, mahallesi, kenti, okulu, üniversitesi halkın yaşam hakkına gasp eden tüm uygulamalar karşısında birlikte, kol kola direnecek emekçilerin, yoksulların sesleriyle inleyecek,

Tekrar geleceğiz, çoğalarak, seslerimizi, taleplerimizi daha yüksek sesle söyleyerek geleceğiz, işçi, kamu emekçisi, işsiz, emekli, köylü, gençlik ve en çok da kadınlar olarak tekrar geleceğiz.

Bu ülkenin onuruna geleceğine inanan, halkların eşitlik ve özgürlük taleplerine sonsuz bir inançla bağlı olan herkesle geleceğiz.

Bu yolda karşımıza dikilenler düşmanımız, yan yana yürüdüklerimiz ise yoldaşlarımız yol arkadaşlarımızdır.

Biz bütün yol arkadaşları inanıyoruz ki;

Türkiye halkları ı kendi kaderini belirleyecek tarihsel birikime, yeteneğe ve olanağa sahiptir. Bu toprakların tarihini, bu toprakların her cinsten, dilden ve ulusal kökenden emekçi çocukları yazacaktır.
Biz tarihte alnı ak, başı dik onurlu duruşunu hiç yitirmeyenler

Aydınlığa, eşitliğe, özgürlüğe ve adalete koşuyoruz.

Türkiye’de  de en uzun koşunun en güzel yüz metresini koşanlar gibi

En sekmez liverin namlusundan fırlayıp

En önce ipi göğüsleyenler gibi

Koşmaya devam ediyoruz.

Yolumuz, yolunuz açık olsun

Eşitlik, özgürlük, barış ve kardeşlik hepimizin şiarı olsun

Mücadeleniz, mücadelemiz zafere kadar daim olsun."


Halkevleri Genel Merkezi
Konur Sokak No:8/9 Kızılay, Ankara
Telefon: 312-4192717 Faks: 312-4193207 Eposta: [email protected]
Bağışlarınız için; İş Bankası (Ankara) Meşrutiyet Şubesi 785989 nolu hesap