Eve Dönüş Filminin Galası Yapıldı

Sa, 31/10/2006 - 02:00
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Yönetmenliğini Ömer Uğurun yaptığı ve 12 Eylül darbesinde sıradan bir işçinin başından geçenleri anlatan Eve Dönüş Lütfü Kırdar Sinema ve Sergi Sarayı�nda yapılan galayla basına ve izleyicilere tanıtıldı. Film 3 Kasım Cuma günü gösterime girecek.

Ömer Uğur 'Eve Dönüş'te 12 Eylül'ün sıradan insanların hayatında bıraktığı izleri anlatıyor. En yakın arkadaşlarını 12 Eylül'de kaybeden Uğur, 14 yıl sonra aklındaki filmi çekebildi

Yönetmen Ömer Uğur'un kişisel tarihinde hem 12 Mart hem de 12 Eylül var. Özellikle 12 Eylül, herkes gibi onun da hayatına nüfuz etmiş. Hapse girip, işkence görmüş, en yakın arkadaşı idam edilmiş. Uğur'un, o dönemli ilgili tanıklıklarından yola çıkarak yazdığı 'Sorguda' adlı senaryosu yıllar önce 1992'de Montpellier Akdeniz Film Festivali'nde en iyi senaryo seçilmişti. Uğur iki kere (1999 ve 2002'de) bu senaryoyu beyazperdeye aktarmaya niyetlense de olmadı. Türkiye'nin siyasal atmosferinden etkilenen yapımcılarla anlaşamadığı için ertelemek zorunda kaldığı filmi Uğur, 'Eve Dönüş' adıyla 14 yıl sonra çekmeye başladı.

Memet Ali Alabora, Sibel Kekilli, Altan Erkekli, Savaş Dinçel, Perihan Savaş, Civan Canova, Erdal Tosun ve Cengiz Küçükayvaz'ın rol aldığı filmde Uğur, işçi Mustafa ile karısı Esma'nın 1980 ağustosu ile ekim arasında yaşadıklarını anlatıyor.

'Hemşo'dan altı yıl sonra sinema filmi için setlere dönen Uğur 'Eve Dönüş'ü 80'li yıllarda "aynı evde kaldığım, birlikte yattığımız" dediği, sonra idam edilen arkadaşı Seyit Konuk'a ithaf ediyor. Türkiye'nin, 12 Eylül gibi dönemlerle yüzleşmesi, hesaplaşması gerektiğine inanan Uğur'a göre 'Bunun için onlarca film çekilebilir'. Çekimleri eski Sümerbank Deri ve Kundura Fabrikası'nda devam eden film yetişirse 12 Eylül'de galası yapılacak. Eylül ayında da vizyona girecek. Böylece biz yine 12 Eylül'le yüzleşeceğiz.

- 12 Eylül hayatınızı nasıl etkiledi?

- 1974 yılında köy öğretmeniydim. O dönemki siyasal hareketlerin içerisinde bulundum ve 'Eve Dönüş'te anlatılanlara malzeme olan değişik durum ve insanlarla karşılaştım. Bu dönemde siyasi nedenlerle 18 ay cezaevinde yattım. Ben biraz geç yaşta üniversiteye girdim. Onun için bütün bu siyasal gelişmelerin daha bir farkındaydım. 12 Eylül sürecinde İzmir'de öğrenciydim ve 'Eve Dönüş'te anlatılan bazı şeyler de bizzat bizim başımıza geldi. Yani 12 Eylül bizim içimizden geçti. Onun için bu film hariçten gazel okuma hikâyesi değil. Çok iyi algıladığım bir dönemdi. Bütün çevrem de 12 Eylül paletinden yara aldı. Benim en yakın arkadaşım Seyit Konuk, İzmir'de aynı evde yaşıyorduk, birlikte yatıyorduk, asıldı. Ben de filmi ona adayacağım. 'Eve Dönüş'ü çekmesem içimde ukde kalırdı.

- Neden bunca yıl beklediniz bu filmi çekmek için

- 1999 ve 2002'de filmi çekmeyi denedim ama ikisinde de makul ve mantıklı bir yapımcıyla karşılaşamadım. İnsanlar bu tür bir film yapmaktan çekiniyordu. Şimdi Avrupa Birliği sürecinin getirdiği olumlu hava bu çekinkenliği kırdı.

- Türk sinemasıında zaman zaman 12 Eylül'le ilgili filmler çekildi. Bu filmin onlardan farkı ne olacak?

- Türkiye'de 12 Eylül, 12 Mart gibi dönemlere bakılırken daha çok kahramanca hikâyeler anlatılıyor. 12 Eylül'ün kıyısından geçiliyor. Yani 12 Eylül biraz fon olarak kullanıldı filmlerde. Ben daha çok bu tür dönemlerde sıradan insanlar ne yaşadı onun peşindeyim. 12 Eylül sadece solcunun ya da sağcının üzerinden geçen bir şey değil, tüm ülkenin üzerinden geçti. Herkesin bir 12 Eylül acısı var bu ülkede.

- Karakterlerinizin politik bir kişilik olmaması bundan dolayı yani.

- Evet. Ben o dönemde ve cezaevinde bir nedenle bu işlerle hiçbir ilgisi olmayan insanların da yattığını biliyorum. Adam simit satarken hapse girmiş. Mahkeme onları serbest bırakıyor ama o zamana kadar dört beş ay yatıyorlar.

- O dönemi 'derinden' yaşamış birisi olarak filmde bakışınız nasıl olacak?

- 12 Eylül meselesine ben acımı sızımı bir kenara koyup objektif bir gözle bakmaya çalışıyorum. Bu bir resimleme filmi. Biz sıradan bir işçi ile karısının hayatlarının peşine takılıp, 1980 ağustos sonu ile ekim sonu arasında yaşadıklarını resmediyoruz. 12 Eylül'ü yargılamıyoruz, gösteriyoruz. Yargılamayı seyirciye bırakıyoruz. Türkiye'nin, bu dönemlerle sıkı bir biçimde yüzleşmesi, hesaplaşması gerektiğine inanıyorum. Bunun için onlarca film çekilebilir.

- Siz işkence gördüğünüzü söylüyorsunuz, peki işkence sahnelerini çekerken neler hissettiniz?

- Hiç kimsenin böyle bir deneyimi olmasa da hiç kimse böyle deneyimlerini aktarmasa. O sahnelerde kendimi çok kaptırmadım. Bir mesafem oldu.

Alabora: Sinirlerim bozuldu

'Eve Dönüş'te, Memet Ali Alabora fabrika işçisi Mustafa'yı canlandırıyor. Senaryoyu okuduğu zaman 'kesinlikle bu filmde oynamam gerek' diyen Alabora, Ömer Uğur'a çok istekli olduğunu da belli etmiş. Uğur da Alabora'nın çok istekli olduğunu görünce diğer adaylardan vazgeçip rolü ona vermiş. Alabora özellikle işkence sahneleri çekilirken bayağı etkilenmiş. Neler hissettiniz dediğimiz zaman Mehmet Ali Alabora şunları anlattı: "Uzun uzun 78'ler Vakfı'nın başkanı Celalettin Can'la konuştuk. Psikologlarla, psikiyartlarla ve fizik tedavicilerle konuştuk. Hani 'rolüne kendini kaptırma' olayı vardır, ben genelde böyle şeylere pek aldırmam. Ama ilk defa bir şey oldu. Bir rolü oynarken sinirlerim bozuldu. Bu sinir bozukluğu olumlu anlamda peliküle yansıyacaktır. Gözüm bağlanınca gerçekten sinirlerim bozuldu. Geriliyor insan. Sonra biri saçını çekiyor, diğeri vuruyor. Dikkatli davranılsa bile kayıt esnasında insanın canı acıyor. Ama bu can acısı işkence gören bir insanın duyduğu ıstırabın yanından bile geçmez. Ama onun halet- i ruhiyesini yakalamak için bir ipucu veriyor. Ben bu filmde olmaktan çok mutluyum. Bu film bittikten sonra yine böyle bir film teklifi gelse 'hemen çekmesek olur mu' derim. Çok kolay değildi. Canımızın acımısından da bahsetmiyorum. Başka bir yerim acıdı".

Kaynak: www.lokomotifkamera.com