Ünlü Rus yazarı Aleksey Maksimoviç Peşkov ya da herkesin bildiği adıyla Maksim Gorki, 1868'de Novgorod'da doğdu. Küçük yaşta yetim kaldı, okuyamadı. Uzun süre başıboş, yoksul bir hayat sürdü. `Acı' anlamına gelen Gorki takma adını alması bu yüzdendir. Yazarlığa romantik öykülerle başladı; öykülerinde gururlu, özgürlüğü seçmiş kahramanların başkaldırışları anlatılır. İlk romanı Foma (1899) ve özellikle Ayak Takımı Arasında (1902) adlı oyunu ona dünya çapında ün sağladı. Daha sonra Çar yönetimiyle uyuşmazlığa düştüğü için hapsedildi; hapisten çıkınca en büyük devrimci yapıtı olan Ana'yı yazdı. 1917'deki Büyük Rus Devrimi'nden sonra, sağlık sorunları nedeniyle bir süre İtalya'ya gönderildi. Kendi hayatını anlatan kitaplar yazdı: Çocukluğum (1913-14), Ekmeğimi Kazanırken (1915-16), Benim Üniversitelerim (1923). 1936 yılında dünyaca ünlü bir yazar olarak Moskova'da ölen Maksim Gorki'nin adı, doğduğu kente verildi.
Nazım Hikmet Gorki İçi Ne Demişti?
“Yeryüzündeki bütün gerici kuvvetlerin, barış ve milli bağımsızlık düşmanlarının, faşistlerin ve her çeşit yalancı, düzmece demokratların en korktukları yazıcılardan biri de Gorki’dir. Neden? Çünkü Maksim Gorki yalnız kendi halkına değil, bütün halklara yurtlarını, hürriyeti, barışı ve birbirlerini sevmeyi öğretir. Çünkü o, insanın, insanlığın geleceğinden, güzel günler göreceğinden emindir. Çünkü o, emekçi insanı, koluyla, kafasıyla çalışan insanı gerçek, biricik efendisi sayar. Gorki insanlar yaşadıkça yaşayacaktır. Çünkü yeryüzünün en büyük şairidir.”