Gazanfer Özcan’ı Kaybettik

Çar, 18/02/2009 - 02:00
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Tiyatro sanatçısı Gazanfer Özcan, 1.5 aydır zatürre tedavisi gördüğü hastanede hayata gözlerini yumdu...

 

Gazanfer Özcan 27 Ocak 1931’de İstanbul’da, dört erkek kardeşin en küçüğü olarak doğdu. 

1947 yılında Taksim Erkek Lisesi ikinci sınıfta  okurken “Hisse-i Şayia” oyunu sahneye konur. Oyundaki Bican Efendi rolü ise o güne dek tiyatroyla ilgisi olmayan Gazanfer Özcan’ın olur. Bican Efendi rolü ile içindeki ‘komiği’ keşfeder Özcan.

 

1948 yılında Eminönü Halkevi’nin temsil koluna, 1949’da ise Şehir Tiyatroları’nın çocuk bölümüne girdi.

Şehir tiyatrolarında usta çırak ilişkisiyle eğitimini devam ettirdi.

 

1955 yılında Mahallenin Romanı adlı oyunun başrol oyuncusu Reşit Gürzap hastalanınca Özcan hocasının yerine kendisini sahnede buldu. Bu büyük sınavdan başarıyla çıktı; “Mahallenin Romanı”nın ardından gelen “Meraki” ile de yeteneğini kabul ettirdi.

Yazları, Şehir Tiyatroları tatilde olduğunda ise Vahi Öz ve Halide Pişkin’in tiyatro topluluklarıyla Anadolu turnelerine çıktı. Refik Erduran’ın “Deli”, Necati Cumalı’nın “Mine”, Haldun Taner’in “Fazilet Eczanesi” gibi oyunlarda rol aldıktan sonra 1961 yılında Gönül Ülkü ile birlikte Şehir Tiyatroları’ndan ayrıldı.

 

Çift, 1962 yılında Gönül Ülkü Gazanfer Özcan Tiyatrosu’nu kurdular. Topluluk, çoğu komedi pek çok oyun sahneledi; Özcan yumuşak ve sıcak oyunculuğuyla seyircinin gönlünü fethetti.

 

Türkiye’nin ilk sitcom’u olarak değerlendirilen “Kuruntu Ailesi”yle televizyon dünyasında yeni bir pencere açtı.  “Yüzde 70’i babam, yüzde 30’u kendim” dediği Hüsnü Kuruntu karakteri; 1987 yılında başlar ve dizi 400 bölüm devam etti.

 

Gazanfer Özcan sahneye koyduğu onlarca oyunun yanı sıra 2006 yılından bu yana televizyonda yayınlanan Avrupa Yakası adlı dizide de rol almaktaydı.

Geçtiğimiz aralık ayında zatürre teşhisiyle yattığı hastaneden 14 Ocak’ta taburcu olmuştu. Ama 15 gün sonra tekrar durumu ağırlaştı ve Gazanfer Özcan’ı kaybettik.

 

Gazanfer Özcan tiyatroya Halkevleri’nde başlamıştı. Halkevleri tarafından hazırlanan belgesel için verdiği röportajda şöyle diyordu:  

"Hazım Körmükçü, Temel Karamahmut, Sadri Alıflık, Orhan Erçin... O abileri ablaları gördük. Mesela bugün çok sevdiğim Suna Pekuysal’ın annesi Nadiye Bulaner, babası Reflat Bulaner Eminönü Halkevi’ne çok emek vermiş insanlar bunlar. Keşke kapantılmasaydı o dönem, içimde bir sızı vardı, söylerim her zaman. Gerçekten bir takım kursların, konservatuvarların yaptığı görevi yapmıştır. Çünkü biz orada yetiştik."