Özellikle çiftetelli yorumlarıyla tanınan klarnetin sihirli sesi Mustafa Kandıralı'nın albümünde 15 parça yer alıyor.
Uzelli firması, klarnetin büyük ismi Mustafa Kandıralı'nın yorumladığı parçalardan oluşan şık bir albüm yayımladı. Klarnet üstadının hayat hikâyesi ve sanatını anlatan bir kitapçıkla sunulan albüm, Kandıralı'nın ustalık mertebesini yeniden hatırlatıyor
1970'li ve 80'li yıllarda bayram sabahları evler, sihirli klarnet ezgileriyle şenlenirdi. Hemen zihinlerde belirmiştir, bu milli şenlendirme vazifezisinin kahramanı Mustafa Kandıralı'ydı.
Uzelli firması, bu toprakların yetiştirdiği gelmiş geçmiş en büyük klarnetçilerinden Kandıralı'yı son derece şık bir albümle selamlıyor. Usta klarnetçinin yorumladığı parçalarından bir seçkinin yer aldığı albüme, Melih Duygulu'nun hazırladığı, Kandıralı'nın yaşamı ve sanatını anlatan şık bir kitapçık da eşlik ediyor. Kandıralı'nın akıllara seza 'Uşşak Taksimi'yle açılan albümde 'Haydar Haydar', 'Çiftetelli', 'Kırbaç Romanı', 'Kürdili Hicazkar Saz Semaisi', 'Priştine Oyun Havası', 'Bahriye Zeybeği', 'İskeçe Romanı'nın da aralarında olduğu toplam 15 eşsiz Kandıralı yorumu yer alıyor.
Bu albüm vesilesiyle kendisini yeniden hatırlatan Mustafa Kandıralı'nın yaşamında gezintiye ne dersiniz? 1929, soyadını daha sonra Selahaddin Pınar'ın önerisiyle Kandıralı olarak değiştirecek Mustafa Kadıoğlu'nun İzmit'in Kandıra ilçesinde doğduğu tarih. Baba tarafından soyu müzisyen olan Kandıralı, yedi yaşına geldiğinde okula başlar ancak aklı müzisyenliktedir. İlkokul üçten itibaren Kandıra Halkevi'ne gidip gelmeye başlayan Kandıralı, burada müzikle ilişkisini artırır. O yıllarda en fazla dinlediği klarnet üstadı Şükrü Tunar'dır.
Hevesini gören babası kendisine bir klarnet alır. Kandıralı daha 12-13 yaşına geldiğinde çevredeki işlere gitmeye başlar. Bir süre sonra daha da büyür içi, Kandıra ona dar gelmeye başlar. Ne yapıp edip İstanbul'a gitmelidir. Ve küçük yaşında kaçıp yeni hayatına başlar. Gecenin bir vakti İzmit'e yürür, orada bir handa kalır, ertesi gün da Haydarpaşa'ya gelir. Karaköy'e geçip müzisyenler kahvesine gelir, ne ki başta küçük olduğu için pek sahiplenilmez.
Gözüne kestirdiği bir otele yerleşir. Ertesi gün üstüne başına bir şeyler aldıktan sonra müzisyenler kahvesine gider ve burayı merkez belleyip ufak tefek işlere gitmeye başlar. Karaköy bölgesindeki müzisyenler arasında gün geçtikçe tanınır. Ama onun aklı Taksim'in 'nezih' ortamına çıkmaktadır. Bu arada Eyüp'te bir tiyatroda çalıştığı sırada genç ve güzel Fahrünisa ile tanışır.
Âşık olunur. Birlikteliğe aileler izin vermeyince Kandıralı, Fahrünisa'yı kaçırıp babasının evine götürür. 1947 yılında evlenirler. Kandıralı İstanbul'a gelir, işlerini yoluna koyduktan sonra karısını da yanına alır.
1950'lerde Kandıralı Beyoğlu'na terfi etmiştir. Kibar, Çakır, Salacak, Maksim gazinolarında sahneye çıkarak o devrin ünlü isimlerine klarnetiyle eşlik eder. Esma Engin, Perihan Altındağ Sözeri, Mediha Demirkıran, Behiye Aksoy gibi isimlerle çalışır. 50 ve 60'lı yıllarda bir yandan dört kız çocuk sahibi olur bir yanda da saygın bir müzisyen mertebesine erişir. 50'lerin ortalarında bazı iş arkadaşlarının davetiyle radyoda da çalışmaya başlar. Çocukluktan beri hayran olduğu Şükrü Tunar'la da burada tanışır. "Oturup kalkmama dikkat ederdim. Orada dev gibi sanatçılar var hepsine hürmet ederdim. Ama başladı mı oyun havaları takardım hepsini arkama. Zaten Şükrü Tunar çok büyük klarnetçiydi ama oyun havaları yoktu onda. Bir gün beni dinlemiş. 'Nereden geldi bu çocuk, müthiş çalıyor' demiş."
Radyo sayesinde namı daha da yayılır. 1957'de ilk plağı yayımlanır Odeon'dan. 78 devirli plağın bir yüzünde Salon Çiftetellisi diğer yüzünde de Anadolu Oyun Havası vardır. Plak olağanüstü satar. Büyük teklifler ardı ardına sıralanır. Plaklarında ona eşlik eden hepsi de kendi alanının ustası saz arkadaşlarıyla gazino sahnelerinde de birlikte olur. Bunlardan Behiye Aksoy, Mediha Demirkıran, Perihan Altındağ Sözeri, Safiye Ayla gibi isimleri saymak mümkünse de Kandıralı için en özel olanı Zeki Müren'dir. 'Pirini' yitirmesiyle büyük saygı duyduğu sanatçıya eşlik etmesi süreci aynı olayın sonucunda meydana gelir: Şükrü Tunar'ın ölümü. Daha önce Tunar'ın eşlik ettiği Müren'e, 1962'den sonra 80'li yılların ortasına kadar Kandıralı eşlik eder. Ayrıca pek çok sanatçıya albümlerinde refakat eder. Yıllar içinde 90'ı çiftetelli ve roman havalarından oluşan 150 plak, 20'den fazla kasedi yayımlanır. Yediden 70'e Türkiye'nin gönlünde taht kurması TRT'de yaklaşık 20 yıl süren bayram programlarıyla olur.
Kandıralı'yı Kandıralı yapan özgünlüğü. Çalışı kendine özgüdür. Melih Duygulu'ya göre bol işlek melodi kümeleri, aşırıya kaçmayan ses kaydırmaları ve çok canlı, neşeli çalmak demektir Kandıralı. Onlarca çiftetelli Kandıralı'nın bu çalış tekniğiyle adeta yeniden inşa edilmiştir. Mevcut çiftetellilerle yaptığı birtakım ilavelerle onların niteliklerini değiştirmez isimlerini de değiştirir. Salon Çiftetellisi, Ada Çiftetellisi gibi...
1980'lere gelindiğinde yorgun düşer Kandıralı. Kalp rahatsızlığı ve şeker hastalığı artık sanatını icra etmesine izin vermese de Kandıralı alanında bir efsane statüsüne ulaşmış durumda. Mutlu kal üstat...