Kazım Koyuncu şarkılarla, sloganlarla geçti aramızdan ve yaşamı boyunca isyanın sesi oldu. Kadın, erkek, İşçi, öğrenci, sanatçı onu seven herkesi 26 Haziran günü, ölümünden bir gün sonra, Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda; 27 Mayıs günü Hopa’da, Kazım’ın köyü P’anç’ol’ da bir araya getiren Kazım’a duyulan sevgi, yaptıklarına duyulan kıvanç, Kazım’ın ölümüne neden olan Çernobil’e kayıtsız kalanlara karşı duyulan isyan duygusuydu. Ölümünün ardından bir araya gelen milyonlar sloganlarla, gözyaşlarıyla, el sallayarak uğurladılar Kazım Koyuncu’yu.
Her 25 Haziran’da isyanla ve umutla anılıyor Kazım Koyuncu. Türkiye’nin pek çok yerinde sokaklarda söyleniyor şarkıları. Son yolculuğunda onu yalnız bırakmayanlar bu kez de horona duruyor Kazım için.
Şarkılarla geçti aramızdan
1971 yılında Artvin’in P’anç’ol köyünde doğan Kazım Koyuncu, müziğe ortaokul birinci sınıfta mandolin çalarak başladı.
İstanbul'a üniversite eğitimi için geldikten sonra müzikle uğraşmaya karar verdi ve okuduğu Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni 1993 yılında bıraktı. Genç sanatçı Türkiye'nin de ilk laz-rock grubu olan''Zuğaşi Berepe''yi (Denizin Çocukları) kurdu. Koyuncu, bu grupla 1995'te ''Va Mişkunan'' (Bilmiyoruz), 1998'de de ''İgsaz'' (Gidiyor) isimli albümleri yaptı.
Kazım Koyuncu, 1998'in sonunda ''Zuğaşi Berepe''nin dağılmasının ardından tek başına müziğe devam eti birçok muhalif sanatçının şarkılarının yer aldığı ''Salkım Söğüt'' albümlerinin ikincisinde 3 şarkıyla yer aldı.
2001 yılında ilk solo albümü olan ve bu ülkenin asi çocuklarına, üniversite öğrencilerine kadar ulaşan ''Viya''yı çıkaran Kazım Koyuncu, ikinci solo albümü ''Hayde''yi ise Nisan 2004'te çıkardı.
2004 yılının sonlarında konulan kanser teşhisi durdurmadı Kazım Koyuncu’yu. Sesinin, nefesinin yettiği yere kadar söyledi şarkılarını. Hayata duyduğu aşk ona öylesine güzel sözler söyletiyordu ki;
“Bu arada; hiç başımızdan eksik olmayan gökyüzüne, günün karanlık saatlerine, ara sıra kopsa da fırtınalara, bir gün boğulacağımız denizlere, eski günlere, neler olacağını bilmesek de geleceğe, kötülüklerle dolu olsa bile tarihe, tarihin akışını düze çıkarmaya çalışan tüm güzel yüzlü çocuklara, Donkişotlar 'a, ateş hırsızlarına, Ernesto "Çe" Guevara'ya, yollara-yolculuklara, sevgililere, sevişmelere, sadece düşleyebildiğimiz olamamazlıklara, üşürken ısınmalara, her şeyden sıcak annelere, babalara ve tadını bütün bunlardan alan şarkılara kendi sıcaklığımızı gönderiyoruz. Kötü şeyler gördük. Savaşlar, katliamlar, ölen-öldürülen çocuklar gördük. Kendi dilini, kendi kültürünü, kendisini kaybeden insanlar, topluluklar gördük. Yanan köyler, kentler, ormanlar, hayvanlar gördük. Yoksul insanlar, ağlayan anneler, babalar, her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci çocuklar gördük. Biz de öldük. Ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik. Teşekkürler dünya.”
Kazım Koyuncu, hayatı boyunca bu sözlerinde de selam ettiği insanlar için, onlarla birlikte söyledi şarkılarını. O dönemde Karadeniz sahillerini talan edecek Karadeniz Sahil Yolu Projesi’ne karşı ön saflarda mücadele etti. Şarkılarıyla bu halkın eli, kolu, dili oldu.
Kazım Koyuncu'nun üçüncü solo albümü 'Dünyada Bir Yerdeyim' onun ölümünden sonra Aralık 2006’da dinleyicileriyle buluştu. Halkevleri’nin çıkardığı albümde Kazım’ın ilk kez gün ışığına çıkan 12 parçası yer aldı. Albümün geliriyle bugün hala Kadıköy’de müzik ve diğer sanat dallarında parasız eğitim atölyelerinin devam ettiği, gönüllülerinin, atölye katılımcılarının hep birlikte ürettiği Kazım Koyuncu Kültür Merkezi kuruldu ve Kazım Koyuncu’yu ölümsüzleştirdi.
Kazım’ın şarkıları isyanın şarkısı…
Şimdi de Kazım’ın ölümüne sebep olan Çernobil’e, Çernobil’e sessiz kalan hükümet yetkilerine, ne Kazım’ın ölümünden, ne Japonya’dan ders almayıp nükleer yapacağız diyenlere, HES yapacağız diyenlere, termik santral yapacağız diyenlere, doğayı talan edeceğiz diyenlere duyduğumuz isyanı haykırmak için söylüyoruz Kazım şarkılarını.
Hopa’nın geleceğini Çernobil’le karartmayı umursamayıp şimdi de Hopa’nın derelerini satmak isteyenlere, derelerimiz sattırmayacağız diyen Metin Lokumcu’nun katillerine duyduğumuz isyanı haykırmak için söylüyoruz Kazım şarkılarını. Kazım’ın şarkılarıyla horona duruyoruz dere başında, onun bizi hiçbir zaman yalnız bırakmadığı meydanlarda anıyoruz onu. Ne Karadeniz ne de başka topraklar kararmasın, Türkiye halkları siyanürden, nükleer atıklardan, kanserden ölmesin! diyoruz.
Seni çok özlüyoruz şair ceketli çocuk…
HALKEVLERİ KÜLTÜR SANAT HAKKI ATÖLYESi (HALKSANAT)