Eğitim emekçilerinin KESK’e bağlı Eğitim-Sen önderliğinde gerçekleştirmek istedikleri “Büyük Eğitimci Yürüyüşü”; ülkemiz yöneticilerinin demokratik hak ve özgürlükler ile emeğe verdikleri değeri bir kez daha gözler önüne serdi.
Binlerce polis ve jandarma tarafından yolları kesilen, coplanan, dövülen, üzerlerine gaz bombaları atılan öğretmenlerimiz, herkes gibi insanca yaşamak istiyordu. Ekonomik sosyal taleplerin yanı sıra, eğitim sisteminin güncel sorunlarını gündeme getirerek, özellikle halkın eğitim hakkını yok sayan paralı eğitim uygulamalarına karşı çıkıyorlardı.
Bu taleplere karşı; başta AKP hükümetinin, beraberinde Ankara Valiliği ve kolluk güçlerinin sergilediği tutum, son derece utanç vericidir. Çok az ülkede yönetenler, emekçilerinin böylesi haklı, meşru ve demokratik talep ve çabaları karşısında, bu denli ilkel bir yaklaşım sergiler.
Sormak gerekir; onlarca eğitim emekçisinin ve onlara bu haklı mücadelelerinde destek olmak isteyen bir çok vatandaşımızın ciddi biçimde yaralanarak hastanelere kaldırılması, kamu huzuru ve güvenliği açısından olumlu bir tablo mudur ?
Sanki bu ülkenin halkına karşı bir savaş içindeymişcesine, Ankara’nın sokaklarını, caddelerini, hatta kente giriş noktalarını ablukaya alarak fiili bir sıkıyönetimi yaşama geçirenler; Susurluk’tan Şemdinli’ye uzanan süreçte, her birimizin yaşamını karartan çetelere karşı neden kıllarını kıpırdatmamaktadırlar ?
Öğretmenlerimizin, kendileri için adil bir ücret, sosyal haklar talep etmeleri; her birimiz, en çokta geleceğimiz olan çocuklarımız için eşit, parasız, nitelikli eğitim istemeleri; AKP hükümeti ve idareciler için nasıl bir tehdit oluşturmaktadır ?
Geçtiğimiz günlerde söz konusu demokratik etkinliklerini basında gündeme getiren Eğitim-Sen Genel Başkanı Sayın Alaattin Dinçer, talepleri arasında “devlet tarafından okullarda çocuklara ücretsiz süt verilmesi”ni de ifade etmişti. Devletin çocuklarımıza süt vermesini istemek, yasadışı bir davranış, bir suç mu dur ?
Halkevleri olarak; AKP hükümetinin, Ankara Valiliği ve kolluk güçlerinin sergilediği, insan hak ve özgürlükleri ve demokratik toplum gerekleri ile bağdaşmayan tutumu nefretle kınıyor; bütün engellemelere ve saldırılara rağmen gerçekleşen “Büyük Eğitimci Yürüyüşü”nü coşkuyla selamlıyoruz.
Bütün insani talepler yanında, devletin çocuklarımıza süt vermesini istemek, böylesi bir bedel ödemeyi gerektiriyorsa; bizler, eğitim emekçileri ile birlikte bu bedeli ödemeye hazırız.
Kamuoyuna saygı ile duyururuz.
27.11.2005
Av. Ender Büyükçulha
Genel Sekreter