Son günlerde üniversitelerde yaşanan gelişmeleri endişeyle izliyoruz. Önce öğretim yılı başlar başlamaz İstanbul Üniversitesi’nde 11 öğrencinin okuldan atıldığını, onlarcasının iki döneme varan uzaklaştırma cezaları aldığını öğrendik. Hemen ardından neredeyse tüm üniversitelerimizde soruşturmalar ve cezalar tam bir saldırı halini aldı. Bugünlerde üniversiteliler parasız bilimsel eğitim, özerk demokratik üniversite istedikleri için üniversiteden uzaklaştırılıyor, atılıyor.
Diğer yandan İstanbul, Ankara, İzmir, Çanakkale, Mersin ve daha birçok ilimizde eli satırlı faşistler öğrencilere ve öğretim üyelerine saldırıyor. Daha dün İstanbul Üniversitesinde faşistler öğrencilere saldırdı, iki öğrenci başından yaralandı. Yine İstanbul Üniversitesi başta olmak üzere birçok üniversitede, özel güvenlikler öğrencileri tartaklıyor. Öğrencilerin giremediği üniversitelerde polis cirit atıyor.
Oysa üniversitelerin bilginin toplum yararına üretildiği, her türlü ilerci fikrin serbestçe tartışıldığı kurumlar olması gerekir. Oysa üniversite yönetimleri ve disiplin kademelerinde bulunan akademisyenler kendi öğrencilerine sahip çıkmak, onlara özgür bir düşünce ortamı sağlamak yerine solcu oldukları, bilimsel, parasız, demokratik eğitim istedikleri için ceza verir konumdalar. Bunun bilimsel ahlakla bağdaşır tarafı yoktur.
Ülkemiz IMF ve DB politikalarıyla her geçen gün daha da yoksullaşırken, eğitim, sağlık gibi en temel haklarımız sermayeye peşkeş çekilirken, iktidar gençliğe sadece Ortadoğu topraklarında ölmeyi, işsizliği vaat ederken, üniversitelerimizde görmek istediğimiz manzara bu değildir. Biz ülkemizin emperyalist savaşlara sokulmasını engellemek için, özelleştirmelere, yoksulluğa karşı aklı, bilimi savunan bilim adamları, öğrencileri ve çalışanlarla omuz omuza yürüyen, üniversite yönetimleri görmek istiyoruz.
Bugünkü görüntüsüyle ne yazık ki üniversitelerimiz darbe dönemlerini anımsatmaktır.
Bizler parasız eğitim için, insanca yaşam için mücadele eden Halkevciler olarak, bugün buraya üniversiteli gençlerimize, çocuklarımıza sahip çıktığımızı göstermek için geldik. Çocuklarımız diyoruz. Çünkü; “üniversite kapıları yoksul çocuklarına kapatılamaz” diyen bu gençler sadece bizim çocuklarımız değil, tüm halkın çocuklarıdır. Buradan İstanbul Üniversitesi Rektörü Mesut Parlak’a ve onun şahsında tüm üniversite yönetimlerine sesleniyoruz. Gençlerimize, çocuklarımıza soruşturma açmaktan, ceza vermekten vazgeçin. Sizler hakim, savcı değil akademisyensiniz. Hatırlatırız.
Üniversitelerde yaşanan bu çirkin durumun bir an önce son bulması için, atılan bütün öğrenciler derhal geri alınmalıdır. Atılan ya da uzaklaştırılan öğrencilere sınav hakkı verilmelidir. Soruşturmalar son bulmalıdır. Bizler biliyoruz ki, üniversite dışına atmaya çalıştığınız gençlerimiz bu ülkenin onuru ve geleceğidir. Geleceğimizin karartılmasına asla izin vermeyeceğiz. Halkevleri Örgütlenme Sekreteri
Samut Karabulut