Halkevleri Merkez Yönetin Kurulu üyelerimiz, Danıştay tarafından “kamu yararına çalışan dernek” statümüzün kaldırılmasına ilişkin basın açıklaması düzenledik. Yaptığımız açıklamada, Danıştay’ın kararına dayanak olarak gösterdiği raporları hazırlayan iki ismin “gerçeğe aykırı rapor tanzim etmek” ile yargılandığına dikkat çektik
Geçtiğimiz günlerde Halkevleri’nin 1961’den bu yana sahip olduğu, 2011 yılında AKP iktidarının bakanlar kurulu ile kaldırılan ve açtığımız dava ile yeniden kazandığımız “kamu yararına çalışan dernek” statümüz, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun (İDDK) Danıştay 10. Dairesi’nin lehte kararını bozmasıyla birlikte ikinci kez kaldırıldı.
Halkevleri Merkez Yürütme Kurulumuz, dün (8 Ocak) genel merkez binamızda konuya ilişkin bir basın toplantısı düzenledi. Basın toplantımızda Halkevleri’nin 87 yıldır olduğu gibi bundan sonra da “kamu yararına” tüm faaliyetlerine devam edeceği belirttik, Halkevleri’ne yönelik bu saldırının arka planı değerlendirerek, hukuksuzlukları anlattık. Basın toplantımızda Halkevleri Eş Genel Başkanlarımız Dilşat Aktaş ve Nuri Günay, Genel Sekreterimiz Özge Ozan, Merkez Yürütme Kurulu üyelerimiz Sercan Aran, Kutay Meriç, Mustafa Eberliköse ve Betül Öztürk yer aldı.
Genel Sekreterimiz Özge Ozan, İçişleri Bakanlığı’nın Danıştay’a yazı göndererek dosyanın “kamu güvenliği ve kamu düzenini” ilgilendirdiği gerekçesiyle “ivedilikle incelenmesi” yönünde talimat verdiğini, Danıştay Tetkik Hakimi Halkevleri’nin lehine mütalaa verdiği halde Danıştay İDDK’nin talimatla aldığı bu kararın Halkevleri’ne yönelik saldırıların devamı niteliğinde olduğunu vurguladı.
‘İktidar Halkevleri’ni bir tehdit olarak görmektedir’
Eş Genel Başkanımız Dilşat Aktaş, saldırıların odağında Halkevleri’nin temsil ettiği eşitlik, özgürlük, demokrasi ve barış değerleri olduğunu belirtti. Aktaş, saldırının ideolojik olduğunu belirterek ve “İktidar, yaratmak istediği toplum düzenine karşı Halkevleri’ni bir tehdit olarak görmektedir” dedi.
Aktaş, AKP’nin iktidar yanlısı birçok derneğe “kamu yararına çalışan dernek” statüsü verdiğini, belirli vakıflara “muafiyetler” tanıdığını ve böylece kendisinin bir uzantısı haline getirdiğini vurgulayarak “[AKP] bizlerin de onlar gibi olmasına dönük bu baskıyı sistematize etmektedir. Kimdir onlar? Deniz Feneri’dir, İHH’dir, adı çocuk istismarına karışmış olan Ensar Vakfı’dır. Bizlere ‘Onlar gibi iktidardan yana olun ya da susun’ demektedirler” dedi. Aktaş, sözlerine şöyle devam etti:
Bizler “kamu yararını” hiçbir zaman bir statü olarak değerlendirmedik. Kamu yararı zaten Halkevleri’nin varlık nedenidir, çalışmalarında temel bir ilkesidir. Dolayısıyla bizim açımızdan iktidar tarafından bahşedilmiş bir imtiyaz, ayrıcalık olmamıştır hiçbir zaman. Ancak kendilerinin de söylediği gibi bugün sosyal ve kültürel iktidar olamayan AKP iktidarı kendi hegemonyasını kurabilmek için eşitliği, özgürlüğü, demokrasiyi, barışı savunan; kamu yararına, halkın çıkarını gözeten kurumları ne yazık ki itibarsızlaştırmak, değersizleştirmek, silmeye çalışmak ve baskı altına almak gibi bir uygulamayı kendine görev biçmiştir.
‘AKP kamuya zararlıdır’
Aktaş, Halkevleri’nin Türkiye’nin ilerici ve kültürel birikiminin ana damarlarından biri olduğunu belirterek “Asıl kamuya zararlı olan AKP iktidarının kendisidir” dedi ve sözlerini söyle sonlandırdı: “AKP’nin izlediği neoliberal, sermaye yanlısı politikalara Halkevleri olarak muhalefet ettiğimiz için kamu yararı gözetmediğimiz iddia edilerek bu statü elimizden alınmaya çalışılmaktadır. Ancak kamuya zararlı olanların, Halkevleri hakkında böyle bir karar verme yetkisi de yoktur. Bu konuda karar verecek olan merci kamunun kendisidir, yani halktır. Halkevleri halkındır.”
‘Tarih önündeki meşruiyetimiz, haklılığımız bizi bugünlere getirdi’
Eş Genel Başkanımız Nuri Günay ise sözlerine “Ülkemizin en karanlık dönemlerinde yönetenlerin bizimle ilgili verdikleri kararlar değil kendimizin iradesi ve halkımızın bize nasıl baktığı, tarih önündeki meşruiyetimiz, haklılığımızdır bizi bugünlere getiren” diyerek başladı. Günay, “kamu yararı”nın iktidarın anladığı gibi bir tür “hayır” kuruluşu ya da yandaş kurum olmakla ilgili olmadığını belirterek şunları söyledi:
Bugün bu ülkenin demokratikleştirilmesi için mücadele etmek yani demokrasi mücadelesi kamu yararına faaliyetin ta kendisidir. Örneğin bugün kriz karşısında halkın, emekçilerin, işçi sınıfının, işçilerin haklarının korunması, “Krizin bedelini biz ödemeyeceğiz” demek ve bunun için mücadele etmek kamu yararına faaliyetin ta kendisidir. Halkevleri bunu yapmaktadır. Talan edilmek istenen doğanın, kentlerin, parkların, meydanların talan edilmesine karşı durmak, mücadele etmek kepçelerin, dozerlerin önünde durmak, derelerimizi savunmak, ormanlarımızı savunmak, kurdun, kuşun, böceğin hakkını savunmak kamu yararına faaliyetin ta kendisidir. Aynı zamanda ülkemizin emperyalizmden bağımsız bir ülke olması için mücadele etmek kamu yararına mücadelenin ta kendisidir. Laiklik için mücadelenin bugün ne kadar önemli olduğunu yaşadığımız her bir örnekte görüyoruz, kamu yararına faaliyet yürütmek demek, laiklik mücadelesi vermektir. Aynı zamanda halkın ilerici kültürel değerlerini sahiplenmek, onların yeniden üretilmesi için çalışmalar yürütmektir. Halkevleri bunu yapmaktır.
Günay “Halkevleri dayanışma evidir” dedi ve Halkevleri’nin 2011 depreminin ardından Van’da çocuk evi kurduğunu, Filistin halkıyla ve Suriye’deki savaşın sonucunda mağdur olan Suriye halklarıyla dayanışma kampanyaları düzenlediğini anımsattı. Halkevleri’nin son zamanlarda çocuklara yönelik yaptığı çalışmalardan dolayı hedef gösterildiğini belirten Günay, bu çalışmalarına devam edeceklerini kaydetti.
‘Muhalefet etmek Halkevleri’nin varlık sebebidir’
Kamu yararına çalışan dernekler statüsünde bulunan derneklerin arasında Halkevleri’nin özel bir yere sahip olduğunu belirten Günay, “Muhalefet etmek Halkevleri’nin varlık sebebidir. Ve üstelik bu AKP’nin tarihini de aşar, hangi iktidar olursa olsun bu ülkede Halkevleri, halkın haklarını, çıkarlarını savunan politikaları gereği muhalefet eder, karşı durur, engellemeye çalışır. Dolayısıyla bugün iktidar muhalif olmayı suç görmektir. Muhalif olmak demek, kamu yararına çalışma yapmıyoruz demek değildir. Aksine muhalif olmak kamu yararına faaliyetin ta kendisidir bugün açısından” dedi.
‘Saldırılar tesadüf değil’
Halkevleri Hukuk Sekreterimiz Sercan Aran, konuya ilişkin hukuki bilgilendirmelerde bulundu. Söz konusu dava dosyasında 2008 ve 2010 tarihli müfettiş raporların bulunduğunu belirten Aran, bu raporlarda Halkevleri’nin “kamu yararına faaliyet yürütmediği ve gelirlerinin yüzde 50’sinden fazlasını kamu yararına faaliyetler için harcamadığı”nın iddia edildiğini belirtti. Aran, raporda yer alan iddialara ilişkin Halkevleri’nin parasal değerle ölçülemeyecek bir biçimde gönüllü emekle dayanışmayla faaliyetlerini yürüttüğüne ilişkin veriler aktardı ve Halkevleri’nin tüm faaliyetlerine ilişkin hazırlanmış olan bir raporla yanıt verdiklerini kaydetti. 2015 yılında Danıştay 10. Dairesi’nin Halkevleri savunmasını haklı bularak, müfettiş raporlarının maddi dayanakları olmadığını ve subjektif olduğunu belgelediğini belirtti. Aran bugün yaşanan saldırının ise tesadüf olmadığını açıkladı.
İçişleri Bakanlığı’ndan Danıştay’a talimat
Aran, 2 Ekim 2018’de yapılan seçimlerde Hasan Güzeler’in Danıştay İDDK başkanı olmasının ardından İçişleri Bakanlığı’nın talimat niteliğinde bir yazı gönderdiğini kaydetti. Bakanlığın yazısının ardından yandaş basının Halkevleri’ni hedef aldığını ve dört şube başkanın gözaltına alındığını hatırlatan Aran talimattan 40 gün sonra ise Danıştay İDDK’nin dosyayı karar bağladığını belirtti.
Müfettişler “gerçeğe aykırı rapor tanzim etmek”ten yargılanıyor
Aran, Danıştay İDDK’nin “kamu yararına dernek” statüsünü kaldıran kararına dayanak gösterdiği 2008 yılı raporunu hazırlayan Mülkiye Başmüfettişleri Mustafa Üçkuyu ve Ahmet Kaya’nın “gerçeğe aykırı rapor tanzim etmek” suçundan yargılandığını kaydetti. Üçkuyu, Hrant Dink cinayetinde cinayetten sorumlu olan kamu görevlilerinin sorumluluğu olmadığı yönünde, Kaya ise İzmir’deki askeri casusluk davasında sahte delil üreterek sorumluluğu olmayan askerlerle ilgili sorumluluğu varmışçasına gerçeğe aykırı rapor tanzim ettiği için tutuklanmıştı. İki ismin de yargılaması devam ediyor. Aran, “Açıkça hazırladıkları raporların hukuk dışılığı tescillenmiş olan bu iki ismin raporu bizim için yok hükmündedir” dedi.
Aran 2010 yılı raporunda ise Halkevleri tüzüğünün Dernekler Kanunu’na aykırı olduğunun iddia edildiğini ve mahkemenin, davanın reddine karar verdiğini anımsattı.
Aran’ın ardından tekrar söz alan Ozan, İçişleri Bakanlığı’ndan randevu talebinde bulunduklarını fakat bu taleplerine henüz yanıt alamadıklarını belirtti. Ozan, randevu talebine yanıt gelmediği takdirde İçişleri Bakanlığı’na giderek sorularını yönelteceklerini kaydetti. Bununla birlikte Halkevleri, perşembe günü saat 11.00’da Danıştay’a giderek karar düzeltme başvurusunda bulunacaklarını söyledi.
Halkevleri