Başbakan Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz hafta özellikle sermaye çevrelerince heyecanla beklenen teşvik paketini açıkladı. Paket yine aynı çevrelerce gayet olumlu bulundu. Ülkemizin zenginleri “Çeşitli eksikler var. Ama yine de olumlu buluyoruz” dediler. Zenginlerin destekledikleri bir paketten halkın yararına düzenlemeler çıkması elbette beklenemez. Paketten bizlere yine daha fazla işsizlik, ucuz işçilik, yoksulluk yani sınırsız sömürü çıktı.
Başbakan krizi sermaye için fırsata çevirebilmenin yollarını aramaya devam ediyor, buluyor da. Sermayeye sunulan kıyaklar da artık sınır tanınmıyor. Üstelik bu sanki bir sosyal projeymiş gibi halka yutturulmaya çalışılıyor.
Oysa yapılan düzenleme bize güvencesiz çalışmayı, sermaye içinse Hazine eliyle kaynakları sömürmeyi öngörüyor.
Türkiye’ye dört bölgeye ayıran pakette Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerine yapılacak yatırımların desteklenmesi öngörülüyor. Yıllardır ihmal edilen bu bölgeye yatırımın teşvik edilmesi kulağa hoş gelebilir. Ama sadece o kadar. Çünkü bu paketle hem doğu bölgelerimizin, hem de tüm ülkenin sermaye için ucuz işgücü cenneti yapılması amaçlanmaktadır. Çünkü yapılan yeni düzenleme ile “altı aylık staj programı”yla binlerce işçi asgari ücretin altında çalışacak, altı ay sonunda da kapının önüne konacaktır. Bu dönemde stajyerlere ödenecek ücret de asgari ücretten daha düşük olacak ve yapılacak ödemeler işsizlik sigortası fonundan finanse edilecektir. Adı üstünde işsizlik sigortası fonu sermayeye kaynak yapılmaktadır.
Açıkça görüldüğü gibi hükümetin işsizliği önleme gibi bir derdi yoktur. Patronlara sınırsız sömürebileceği yüzbinlerce insanı sunarken, işsizlerin en azından bir kısmını altı ay oyalamak istemektedir. Diğer yandan asgari ücret kavramı ortadan kaldırılmaktadır. Artık çalışma hayatına geçici, güvencesiz işçi kavramlarının yanına, köle işçi ya da bedava işçi de eklenmiştir.
Sermaye için diğer bir kıyak da, kurumlar vergisinin yüzde ikilere kadar düşürülmesidir. Bununla birlikte patronlar vergi yükünden kurtarılmış oluyorlar. Paketin hepsine baktığımızda bu tür düzenlemelerle dolu.
Patronlar için bundan büyük fırsat mı olur?
Belli ki hükümet kriz karşısında halkı daha da ezmeye devam edecek. İşsiz kalan, borç içinde yüzen milyonlara reva gördükleri, cilalayıp sundukları paket işte bu. “Eve kapanma pazara çık” dediklerinde dalga geçiriyorlar zannettik ama ciddilermiş. Başbakan “Harcayarak para yok diyenler yanılıyor. Kusura bakmayın arkadaşlar halkta para var. Bu kampanya iyi neticeler verecek” diyor. Pes doğrusu!
Oysa krizin faturasını ödeyen milyonlarca insan için yapılması gerekenler bellidir.
TOPLUMSAL YIKIMA KARŞI ŞARTLARIMIZ VAR!
1. İnsanca çalışma hakkımız var! Herkese insan onuruna yaraşır bir iş sağlansın.
1. İşten çıkarmalar yasaklansın.
2. Tüm işsizlere kamuda istihdam sağlansın.
3. Tüm kadınlara sosyal güvence ve asgari geçim ödeneği sağlansın.
4. İşsizlik fonu işsizler içindir, sermayeye peşkeş çekilmesin.
5. Üretim araçlarının patronlarca kaçırılması ya da işçilerin onayı olmadan taşınması engellensin.
6. Üretimi durdurulan işletmelere tüm varlıklarıyla birlikte kamu tarafından el konulsun.
7. Tarımsal üretim desteklensin, devlet tek alıcı olsun, beslenme hakkı güvence altına alınarak açlık tehlikesi bertaraf edilsin.
2. İnsanca yaşama hakkımız var. Temel kamusal hizmetler yaşamsal ihtiyaçlar ölçüsünde ücretsiz hale getirilsin. Borçla yaşamaya mahkum edilen halkı soyan fırsatçılar engellensin.
1. Her haneye 18 m3 su, 140 m3 doğalgaz, 230 kw saat elektrik ücretsiz verilsin.
2. 06.00-09.00 ve 17.00-21.00 saatleri arasında ulaşım ücretsiz olsun.
3. Okullarda para toplanmasına son verilsin, eğitim parasız hale getirilsin.
4. Hastanelerde, tüm sağlık birimlerinde sağlık hizmetlerinden para alınmasın.
5. Hiç kimse "kentsel dönüşüm" adı altında evinden atılmasın, devlet halkın barınma hakkını güvence altına alsın.
6. Borçla yaşam son bulsun, kredi kartı, esnaf ve çiftçi kredisi borç faizleri silinsin.
Halkevleri olarak bu taleplerin hayata geçirilmesi için mücadele etmeye devam edeceğiz. 20 Haziran’da ülkenin her yanından gelen temsilcilerle Ankara’da olacağız.
Semra Ocak
İstanbul Halkevi Başkanı