11 Nisan Pazar günü 1,5 milyonu aşkın gencimiz üniversiteye girişin ilk adımı olan Yükseköğretime Geçiş Sınavı’na (YGS) girecek. Bugün 1,5 milyonu aşkın gencimiz paralı eğitimin, eşitsizliğin mağduriyetini yaşıyor. Yıllardır eğitim sistemini piyasalaştırma saldırısına maruz bırakan, yeterli bütçe ayırmayan, özel okulları teşvik eden ve her türlü imkânı sağlayan iktidarlar eğitimde yaşadığımız yıkımın sorumlusudur. AKP hükümetinin bu doğrultuda uyguladığı politikalar ise eğitimde kangrenleşen yaralarların açılmasına neden olmuştur. Gerici, paralı eğitim politikalarının sonuçları ya da bedelleri ne yazık ki bazen çok ağır olmaktadır. En son yaşanılan acı hafızalarımızdan silinmeyecektir, silinmemelidir. Muğla’nın Fethiye ilçesinde oğlunun dershane parasını ödeyemeyen anne cezaevine gönderilmiş, bu duruma dayanamayan Soner hayatına kıymıştır. Soner’in katili paralı eğitim sistemidir.

Durum bu kadar vahim hale gelmişken eğitimi ticarileştiren politikalarda ısrar edilmektedir. Eğitim sisteminin neresinden tutarsak elimizde kalmaktadır. Hala belirsizliklerini koruyan katsayı tartışmaları yarış atı muamelesi yapılan öğrencilerimizin streslerini daha da artırmaktadır.

Diğer yandan eşit eğitim süreçlerinden geçmeyen öğrencilere aynı soruların sorulması fırsat eşitliği değildir. Fırsatların eşit olmadı bu adaletsiz sistemde bazılarımız içinse her şey daha da zordur. Örneğin Mardin Kızıltepeli öğrenciler için. Daha önce Türkiye’nin birçok il ve ilçe merkezinde yapılan üniversiteye giriş sınavı, Mardin’in Kızıltepe ilçesinde geçtiğimiz yıllarda yapıldığı halde bu yıl yapılmamaktadır. Geçtiğimiz yıllarda “kopya çekmek” gibi ithamlara maruz kalan Kızıltepe ilçesinde sınava girecek olan 10 bin öğrencinin önemli bir kısmı kendi istekleri dışında Kayseri, Trabzon, Bolu, Adana, Malatya, Adıyaman, Muğla, Elazığ, Sinop, Edirne, Eskişehir, hatta Kıbrıs gibi yerlerde sınava girmek zorunda bırakılmışlardır. Bu uygulama her yıl 2 bin civarında öğrencisi üniversiteye yerleşen Kızıltepe ilçesinin ve bu ilçede yaşayan öğrencilerin çok ağır bir şekilde cezalandırılması anlamına gelmektedir.

Bu adaletsiz sınavda öğrencilerimizin birçoğu ne yazık ki üniversite kapılarından geri dönecek. Üniversiteye girenler ise harç parası, yol giderleri, barınma sorunlarıyla karşı karşıya kalacak.

Tüm bu olumsuzluklara rağmen biliyoruz ki, aydınlık geleceğimizin güvencesi gençlerimizdir. Üniversiteyi kazansalar da kazanamasalar da, bu durum sınava giren ve eğitim görmek isteyen 1.5 milyon gencin üniversiteyi hak ettiği gerçeğini değiştirmez. Ve biliyoruz ki kendi yaşadıkları sıkıntıları kendilerinden sonrakilere  yaşatmamak için mücadele edeceklerdir.

Oya Ersoy

Halkevleri Genel Sekreteri