Sağlık hakkı konusunda AKP Hükümeti yeni bir mevzi saldırı başlattı; işe, SSK hastanelerinin devri ile başlayacak; hazırlıkları 10-15 yıl öncesine uzanan kapsamlı "sosyal güvenlik reformu" için köklü adımların önümüzdeki aylarda atılacağı anlaşılıyor. Emek Platformu da uzun bir aradan sonra yeniden hareketlendi, eylem takvimi çıkarttı, 20 Kasım'da Ankara'da büyük bir miting düzenleyecek. Demokratik kitle örgütlerinin çalışmaları da hız kazandı; Halkevleri "sağlık hakkımız satılamaz" başlıklı afiş ve bildirileri ülke çapında dağıtılmaya başladı bile. Özetle, SSK'nın devri etrafında emek cephesi bugün yeni bir mevzi direniş örgütlemeye çalışıyor.
Sağlık başka bir şeye benzemez; bunun bilincinde olan toplumsal muhalefet önderlikleri var güçleriyle direnmeye kararlı olsalar da, saldırının biri bitmeden biri başlıyor; bir mevziden diğerine koşturmaktan başları dönmüş durumda; öyle ki, "ne olacaksa topu birden olsun da", bitsin artık şeklindeki öfkeli bir kabullenişin izlerini muhalefet saflarında görmek şaşırtıcı olmuyor.
SERMAYENİN CİBİLLİYETİ
Bu ruh hali; genelleşememiş mevzi direnişlerle geçen son 10 yılın olağan bir sonucudur. Bunun aşılması, sermaye saldırısının deşifre edilmesini gerektirir. Sermaye saldırısının özü yaşamın tüm alanlarının metalaştırılmasıdır; sermayenin kendi cibilliyetini (cibilliyetsizliği diye de okunabilir) dünyamıza dayatması, yeni bir durum değildir. Biz bugün yeni bir saldırı dalgasıyla karşı karşıyayız. Bu saldırı, şüphe yok ki, emperyalist metropollerde pişirilmiş bütünlüklü bir stratejidir; ancak, karşımıza bir bütün olarak çıkmaz; tersine, farklı farklı noktalardan parçalı ve fakat eş zamanlı bir fiili saldırı şeklinde gerçekleşir.
Sermaye saldırısının gerçekleşme biçimi, emek cephesinin sergilediği direnişin karakterini de belirlemiştir. Tam da bu yüzden genel bir direniş stratejisi geliştirememiştir. Emekçiler olarak, sermaye saldırısının sonuçlarıyla yaşamak istemiyorsak, bu belirlenmişlikten kurtulmamız şarttır. Bunun yolu, tıpkı sermaye gibi mevzi çarpışmalarla gerçekleşen bütünlüklü bir strateji geliştirmekten geçer.
SOSYAL'İN ANLAMI
O halde, SSK hastanelerinin devrine karşı verilen mücadele, mevzi direnişlerin genelleştirilmesi şeklindeki bir perspektife sahip olmalıdır. Böyle bakıldığında, SSK'nın savunulması, "parasız sağlık hakkı"nın savunulması olarak görülecektir. Direnişin nasıl genelleşeceği de bununla ilgilidir. SSK'nın ilk "S"si var ya, hani, devletin, politikanın, güvenliğin, sigortanın ön eki olarak çok kolaylıkla kullandığımız şu "sosyal" nitelemesi; işte, ancak onu savunduğumuz oranda, mevzi direnişlerin genelleşmesi mümkün olabilecektir.
O halde sosyal nedir? Yeni sağın ünlü ideologu Hayek'e bakılırsa, sosyolojik niteleme dışında hiçbir anlamı yoktur. Oysa Hayek gibilerin öğütlerinin tersini yapmakta emekçiler açısından sonsuz yarar vardır. Emekçiler için bir hizmet, ancak piyasa ilişkilerinin dışında örgütlendiğinde ve hak statüsünde bütün yurttaşlara genelleştiğinde, sosyal olur.