Haber böyle başlıyor. Hani habercinin silikleşip, fötr şapkalı, kalkık yakalı, güneş gözlüklü siluetle bütünleştiği haberler vardır ya, işte o haberlerden biri böyle başlıyor ve devam ediyor: "…1932 yılında kurulan Halkevleri terör örgütlerinin legal platformu haline geldi".
Fetullah Gülen medyası,başta Zaman gazetesi olmak üzere halkevleri dosyasını açmış bulunuyor; sindirme kampanyasının görsel araçlarla sürdürülmesi işini de eş zamanlı olarak Samanyolu TV üstlenmiş durumda. Habere kaynaklık eden dosyayı "valilikler" adı verilen bir makam İçişleri Bakanlığına sunmak üzere kaleme almış. Raporun dili tıpkı 12 Eylül bildirileri; "illegal örgütler", "illegal eylemler"… Sadece iki eylemin adı anılıyor; F tipi cezaevleri protestoları ile NATO Zirvesi protestosu. "Çarpıcı iddialara" yer verdiği iddia edilen raporda tek bir somut talep var: "Halkevleri'nin kamu yararına dernek statüsü kaldırılsın".
Halkevleri bildiğiniz gibi
Bu satırların yazarı "Atatürk'ün emriyle kurulan" Halkevlerinde son üç dönemdir genel merkez yöneticiliği yapmaktadır; Halkevlerinin ne olup ne olmadığını içerden ve birinci elden bilmektedir. Konu şudur: Halkevleri on yıl kadar önce bir durum tespiti yapmış ve önünde üç yol bulunduğunu belirtmiştir; ya kendi içine dönük solcu bir alt-kültür grubu olacak, ya modaya uyarak STK'laşacak ve böylece varlığını toplumsal bir hareketten sponsor peşinde koşan bir proje etkinliğine dönüştürecek yada tarihiyle uyumlu olarak emekçilerin yaşam alanlarındaki öz örgütü olma çabasını sürdürecektir. Bildiniz; halkevci irade tereddütsüz bir şekilde üçüncü yolu seçmiş ve Anadolu'ya yayılmış 70'i aşkın şubesiyle yoksulların kültürel olarak kendilerini geliştirecekleri bir demokratik kitle örgütünü yeniden yaratmaya koyulmuştur. Yolu halkevlerinden geçenler bilir, rutin kol faaliyetleri vardır: Müzik, halk oyunları, tiyatro, satranç etkinlikleri 12 Eylül'le kesildiği noktadan sürdürülmektedir. Yeni şartlar yeni faaliyet alanlarını gerektirmiştir. "Yoksulluğumuzu paylaşıyoruz" sloganı ile emekçilerin kendi iç dayanışmasını ve paylaşımcılığı geliştirici faaliyetler, ezilenlerin pedagojisine uygun olarak düzenlenen okuma-yazma kursları, ilk ve orta öğretimi destekleyici eğitsel programlar, çoğunlukla enformel sektör emekçilerini bir araya getiren işçi komisyonu faaliyetleri…
Sen misin bu ülke satılık değildir diyen
Şimdi "koskoca valilikler makamı bunlar için kalem mi oynatır", diyenler olacaktır. Oynatır efendim. Bu "küçük işleri", mahallelerde, mahalleli devrimciler olarak gerçekleştiriyorsanız, oynatır. Bir de merkezi olarak: "Bu Ülke, Bu Halk, Satılık Değil" temel sloganı etrafında emperyalizm ve savaş karşıtı bir mücadele vermekteyseniz, emin olunuz oynatır. Venezüella nere Türkiye nere demeden Çavez'e destek eylemi düzenlerseniz, üstüne üstlük bütün bir yaz dönemini Anadolu'da Yoksulluk ve Yeni İşçi Kitlesinin Profili başlıklı bir saha çalışmasına hasreder ve üç bin emekçiyle yüz yüze görüşmeye kalkarsanız, oynatır.
Şimdi de "bütün bunları niye yapıyorsunuz, kültür-sanat neyinize yetmiyor" diyenler çıkabilir. Bunun yanıtı gölgeli haberin başlangıç cümlesinde; "Mustafa Kemal Atatürk'ün emri ile 1932'de kurulan:…"
07-09-2004/Birgün gazetesi