Eğitim Hakkı Anasayfa

25 Ekim mitinginin ardından

Ahmet Güleç | Pt, 26/10/2009 - 02:00
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Halkevleri Genel Başkanı İlknur Birol geçen hafta 25 Ekim mitingine çağrı yaptığı yazısında Halkevcilerin tatlı bir telaş içerisinde olduğunu yazmıştı. Zira bir haftadan az bir süre kalmıştı mitinge.

Tarihin 26 Ekimi gösterdiği bu gün ise herhalde Halkevcilerin her yerde tatlı bir yorgunluk içerisinde olduğunu tahmin etmek güç değil. Türkiye’nin dört bir yanından emeğine, ekmeğine sahip çıkanları; güvencesiz işçileri, öğretmenleri; halkının, bilimin yanında olan mühendis mimarları; barınma hakkı için direnen, mücadele edenleri; derelerine, akarsularına, ormanlarına sahip çıkanları; eğitim hakkına sahip çıkan öğretmenleri; barış içinde kardeşçe ve eşit haklara sahip olarak yaşamak isteyenleri; demokratik lise, özerk, demokratik üniversite, bilimsel, parasız, anadilde eğitim isteyen lise ve üniversite öğrencilerini, kısaca insanca yaşam için mücadele edenleri bir araya getirmek kolay değil.  

Kiralar, faturalar zor ödenirken, rızkımızdan artırdığımız paralarla Ankara yollarına düşmek kolay değil. Şehir içinde bile bazen yol parası bulamazken. Bilen bilir, mitinge ilk karar verdiğimizde her Halkevci muhtemelen Ankara’ya insanları götürebilir miyim diye değil, insanları götürecek parayı nerden ve nasıl bulurum diye düşünmüştür. Ama hepimiz bir kez daha gördük ki, imkân, olanak, güç hepsi halkta fazlasıyla var. Yani mücadele edenlerin eylemi kendi bereketini veriyor.

Bilenler yine 2 Kasımı hatırlayacaktır. Halkevciler bu yılkiyle aynı yerde, hak mücadelelerini büyütmek, ilerletmek ve çoğaltmak için söz vermişlerdi. Aradan bir yıl geçti, bir yılda birçok mücadele örgütlendi, var olanlar büyüdü. Sadece Halkevleri değil, benzer perspektifle mücadele yürütenler çalışmalarını genişletti, kazanımlar elde ettiler. Bununla birlikte Halkevcilerin olmadığı birçok yerde hak mücadelelerinin başladığını, hareket tarzı olarak birbiriyle benzediğini gördük. Toplumsal muhalefetin mücadele zemininin hak mücadeleleri olduğu bugün bütün kesimlerin öyle ya da böyle üzerinden atlayamayacağı bir gerçek.

25 Ekim mitingi ise çeşitli başlıklarda hak mücadelelerinin büyütülmesi, hak mücadelesi verenlerin ortak bir zeminde buluşturulması açısından umudumuzu büyüttü. Mamak’tan, Dikmen’den gelen her yaştan kadın ve erkekler, zaten Arızlı’daki kardeşinin derdine ortak olalı çok olmuştu ama omuz omuza slogan atmanın coşkusu başkaydı. Her yaştan gençler kendi derdinden başlayarak aslında kendi derdinin de ancak başkalarının derdi için mücadele ettiğinde çözülebileceğini gösterdi miting meydanında.  

Kısacası 25 Ekimde halkın hakları var diyenlerin bu hakları alma kararlılığı, insanca bir yaşamı kurma kararlığı hep bir ağızdan haykırıldı. Binlerin yüzünde aynı coşku, gözünde aynı umut vardı.

Şimdi bence yapılması gereken hemen her yerde bu mitingin değerlendirilmesidir. Olumlu yanlarının ve eksiklerinin belirlenmesi gerekir, ders çıkartılmalıdır. Ama ondan da önemlisi 25 Ekim’i mücadelede basamak yapmaktır.

Bütün sayılan olumlu gelişmeleri bir yana koyalım. Bu gün ülkemiz hali ortadır. Kürt sorununda yaşanan gelişmeler bizlere önemli görevler yüklemektedir. AKP’nin halk düşmanı politikaları, yoksulluk, haklarımızın daha çok gasp edilmesi artarak devam edecektir.

Bu politikalara karşı etkin ve kurucu bir toplumsal muhalefet hareketi ise 25 Ekim’de meydanı dolduran bizler tarafından gerçekleştirilecektir.

Başardıklarımız başarmak istediklerimizin yanında çok çok küçüktür.

Kürt, Türk ve diğer bütün hakların bir arada eşit haklara sahip olarak yaşadığı bir ülkenin talep ve tesis edilmesi görevi bizim omuzlarımızdadır.

Eğitim, sağlık, barınma, ulaşım, su, enerji, insanca yaşamın gerektirdiği ne kadar hak başlığı varsa bu mücadeleler büyütülmeli, zenginleştirilmeli ve birleştirilmelidir.

25 Ekim mitinginde bu irade net olarak görüldü. Derdin ne sadece başımızı sokacak bir ev; ne sadece kendimizin işi, aşı; ne sadece kendimizin geleceği ve güvencesi; ne sadece kendimizin eğitimi, sağlığı, beslenmesi değil, derdimizin bütün bir halkın haklarını kazanmış, barış içinde yaşadığı bir ülke kurmak olduğu dost düşman tarafından görüldü. Elbette elimizde ne kaldıysa koruyacağız, ama olmayanları da söke söke, kopara kopara alacağız. O yüzden iddia bu kadar büyükse eğer, yapılanla yetinmeyeceğimiz zaten aşikâr.

Sürekli genişleyen büyüyen bir mücadele olduğu ortada. Ama ihtiyacımız yalnızca birken iki olmak değil birken on olmaktır,  binken milyon olmaktır.

Bütün kitleselliğine rağmen  Türkiye’nin insanca yaşam isteyen halklarının temsili bir eylemi gerçekleşmiştir Ankara’da.

Şimdi Ankara’dan yaşadıkları şehirlere dönenler ve de Ankara’da kalanlar 25 Ekim’i bir kampanyanın sonuç eylemi değil, mücadelenin sıçratılmasında bir basmak eylemi olarak görürlerse miting gerçek anlamına kavuşacaktır.

Mitingde de söylendiği onlar bizim yoksulluğumuzu, işsizliğimizi, bütün haklardan mahrum kalmamamızı, birbirimize düşman olmamızı, hatta ölmemizi ilan eden fermanlarını çoktan yazdılar.

Halk ise onların fermanlarını ancak hak mücadelelerini büyüterek yırtacak ve kendi fermanını yazacaktır.

Halkın hakları mücadelesini büyütecek, insanca yaşadığımız bir ülkeyi kuracaklara kolay gelsin…


Halkevleri Genel Merkezi
Konur Sokak No:8/9 Kızılay, Ankara
Telefon: 312-4192717 Faks: 312-4193207 Eposta: [email protected]
Bağışlarınız için; İş Bankası (Ankara) Meşrutiyet Şubesi 785989 nolu hesap