26 Aralık’ta Kadıköy’de buluşuyoruz

Pt, 13/12/2010 - 18:13
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Ulaşım, barınma hakkımız için, akarsularımıza, göllerimize, tarihimize sahip çıkmak için, 3. Köprü cinayetine engel olmak için

HARAMİLERİN SALTANATINA DUR DEMEK İÇİN

BEKLE BİZİ İSTANBUL!

26 ARALIK PAZAR SAAT 13:00 KADIKÖY’DEYİZ!

BULUŞMA: 12:00 TEPE NATÜLÜS

Haramilerin saltanatına karşı 26 Aralık’ta Kadıköy’deyiz!

İstanbul’u İstanbulluya yaşanmaz hale getiriyorlar. Ulaşım çilesiyle, zammıyla, evimizin başımıza yıkılması tehlikesiyle, 3. köprüyle, İGDAŞ, İDO satışıyla, tabiatı, tarihi talan edecek yasalarıyla… Haramiler saltanatları ne pahasına olursa olsun sürsün istiyor. Haramilerin saltanatına dur diyebilecek olan ise bizleriz.

Ulaşım hakkımızı gasp ediyorlar. Her gün işe, okula giderken balık istifti otobüslerde yolculuk yapıyoruz. Birçok mahallede otobüsler zamanında gelmiyor, sefer sayıları çok az. Sabah ve akşam saatlerinde kalabalık nedeniyle metrobüse binmek tam bir çile.

Yetmezmiş gibi belediye ulaşıma fahiş zamlar yapıyor. Üstelik zamların geçen yıl mahkeme tarafından iptal edilmesine rağmen. Kadir Topbaş zamma tepki gösteren, tepkilerini toplu taşıma araçlarına ücretsiz binerek gösteren İstanbul halkının taleplerine kulaklarını tıkıyor.

“Rant projesi” devam ettikçe Haydarpaşa’da alevler sönmeyecek! Haydarpaşa’da çıkan yangın yıllardır burayı “otel, müze yapalım, gar olarak korunamıyor” masalları anlatıp sermayeye peşkeş çekmek isteyen AKP zihniyetinin ürünüdür.

Belediye İGDAŞ ve İDO’yu satacak. AKP belediyeleri ticarethaneye dönüştürüyor.  Yetmiyor, büyük şirketlere kar kapısı olsun diye ulaşım ve doğalgaz dağıtım şirketlerini özelleştirmeyi planlıyor. Kışın soğuğunda halk zaten faturalarını zor öderken satıştan sonra kabaracak faturaların nasıl ödeneceğini düşünmüyor. Çünkü AKP halkı değil sermayeyi düşünüyor.

AKP ülkemizin her köşesini talana açmak istiyor. Yaslaştırılmak istenen“Tabiat Varlıklarını ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Yasa Tasarısı” ile Anadolu’nun her köşesindeki doğal ve tarihi varlıkların, dereler, göller, yer altı suları, ormanlar, meralar ve madenlerin sınırsızca yağmaya açılması hedefleniyor. İstanbul da bu yasayla yağma ve talana açılacak.

AKP barınma hakkımızı gasp ediyor. TOKİ aracılığıyla başta İstanbul olmak üzere ülkemizi soyan zihniyet, kentsel dönüşüm söylemiyle emekçileri evlerinden atma planı yapıyor. Geçtiğimiz aylarda Belediye Başkanı Kadir Topbaş depremi bahane ederek 1 milyon konutun yıkılmasını planladıklarını açıkladı. Birçok mahalle yıkım tehdidiyle yaşıyor. AKP halkın insanca koşullarda yaşadığı konut yapmak için değil, sermayeye kar alanları açmak için bu planları yapıyor.

Ranta doymuyor, 3. Köprü diye tutturuyorlar. 3. Köprü tarihin, ormanların, barınma, ulaşım hakkının gasp edilmesidir. 3. Köprü İstanbul’un değil rantçıların ihtiyacıdır. Köprü trafik sorununu çözmeyecek aksine artıracaktır. İstanbul’un kuzeyini yerleşime açarak çarpık kentleşmeyi büyütecek, büyük bir orman alanını talan edecektir. 3. köprü yıkım tehlikesi altında olan mahallelerin kapısına dozerlerin dayanması demektir. Yapılacak köprü sellerin artması, içme sularının kirlenmesi demektir.

Ulaşım hakkımıza, barınma hakkımıza, derelerimize, göllerimize, ormanlarımıza, tarihimize sahip çıkalım. Haramilerin saltanatına dur diyelim.

26 Aralık’ta Kadıköy’deyiz.

 

İSTANBUL HALKEVLERİ

 

3. Köprü Cinayetine

İstanbul’un ve Marmara’nın Talanına Karşı

İNSANI, SUYU, ORMANI, DOĞAYI VE YAŞAMI SAVUNMAK İÇİN

26 Aralık’ta Kadıköy’de buluşuyoruz

İnsana, kente, doğaya ve yaşama dönük saldırıların büyük bir hızla yaygınlaştığı bir dönemde yaşıyoruz.

Uzun bir süredir İstanbul’un kuzey ormanlarına iştahla bakan rant çevreleri, siyasi bir dayatmayla, İstanbul halkının ve bilim insanlarının yıllardır “hayır” dediği 3. Rant Köprüsü Projesi’ni hayata geçirme kararı aldılar. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB,) 3. Rant Köprüsünü, 2009 tarihli İstanbul Çevre Düzeni Planı’na aykırı biçimde Poyrazköy-Garipçe hattında yapma kararını açıkladı. Bizler 3. Köprü cinayetine hayır diyoruz.

3. Rant Köprüsü kapsamında su havzaları ve yaban hayatıyla birlikte İstanbul’un Kuzey ormanlarının ve Marmara bölgesindeki tarım alanlarının yok edilmesi planları, ülkemizin tümünde suya, ormana, doğaya ve insana yöneltilen genel saldırıların bir parçasıdır. Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından başta 3. Rant Köprüsü projesi ve HES’ler olmak üzere birçok yıkım projesini gerçekleştirmek üzere gündeme getirilen “Tabiat Varlıklarını ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Yasa Tasarısı” , Anadolu’nun her köşesindeki doğal ve tarihi varlıkları, dereleri, gölleri, yer altı sularını, ormanları, meraları ve madenleri sınırsızca yağmaya açmayı hedeflemektedir. Bu saldırı, küçük köylüsüyle kentli emekçisiyle halkımızın suyu ve toprağı kullanma hakkını; ülkemizin biyo-çeşitliliğini; kültürel ve tarihsel mirasımızı ve gıda güvenliğini tehdit etmektedir. Bizler, ülkemizin doğal ve kültürel mirasını ve insanlığın-ülkemizin ortak bir değeri olan İstanbul’u top yekûn yağmaya açan yeni SİT yasalarına hayır diyoruz.

İstanbul’u savunmaya, daha yaşanabilir kılmaya ve gelecek kuşaklara yaşanabilir bir ülke bırakmaya kararlı yurttaşlar olarak, yıllardır söylediklerimizi bir kez daha vurguluyoruz: 3. Rant Köprüsü, AKP iktidarı ve İBB tarafından İstanbul ve Marmara’dan başlayarak tüm Türkiye’ye yayılan büyük bir talan projesinin parçası olarak gündeme getirilmektedir. 3. Köprü dayatması, İstanbul ve Marmara halkının değil, rant çevrelerinin ihtiyacıdır.  İstanbul’a, Marmara’ya, suya, ormana, doğaya, yaşama ve bu ülke halkına karşı işlenmesi planlanan büyük bir cinayettir.

3. Rant Köprüsü, İstanbul’un trafik sorununa hiçbir çözüm getirmeyecek, tersine yarattığı yeni trafikle bu sorunu daha da ağırlaştıracaktır. İstanbul gibi dar gelirli nüfusun ezici çoğunluğunu oluşturduğu bir deniz kentine toplu taşım araçları, deniz ulaşımı ve raylı sistemler yerine, 3. Rant Köprüsü gibi kara yolu taşımacılığını teşvik eden projelerin dayatılmasının tek gerekçesi, ulaşımı daha fazla yağmaya açmaktır. İstanbulluların ulaşım hakkının ve kamu kaynaklarının ranta feda edilmesidir. İstanbulluların fahiş fiyatlar ödeyerek tıklım tıklım bindikleri toplu taşım araçlarında saatlerce trafik çilesi çekmesi demektir. 6 milyar dolarlık maliyetiyle 3. Rant Köprüsü, halktan toplanan vergilerin ve kamusal kaynakların talanı demektir. 3. Rant köprüsü, toplu taşımacılıkta 1987 yılından bu yana yaşanan gerilemeyle, fahiş ulaşım zamlarıyla, boğaz köprülerinin, İDO’nun, İETT’nin, otoyolların satışa sunulması planlarıyla önü açılmaya çalışılan yeni yağma planlarının koçbaşıdır. Bizler bedelini tüm İstanbulluların ödeyeceği bu yeni yağma planlarına hayır diyoruz.

3. Rant Köprüsü, İstanbul’un kuzeyine 7 milyonluk ek bir nüfus getirerek çarpık kentleşmeyi hızlandıracak ve Karadeniz’e kadar uzatacaktır. Kentin otoyol kenarlarında yaygınlaşan yoksul mahallelerle, kalan son orman alanlarını basınç altına alan lüks konut siteleri arasındaki bölünmüş yapısı daha da derinleşecektir. Kentsel Dönüşüm Yasası ile birlikte olağanüstü yetkilerle donatılan TOKİ gibi kurumların yoksul, emekçi mahallelerine dönük yıkım baskısı daha da ağırlaşacak; 3. Rant Köprüsü kentsel yıkım projelerinin de koçbaşı olacaktır. Bizler emekçi mahallelerini yok edip on binlerce insanı evsiz bırakacak, yerine plazalar, villa kentler yapıp bir avuç rantiyeciyi zengin edecek olan bu yeni yıkım planlarına hayır diyoruz.

3. Rant Köprüsü, kentin su havzaları, ormanlar ve tarım alanları gibi kalan son yaşam kaynaklarını yok edecektir. 3. Köprü projesi ile birlikte gündeme gelen ve yüzde 12’si yapılaşmaya açılmış (2-B arazileri) orman alanlarından oluşan Kuzey Marmara otoyolu projesiyle birlikte, bu arazilerin uzun süredir gündemde olan satışı başlayacaktır. İstanbul’un kuzeyi ve Marmara bölgesinin tarım alanları üzerinde geri dönüşü olmayan yıkıcı sonuçlar yaratılacak; bağlantı yolları çevresinde planlanan Organize Sanayi Bölgeleriyle birinci sınıf tarım arazileri ve küçük köylü ekonomileri tahrip edilecek; İstanbul ormanlarının üçte biri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır. Bu durumun anlamı, sellerin yaygınlaşması; içme suyu havzalarının kirlenmesi; İstanbul’un su sorununun ağırlaşması; orman köylülerinin ve küçük köylülerin yoksullaşması; hava kirliliğinin artması; gıda fiyatlarının artması; yaban hayatının tahrip olması ve kentin doğal dinlence-sağlıklı yaşam alanlarının daralmasıdır. Bizler suya, ormana, yaban hayatına ve İstanbulluların sağlıklı yaşam alanlarına yönelik bu yeni saldırı planlarına hayır diyoruz.

3. Köprü Cinayetine; “Tabiat Varlıklarını ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Yasa Tasarısına”; İstanbul’un Katledilmesine; Kentsel Dönüşüm Planlarına; Marmara’nın Yağmalanmasına; Anadolu’nun Her Köşesinin Yağmaya Açılmasına; Suyun Ticarileştirilmesine; Doğanın Tahribine Karşı İstanbul’u, Marmara’yı, İnsanı, Suyu, Ormanı, Yaban Hayatını, Doğayı ve Yaşamı Savunan Herkesi İnsan Hayatına Bir Bütün Olarak Sahip Çıkmak İçin…

26 Aralık 2010 Pazar günü saat 13.00’te Kadıköy Meydanı’nda hep birlikte hayır demeye çağırıyoruz!

 

DOĞAL VE TARİHİ SİT ALANLARININ YAĞMASINA HAYIR!

KENTSEL YIKIM YASALARINA HAYIR!

İSTANBUL’UN VE MARMARA’NIN TALANINA HAYIR!

SUYUN TİCARİLEŞTİRİLMESİNE HAYIR!

3. KÖPRÜ CİNAYETİNE HAYIR!

 

Üçüncü Köprü Yerine Yaşam Platformu Bileşenleri için tıklayın...

26 Aralık Kadıköy Mitingi'ni destekleyenler için tıklayın...