6 Nisan 2008 Kadıköy Mitinginde “Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu” adına Dr. Ali Çerkezoğlu tarafından yapılan konuşma

Pt, 07/04/2008 - 01:00
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

Herkese Sağlık Güvenli Gelecek mücadelesini kararlılıkla, ısrarla, coşkuyla sürdüren; kendisinin ve çocuklarının geleceğini pazarlık konusu yapmayan; Emeklilik hakkından, sağlık hakkından vazgeçmeyeceğini Adana’da, Edirne’de, Mardin’de Çaycuma’da, Kocaeli’nde, Bursa’da, Kızılay meydanında, Taksim meydanında   yani ülkenin her karışında, imza toplayarak, açıklamalar yaparak, bildiri dağıtarak, yolları- otobanları keserek, sesinin en gür tonuyla haykırarak, Herkesin Sağlığa ve Güvenli bir geleceğe kavuşacağı bir dünya yaratma sevdasını büyüten dostlar….bu ülkenin onurlu insanları hoş geldiniz…

 

Sendikalarımızın, meslek odalarımızın, siyasi parti, dernek ve platformlarımızın yerel bileşenleriyle oluşturduğumuz Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu adına hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum…

 

Daha konuşmamın başında, Sosyal güvensizlik ve genel sağlıksızlık sigortası yasa tasarısını halen mecliste onaylatmaya çalışan AKP hükümetine, milletvekillerine, onlara doğrudan ya da dolaylı destek veren kişi ve kurumlara sesleniyorum… Bu gayri vicdani, yasayı durdurun. Bu alanları dolduran onbinlerin sesine kulak verin. Bu ülkeye, insanlarına iyilik yapmayacağınız ortaya çıktı. Bari artık zarar vermeyin. İleride hesabını veremeyeceğiniz, vebalini ödeyemeyeceğiniz bu emek düşmanı, piyasacı, yoksullaştırıcı yasaları çıkarmaktan vazgeçin...

 

Sevgili dostlar; emeklilik ve sağlıkta bizlere bu yasayı dayatanlar, güvencesizliği bir kural haline getirmeye çalışıyorlar…Dünyanın her yanını güvencesiz, kuralsız hale getirmeye, güçlünün zayıfı ezdiği…sömürünün, işgalin açıkça ve utanmazca uygulanabildiği bir Dünya yaratmaya çalışıyorlar…

 

Çok uzakta değil yanıbaşımızda, Irak’ta Felluce’de, Basra’da, …….Gazze’de, Batı Şeria’da insan ölümleri üzerinden emperyalizmin iktidarını kurmaya çalışıyorlar... Amerikan işgalcilerinin, işbirlikçilerinin yarattığı bu ortamda günde 40 kişinin ölmesi demokrasi ve “mutlu bir gelecek umudu” olarak sunuluyor. Filistinli çocuk cesetlerinin üzerine basılarak güvenceli, barış içinde bir Filistin sağlayacaklarına inandırmaya çalışıyorlar bizleri… Oralara dahi gitmeye gerek yok. Bu ülkede; Van’da, Yüksekova’da bayram kutlaması kurşunlarla, bombalarla ölümlere dönüşebiliyor. Emeklilik ve sağlık hakkına göz koyan anlayış gerektiğinde yaşama hakkımızı, nefes alma hakkımızı elimizden alabileceğini gösteriyor…

 

Sevgili dostlar; Büyük usta bir şiirinde bir eski acem şairine söyletir “ Ölüm adildir aynı haşmetiyle vurur şahı, fakiri” diye ve sonra şiirinde devam eder Nazım usta “Hiç duymadınız mıydı kardeşim, herhangi bir şahın bir gemi ambarında bir kömür küfesiyle öldüğünü?”  ve büyük şair şiirini tamamlar;.” Biliyorum, ölümün âdil olması için hayatın âdil olması lâzım” …

 

Evet dostlar Ölümün adil olabilmesi için önce hayatın adil olması lazım…Tuzla’da
sıradanlaşan işçi ölümlerinin, Davutpaşa patlamalarının kader olmadığını…, meslek hastalıklarındaki artışın, yoksul hastalığı veremdeki yaygınlaşmanın hayatın adil olmadığını gösterdiğini hepimiz biliyoruz..

Ve biliyoruz ki, hayatı adil kılabilmenin yolu eşitlik ve özgürlük mücadelesini yükseltmekten geçiyor...

Sevgili dostlar, Önümüzdeki dönemde bu yasadan sonra istihdam paketi, kıdem tazminatının gasp edilmesi, bölgesel asgari ücret, kiralık işçilik gibi… kamu hastane birlikleri yasası gibi emeğe yönelik neoliberal saldırıların bir paket halinde getirilecek... Hükümetin tüm bu emek düşmanı yasaları illüzyon yaratarak, yalan söyleyerek, mutabakat havası vererek geçirmeye çalışacağını da… Bazı sendikaların, bazı odaların emek örgütü kimliğinden arınarak uzlaşma adı altında AKP’nin arka bahçesi haline geldiğini de, hükümetin bu oyunlarında  rol aldığını da görüyoruz…

 

 

Dünyayı ve ülkemizi bu hale getirmeye çalışanlarla, Sağlığı özel hastane ve özel sigorta tekellerine devredenlerle, Emekli maaşlarını düşürmeye kalkışanlarla bizim mutabakatımız olmadığı, olamayacağı bilinmelidir…

Çünkü;

Ülkeyi sarsan 14 Mart eylemleri sonrasında Emek Platformu’yla görüşmeler yapmak zorunda kalan hükümet Tasarı’da emekçiler lehine çok önemli iyileştirmeler yapıldığını ve böylece büyük ölçüde mutabakat sağlandığını söylenmişti…

 

Oysa bu numaralar artık emekçilere sökmüyor.  yasayı “kozmetik” düzenlemelerle önümüze koyup, bizim irademizi sormadan, “%90 mutabakat” ilan etmeleri hiçbir şeye yaramıyor. Emekçilerin %100’ü olarak ilan ediyoruz ki: Sizin kiminle, ne üzerinden anlaştığınızı bilmiyoruz; ama biz çıkarmakta olduğunuz yasanın %1’iyle dahi mutabık değiliz. Başta sosyal güvenlik yasası olmak üzere saldırı yasalarınızla bir mutabakatımız yok! Olmayacak…Bu yasaları durdurmak için, uygulayanlara Türkiye’yi dar etmek için elimizden geleni ardımıza koymayacağız…

Sayın Bakan ve Başbakanın bu konuda doğruları söylemediğini, söyleyemediğini biliyoruz...

Gerçekte olanın prim gün sayısının 9.000 günden 7.200 güne “düşürülmesi” değil, 7.000 günden 7.200 güne yükseltilmesi” olduğunu…

Eğer bu Yasa yürürlüğe girerse emekliliğin imkânsızlık derecesinde zorlaşacağını...

Aynı şekilde emekli aylığı bağlanma oranı ve güncelleme katsayısındaki hak kayıpları sonrasında  emekli aylıklarının % 23 ile % 33 arasında düşeceğini bizler gibi onlar da biliyor…Yasa çıkmadan çocuğunuzu sigortalatın” çağrıları bu  hükümetin gelecek kuşaklara düşmanlığının açık göstergesi değilse nedir ?

 

Sevgili dostlar; AKP Hükümeti’nin sağlık hakkının kısıtlanması ve sağlığın özelleştirilmesi konusunda ise hiçbir “taviz” vermediği görülüyor...

 Eğer bu Yasa yürürlüğe girerse sağlık hizmeti alabilmek için bu ülkenin vatandaşı olmak, üstelik vergi ödemek, dahası Genel $ağlık $igortası primi yatırmak, hatta bir de “katılım payı” ödemek yetmeyecek. Bundan sonra hem özel sağlık sigortası yaptırmak, hem de  “ilave ücret” ödemek zorunda kalacağız...

 Primlerini her ay düzenli olarak ödeyemeyenler hastane kapısından geri dönecek. Parası olan “acısız, kansız” ameliyat olurkenparası olmayan “acılı, kanlı” ameliyat olacak. 

 

Sadece bu durum bile her türlü insani, vicdani ve ahlaki utanç duygusunun bittiği yeri göstermiyor mu?

 

Söyledik, söylüyoruz, söylemeye devam edeceğiz…

 

Bu yapılanlar sağlıkta ve sosyal güvenlikte “reform” değil, yıkımdır. Biz bunların tam tersini talep ediyoruz.

Sistemin yolsuzluklardan, hırsızlıklardan arındırılmasını, sigorta kaynaklarının sermayeye düşük faizli kredilerle talanına son verilmesini istiyoruz. Sigortasız kayıt dışı çalıştırmanın engellenmesini istiyoruz… ve bunların yapılmasıyla;

 

Çalışanların emeklilik koşullarının kolaylaştırılabileceğini,

Emekli aylıklarının insanca yaşayacak düzeye çıkarılabileceğini,

Eşit/ücretsiz/nitelikli sağlık hizmeti için nüfus cüzdanının yeterli olabileceğini savunuyoruz.

Bu gerçekliğe rağmen bizlere bu yasayı dayatanlara Karşı çıktık, karşı çıkmaya devam ediyoruz...

Bu yasaya yalnızca “solcular” karşı çıkıyor.. Bu solcular bir şey üretmiyor...” diyen sayın Başbakana buradaki onbinler adına bir cevabımız var… Evet bu yasaya solcular karşı çıkıyor doğrudur… bu böyle bilinmelidir…Emekli maaşlarının düşürülmesine de, emekliliğin zorlaştırılmasına da solcular karşı çıkıyor… ama bu karşı çıkışı yalnız başlarına değil bu ülkenin işçisiyle, emekçisiyle, aydınıyla birlikte yapıyor…Ve ülkenin hafızasına bir daha silinmemek üzere yazıyoruz ki; kendinden önceki muhafazakar, din istirmacısı, sağcı parti ve anlayışların son temsilcisi olan AKP, kapısında bekleyen IMF heyetinden icazet bekleyen AKP bu yasanın ve sonuçlarının sorumlusu olacaktır…halka bunun hesabını vermek zorunda kalacaktır…

Bugün ülkenin kredi notunu düşürdüğünü ilan eden uluslararası sermaye kuruluşları, Ankara’da halen bekleyen IMF heyetleri, hiçbirimizin kuşkusu olmasın ki bu yasa çıkarsa hükümetin kredi notunu yükseltecekler... Yani emekçilerin, çalışanların, bu ülke halkının her hak kaybı hükümete verilecek sermaye karnesinde yüksek nota dönüşecek... Bu nedenle uluslararası sermayeden kredi notu yükseltmesini bekleyen bu hükümete emekçilerin “tasdikname” vermesinin zamanı gelmedi mi? Başta sağlık ve sigorta  olmak üzere bu yasalarla önlerine yeni kar alanları sunulmaya çalışılan  Dinci, tarikat sermayesinin iştahını kesmenin zamanı gelmedi mi?

Bu soruların yanıtlarını Türkiye’nin dört bir yanında hep birlikte ayağa kalkan emekçiler Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısı’na karşı iradelerini açık olarak ortaya koyarak gösterdiler ve bu ülkenin umudu oldular.

Şimdi gerekli olan toplumun bilincinde ve vicdanında müebbeden mahkûm olmuş bu Tasarı’nın esasa dair olmayan birkaç değişiklikle Meclis’ten geçirilmesi değil, tamamıyla geri çekilmesi ve çalışanların talepleri doğrultusunda gerçek bir Sosyal Güvenlik Reformu’nun hayata geçirilmesidir.

Hiç kimse alanlarda kazandığımız mücadeleyi “masalar”da kaybetmemizi beklemesin. Bizler, aylardır yürüttüğümüz mücadelemize bu yaklaşımla devam ediyoruz.

Ne Kızılay meydanındaki polis copu, ne bildiri dağıtanların, eylemlere çağrı yapanların gözaltı ve tutuklanmaları bu mücadeleyi engelleyemez…

Onbinlerin bu coşkulu mücadelesi, alanlarda yankılanan bu ses, merkezi örgütlere yeni sorumluluklar yüklüyor.. Hepimize ağır görevler veriyor…. Yeniden Ankara’nın yollarını aşındırmanın.. Yeniden Genel grev, genel direniş şiarını yükseltmenin bunu yaşama geçirmenin zamanıdır..

 “Herkese Sağlık, Güvenli Gelecek ” platformu olarak bu gün burada sendika, oda, siyasi parti, dernek ayrımı yapmadan; statükonun, dengeciliğin, uzlaşmacılığın coşku yitimine uğramadan; birlikte mücadele etmeye odaklanmış onbinleri bir araya getirmenin heyecanını yaşıyoruz.

Mücadelenin ve rekabetin kendi aramızda değil, emek düşmanı yasaları dayatan siyasi iktidara ve destekçilerine karşı yürütülmesi gerektiğini hep birlikte gösteriyoruz. Hedefleri berrak, mücadele azmi diri, önder kadroları ve yöneticileriyle bu platformun tüm bileşenleri, örgütleri, yöneticileri, üyeleri olarak; bu emekçi dalgasının,  bu eşitlik, özgürlük ve hak mücadelesinin önünde hiç kimsenin duramayacağını bir kez daha ifade ediyoruz;

 Emeğin 1 Mayıs’ına bu heyecanı ve kararlılığı taşımak üzere,

Ülkemizden, geleceğimizden, emeklilik ve sağlık hakkımızdan vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz…

 

HERKESE SAĞLIK/GÜVENLİ GELECEK PLATFORMU