AKP önünde 10 Ekim’in hesabını soran Halkevcilere polis saldırdı: 11 gözaltı

Ct, 08/10/2016 - 16:46
  • Arttır
  • Eksilt
  • Normal

10 Ekim Ankara Katliamı’nın hesabını sormak ve yıldönümündeki anmaya çağrı amacıyla AKP İl Binası önüne giden Halkevleri yöneticilerine, basın açıklaması sırasında polis saldırdı. 9 Halkevleri yöneticisi ile eylemi izleyen Sendika.Org ve DİHA muhabirleri gözaltına alındı

Halkevleri MYK üyeleri ve Ankara’daki şube yöneticileri, 10 Ekim Ankara Katliamı’nın birinci yıldönümü yaklaşırken katliamın hesabını sormak ve 10 Ekim Pazartesi günü Gar önünde yapılacak anmaya çağrı yapmak amacıyla AKP İl Binası önünde bir basın açıklaması gerçekleştirmek istedi.

Henüz açıklama öncesinde Meşrutiyet ve Mithatpaşa caddeleri ile AKP önüne konuşlanan polis, basın açıklaması başladığı sırada ise saldırıya geçti. Halkevleri yöneticilerini AKP önünden uzaklaştırmak istediklerini ileri süren polis, gaz da sıktı.

Halkevciler Meşrutiyet Caddesi üzerinden eylemi bitirmek üzere yürürken ise polis ikinci saldırısını gerçekleştirdi. Saldırı sonucunda aralarında Halkevleri Kadın Sekreteri Gülşah Öztürk, Eğitim Sekreteri Betül Öztürk, Örgütlenme Sekreteri Sercan Aran ve MYK üyesi Mustafa Eberliköse’nin de olduğu 9 Halkevleri yöneticisi ile eylemi takip eden Sendika.Org muhabiri Dilara Doğanbaş ve DİHA muhabiri Selami Aslan gözaltına alındı.

Eylemde bir kısmı okunabilen basın açıklamasının tamamı şöyle:

“Bir yıl önce 10 Ekim’de emek ve meslek örgütlerinin çağrısıyla bu ülkede barıştan, emekten, demokrasiden yana kim varsa bir araya gelmek, omuz omuza vermek, barışın ve kardeşliğin sesini yükseltmek için Ankara’ya aktık.

Çünkü karşımızda 7 Haziran seçimlerini tanımayan, parlamenter demokrasiyi bile hiçe sayan bir iktidar vardı ve kaybettiği seçimi 1 Kasım’da savaş ve katliamla kazanmak istiyordu. Bizler; Türkler, Kürtler, Araplar, Çerkezler, Aleviler, Sünniler, bu ülkenin kardeş halklarından insanlar genç, yaşlı, çoluk, çocuk eşit, özgür, barış içinde, kardeşçe yaşadığımız bir ülke için 10 Ekim’in sabahında Ankara Garı’nda buluştuk.

2015 10 Ekim Saat 10.04’te art arda iki patlama sesiyle sarsıldık. Katiller, Ankara Tren Garı Kavşağı’nda yürüyüş hazırlıklarının tamamlandığı esnada binlerce insanın arasına bomba koydular. Emek, barış, demokrasi için omuz omuza mücadele ettiğimiz, bu ülkenin yüz akı 100 canımızı bizden aldılar. Tam 1 yıldır Ankara Katliamına duyduğumuz öfkeyle, 100 insanımızı kaybetmenin acısıyla yaşıyoruz.

Ankara Katliamının kimler tarafından, hangi amaçlarla gerçekleştirildiğini, katliamın sorumlularını biliyoruz. Katliamın sorumlusu ülkemizi Ortadoğu bataklığına sürükleyenlerdir. Yıllardır emperyalist politikalarla cihatçıları besleyenler, desteklerini tırlarla seferber edenler, IŞİD’e “öfkeli gençler” diyenlerdir. Canlı bomba kendini patlatmadan yakalayamayız deyip göstermelik operasyonlarla ön kapıdan alıp arka kapıdan salan, firarlarına göz yumanlardır. Roboski’de, Reyhanlı’da, Diyarbakır’da, Suruç’ta, Ankara’da (Tren Garı, Merasim sokak, Güvenpark),  İstanbul’da(Sultanahmet, Vezneciler, Taksim, Atatürk Havaalanı), Bursa’da, Gaziantep’te gerçekleştirilen onlarca katliamı aydınlatmak yerine karartanlar katliamın sorumlularıdır.

Kesin olan bir şey varsa o da bombayı patlatan el kim olursa olsun bombaların patlama nedeninin Saray iktidarının politikaları olduğudur. Halkın can güvenliğini ortadan kaldıran, ülkeyi ölümün ülkesi haline getiren, AKP/Saray iktidarıdır, bu iktidarın içeride ve dışarıda izlediği savaş politikalarıdır.

Katliamın üstünün örtülmesine izin vermeyeceğiz! 

1 yıl içerisinde defalarca kez ispatlandı ki; bu katliam İçişleri Bakanlığı, Valilik, Emniyet Müdürlüğü yani devlet yetkililerinin bilgisi ve gözetiminde gerçekleştirildi. Geçtiğimiz 1 yıl içerisinde katliamın ortaya çıkartılması için değil, üstünün örtülmesine dair çaba harcandı. Çünkü olayın gelip dayandığı yer iktidar. 9 ay sonra hazırlanan, eksikleri hukukçular tarafından da defalarca vurgulanan, itiraz edilen ve kabul edilen iddianame de bunu ispatlar niteliktedir. Gerçek sorumlulara dokunmayan göstermelik yargılamalar ve cezalarla katliamın üstünün örtülmesine, sorumluların aklanmasına izin vermeyeceğiz.

Savaş politikalarının durdurulması ve barış talebimizin haklılığı geçtiğimiz 1 yıl boyunca her gün yeniden ispatlandı. Yüzlerce insan savaşta hayatını kaybetti, Cizre’de, Silopi’de, Nusaybin’de şehirler yerle bir edildi, insanlar bodrumlarda yakıldı.  Savaş politikalarına karşı duranlar ise AKP faşizmine maruz kaldı, kalmaya devam ediyor. Barış diyen akademisyenler, yazarlar, eğitim emekçileri görevlerinden uzaklaştırılıyor tutuklanıyor. Barışın sesi kısılmak isteniyor.

Suriye’yi cehenneme çeviren ve bu cehennemi ülkemize taşıyan politikalarda ısrar ediliyor. AKP iktidarı emperyalist politikalar doğrultusunda cihatçı çetelerle Ortadoğu bataklığında yürümeye devam ediyor. Yürüttüğü politikalarla ülkeyi darbe girişimine maruz bırakanlar şimdi darbe koşullarını bize dayatıyor. Darbeciler bir ülkeyi nasıl yönetirse AKP’de öyle yönetiyor, OHAL’le, KHK’larla ülke tarihinin en hukuksuz dönemlerinden birini yaşıyor.

Ancak hiçbir katliam, savaş, darbe, OHAL umudu öldüremiyor, yok edemiyor. Barışın, eşitliğin, laikliğin, özgürlüğün ülkesine olan inancımız artarak büyüyor. Bu toprakların gerçek sahipleri bizler, savaşa karşı barış, düşmanlığa karşı halkların kardeşliğini savunmaya devam edeceğiz.

Ankara Katliamında ölen insanlarımızı unutmayacağız, onların adlarını her yerde yaşatacağız. Mücadelemiz onların katillerinden hesap sorma mücadelesidir. Onlara sözümüz var; emeğin barışın demokrasinin ülkesini kuracağız!”