Bu ülkenin toplumsal muhalefeti olarak acaba “yasa geçti yapacak bir şey yok”, ya da “AKP aldı yüzde 50’yi arkasına 4+4+4’ü geçirdi, şimdi de uygulayacak” mı diyoruz. O zaman herkes okulların bölünmesine karşı birçok yerde velilerin yaptıkları eylemlere şöyle bir baksın
Millet iradesi diyor, her hakkı kendilerinde görüyorlar. Beş yılda bir oyunu aldıkları vatandaşın iradesine ipotek koymaya çalışıyorlar. Oysa emin olun halkın buna cevabı “Oyumu alabilirsin ama bütün irademi asla” olacaktır. Kim oy verdiği bir partiye bütün aklını teslim eder. Diğer yandan kimseden “Sizin çocuklarınızı dindar yapacağız” diye de oy istemediler. 4+4+4 gibi bir ucubeyi seçim meydanlarında duyan, parti programında, seçim vaatlerinde gören var mı? Üç çocuğu öneri olarak duymuştuk da biraz dilek temenni gibi gelmişti belki. Belki komik bulanlarımız, sempatiyle karşılayanlarımız bile olmuştu. Ancak başbakanın vatandaşın yatak odalarına dalacağını, kadınların bedenine iktidarın el koymak isteyeceğini birçoklarımız hesap edememiştik. Üstelik bunlar millet iradesi adına; ama zorla yapılıyor. Başbakan adeta ejderha, ağzından ateş saçıyor. 4+4+4 ile ilgili konuştuğunda çocuklarımızı ve geleceğimizi, Uludere’deki katliamı sahiplenirken Kürtleri, “illa da kürtaj yasaklansın” derken kadınları yakıyor. Biz buna siyasi literatürde ve artık halk dilinde faşizm diyoruz.
Peki neden? Yüzde ellinin adına konuştuğunu iddia eden başbakan neden bu kadar saldırgan? Her uygulama neden cezai müeyyideyle garanti altına alınmak isteniyor? GSS bildirimi yapmayana ceza, beş yaşında çocuğunu okula göndermeyene ceza…
İktidar neden muktedirliğinin gücünü baskıdan almak zorunda hissediyor. Çünkü bütün yaptıkları ciddi yıkım. Sanki sadece kendisine oy vermeyenlerden değil oy verenlerden de çok korkuyor. Korkusunda haksız mı?
4+4+4 neresinden tutsa elinde kalıyor. Bir çocuğun neden beş yaşında okula başlaması gerektiğini kimseye anlatamıyor. Çocuğunu okula göndermeyen gün başına 15 TL ceza ödeyecek diyor. Sanki “Çocuğum okumasın” diyen var. Bu ülke “Gerekirse ceketimi satar çocuğumu okuturum” diyen insanların ülkesi. Ama kime oy verirse versin veliler daha kalem tutamayan çocuğunu okula göndermek istemiyor. Biz diyor AKP, onlara kalem tutturmayacağız birinci sınıfta oyun oynayacaklar. E o zaman niye birinci sınıf diye tutturuyorsun, okul öncesini yaygınlaştır, anaokuluna gitmeyen çocuk kalmasın. Yok diyor illa birinci sınıf olacaklar. Tabii doğal olarak kimse ikna olmuyor.
“Okullarda” diyor “ayrı yaş grupları olmamalı, o yüzden 4+4+4.” İyi de bunun kesintili eğitimle ne alakası var! Okulların koşullarını düzelt, derslikleri artır, bu kadar cami yapımını kafaya takacağına okul yap. Öğretmensiz okullar var, öğretmenleri ata. Eğitime bütçe ayır, bu sorunları çöz. Dolayısıyla kimse bunu yutmuyor.
Diyor ki, okulları ilkokul, ortaokul ve imam hatip yapacağım. Her okul şimdi darma dağın, öğrenciler, öğretmenler sürgün. Veliler isyanda, okullar değişecek, öğretmenler değişecek, belki evinin dibindeki okula giden çocuk uzaklara sürülecek. Kimsecikler bunu mantıklı bulmuyor.
“Mesleğe yönlendirme çok önemli, bunu getiriyoruz” diyor. Bu memlekette her vatandaş on yaşında çocuğun meslek seçemeyeceğini, bunun bir işe yaramayacağını bilir. Çocuklar bu yaşta ilerdeki meslekleriyle ilgili hayal kurar. Ama o hayal hemen her çocukta doktorluktur, avukatlıktır. Astronot olacak bile vardır. 4+4+4 çocukların hayallerini gasp ediyor. Üstelik şu gerçek topluma anlatılmalı. Meslek liselerine öğretmen yetiştiren Teknik Eğitim Fakülteleri’ni 2009 kapatan da meslek dostu gibi bu iktidardır.
Geriye kala kala AKP’nin arkasına saklandığı din dersleri ve imam hatip mevzuu kalıyor. “Bu ülkede din dersleri olmalıdır” diyen muhafazakar insanların bile önemli bir kısmı eğitimde bunu birinci şart olarak görmüyor. Başta başbakan, cumhurbaşkanı ve bütün AKP’liler bu kadar imam hatip sevdalısı ise neden kendi çocuğunu imam hatipte değil de Amerika’da okutuyor. İnsanlara bu anlatılsa acaba anlamayacaklar mı? Gidin sorun eğitimin parasız olmasını mı, yoksa zorunlu-seçmeli din derslerinin yaygınlaştırılmasını mı tercih edersiniz deyin. Kimse ikincisini tercih etmeyecektir. İkisi birden diyenlere de gönül rahatlığıyla maalesef AKP öyle bir seçenek sunmuyor diyebilirsiniz.
Bu ülkenin toplumsal muhalefeti olarak acaba “yasa geçti yapacak bir şey yok”, ya da “AKP aldı yüzde 50’yi arkasına 4+4+4’ü geçirdi, şimdi de uygulayacak” mı diyoruz. O zaman herkes okulların bölünmesine karşı birçok yerde velilerin yaptıkları eylemlere şöyle bir baksın. O insanların önemli bir kısmı belki de AKP’ye oy verdi.
O zaman durumun en başından beri farkında olanların kendine gelme, harekete geçme zamanı geldi. 4+4+4’ün altında hepimiz kalacağız, örgütlemek için mağdur aramaya gerek yok. Önce kendimizden başlayalım.
Biz zaten var olan eğitim sisteminden memnun değildik ve yıllardır eğitim hakkımız için mücadele ediyoruz. Şimdi gelen yıkıma karşı dururken halklarımızın hakkının ne olduğunu anlatmanın tam sırası değil mi?
* Nuri Günay
Halkevleri Eğitim Hakkı Meclisi
AKP'ye oy verenler 4+4+4'ün tarafında mı? -Nuri Günay
İlgili içerik
Halkevleri Genel Merkezi Konur Sokak No:8/9 Kızılay, Ankara
Telefon: 312-4192717 Faks: 312-4193207 Eposta: [email protected]
Bağışlarınız için; İş Bankası (Ankara) Meşrutiyet Şubesi 785989 nolu hesap