Ankara Alevi Kültür Dernekleri Çankaya Şubesi, “Alevi kadının siyasetteki yeri” konulu bir panel düzenledi. Toplumsal muhalefetin temsilcilerinin konuşmacı olarak yer aldığı panel, yoğun ilgi gördü
Alevi kadınların siyasetteki konumunu farklı yönleriyle tartışmak üzere Alevi Kültür Dernekleri Çankaya Şubesi’nin düzenlediği panel, 20 Nisan (bugün) saat 14.00’da Ankara Barosu Eğitim ve Kültür Merkezi (ABEM)’nde gerçekleştirildi. Kolaylaştırıcı olarak Sibel Yalçın’ın yürüttüğü panele konuşmacı olarak CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Hilal Dokuzcan, Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy ve EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan katıldı. Konuşmacılar arasında yer alan BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ise mazereti olduğu için katılamazken, yerine Şengül Çelik konuşma yaptı.
Panelde yapılan açılış konuşmasında devletin tüm yönleriyle açtığı yaraları din ile çalıştığı, devletin muhafazakarlığa sığındığı, kadın cinayetlerine, 4+4+4 ile yaratılmak istenen çocuk gelinlere, yoksulluğa, sömürüye, din faşizmine karşı Alevi kadınların baş aktör olduğu belirtilerek, özellikle Alevi örgütlerinde kadınların daha etkin rol alması gerektiği ifade edildi.
Açılış konuşmasının ardından kolaylaştırıcı Sibel Yalçın söz aldı. Kadının yaşam mücadelesinde en önemli faktör olduğunu, tek inanç tek din söylemlerine karşı kadınların canları pahasına özlerini, kültürlerini korumaya çalıştığını ifade eden Sibel Yalçın, ilk olarak sözü BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in yerine konuşma yapacak olan Şengül Çelik’e verdi.
Hem Alevi hem Kürt bir kadın olarak katıldığını belirten Şengül Çelik, Aleviliğin kendi içlerinde içselleştirdikleri bir kültür olduğunu, erk sistemi egemen olduktan sonra Aleviliğin daha fazla korunması gereken bir felsefe olduğunu, bunun da en önemli etkeninin kadın olduğunu belirtti.
Kadın olma mücadelesi insan olma mücadelesidir
Ardından CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Hilal Dokuzcan söz aldı. Konuşmasına panelin de konusu olan 3 durumun; Alevi olmanın, kadın olmanın ve siyasette olmanın çok zor olduğunu ifade ederek başlayan Hilal Dokuzcan, Alevi evlerinin işaretlenmesiyle, Alevilerin arabalarının yakılmasıyla, kadınların yaşadıkları zorluklarla toplumda nefret oluşturma durumu olduğunu belirtti. Kadın olma mücadelesinin aynı zamanda insan olma mücadelesi olduğunu, kadının özgürlük derecesinin toplumsal özgürlüğün doğal ölçüsü olduğunu belirten Hilal Dokuzcan, kadının iktidarın hedefini güçlendirmede araç olarak kullanıldığını, bunun da yansımasının fiziksel ve cinsel şiddet olduğunu, toplumsal sevginin örgütlenmesi gerektiğini belirtti.
Kadın için de tek yol sokak!
Ardından Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy söz aldı. Halkın hakları mücadelesi adına salonu selamlayan Oya Ersoy, AKP’nin emperyalizmin taşeronluğunu yaparken, savaşı körüklerken, neoliberal siyasetini yürütürken şiddete başvurduğunu ve Alevi, kadın, Kürt düşmanlığı yaptığını ifade etti. Tek din tek millet diyerek Sünni bir devlet yaratmaya çalışan AKP’nin, gericiliği de Alevi ve kadın düşmanlığı ile sürdürdüğünü belirten Oya Ersoy, bu iki saldırı noktasının birleştiği yerin Alevi kadınlar olduğunu, Alevi kadınların ise bu saldırılara karşı nasıl mücadele edeceği üzerinde durulması gerektiğini ifade etti. AKP’nin Alevi düşmanlığı ile mezhepçilik yaptığını, cemevlerini ucube olarak nitelendirdiğini, Sivas katliamı davasının zaman aşımına uğramasını hayırlı olsun diye değerlendirdiğini vurgulayan Oya Ersoy, 4+4+4 ile ilkokullara kadar türban ve mescidin girdiğini, zorunlu din dersleri ile mücadele ederken seçmeli din derslerinin dayatıldığını, kılık kıyafet serbestliği adıyla yasakların, kısıtlamaların getirildiğini ve tüm bunlarla AKP’nin hedefinin kız çocukları ve Alevi çocukları olduğunu, küçücük çocukların akıllarına ayrımcılık getirildiğini belirtti. Oya Ersoy konuşmasını son olarak, AKP’nin mezhepçi, gerici, ırkçı, cinsiyetçi, kadın düşmanı, piyasacı siyasetine karşı gelecek kuşaklara özgürlük bırakmak adına tüm kadınları sokakta mücadeleye çağırdı.
Adalet-Eşitlik-Barış
Son olarak ise EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan söz aldı. Ezen-ezilen ilişkilerinin doğuşuyla, bir sınıfın diğer sınıf üzerinde tahakküm etmeye başlamasıyla, üretim araçlarına sahip olanın gücünü korumak için diğerlerini ezmeye başlamasıyla kadınların da erkek tarafından ezilen cins olduğunu ifade eden Selma Gürkan, egemenlerin tüm devlet mekanizmalarını kullanarak gücünü kaybetmemek üzere kadınların hak ve özgürlüklerinin ihlal ettiğini, ikinci cins olarak gördüğünü, kadının her alanda yeniden mücadele etmek zorunda olduğunu belirtti. Kadının adının Alevilikte görece daha eşit olmasına karşın yeterli olmadığını vurgulayan Selma Gürkan, AKP iktidarının politikaları ile toplumda başta Alevi kadınlar olmak üzere tüm kadınların eğitimden sağlığa tüm kamu hizmetlerinden iki kat zarar gördüğünün ortada olduğunu, AKP’nin saldırılarıyla her alanda kadınların etkilendiğini, kadınların ezilen, boyun eğen cins olarak kalmasının çare olarak gösterildiğini belirtti. Hem ekonomik alanda hem de demokrasi alanında yaşanılan sorunlara karşı mücadelelerin yükseltildiğini ifade eden Selma Gürkan, konuşmasını kadın hareketinin adaleti, eşitliği ve barışı istemek üzere mücadele etmesi gerektiğini söyleyerek noktaladı.
Konuşmaların ardından panele gelenlerin soruları ile etkinlik sona erdi.