Ankara'nın çeşitli mahallelerinden temsilcilerden oluşan Ankara Eğitim Hakkı Meclisi bugün Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) önünde bir eylem yaptı. Yapılan eylem öncesi Eğitim Hakkı Meclisi'nin MEB'e öneri ve talepleri iletildi. Eğitim Hakkı Meclisi'nden seçilen 3 kişilik temsilci heyet Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'yla görüşme talep etti. Çubukçu'nun makamında bulunmaması nedeniyle hazırlanan talepler yetkililere teslim edildi.
Ankara Eğitim Hakkı Meclisi adına Başak Hava MEB önünde bir basın açıklaması yaptı. Eğitimin sosyal bir hukuk devletinin yurttaşlarına sağlamak zorunda olduğu temel bir hak olduğunu belirten Başak Hava tüm yurttaşlara eşit olarak sağlanması gerektiğini belirtti.
'18. Milli Eğitim Şurasına itirazımız var'
Başak Hava açıklamasında Eğitim Hakkı Meclisi olarak 18. Milli Eğitim Şurasına itirazları olduğunu belirterek Şura’da çıkan 220 kararın, 'tavsiye değil, ısmarlama' olduğunu belirtti. IMF’nin ve Dünya Bankası'nın ‘Eğitimin özelleştirilmesi’ taleplerine dönük hükümetin taahhütlerde bulunduğunu hatırlatan Hava "2013 Yılına kadarki stratejik planda eğitimin özelleştirilmesinin projesi, Plan ve Bütçe Komisyonuna sunulmuştu ve Sayın Çubukçu da, bu plandaki kurgunun aynısının Şura’dan çıktığını beyan etmiştir. İşte bu yüzden Şura’dan tavsiye değil, 'ısmarlama' kararlar çıkmıştır” dedi.
Zorunlu din derslerinin derhal kaldırılmasını istiyoruz
Şura’dan özelleştirmenin çıktığını belirten Hava, daha önce yargıya takılan birçok adımlardan biri olan ‘özel okullardan Hizmet satın alımı’nın, Şura’dan tekrar çıktığını vurguladı. Zorunlu din derslerine de değinen Hava, zorunlu din dersinin yanısıra seçmeli din dersi tavsiyesinde de bulunulduğunu hatırlatarak, “Çağdaş, bilimsel eğitimden uzaklaşmayı dileyenlere karşı biz inatla eğitimin içeriğinin bilimsel ölçütlere kavuşturulması için mücadele edeceğiz” dedi.
Ankara Eğitim Hakkı Meclisi'nin talep ve önerileri ise şöyle:
"1-Eğitim ve öğretimin yükünü devletin sırtından atma gerekçesiyle başlatılan, öğrencilerden çeşitli adlar altında para toplama işlerinin asıl amacının sistemi piyasalaştırmak olduğu gerçeği ortaya çıkmıştır.
Öğrencilerden hiçbir isim altında para istenmesin, yaşı reşit olmayan çocuklarımızın rencide edilmesine son verilsin, okullarda para toplama yasaklansın.
2-Okul müdürleri ve öğretmenler tahsildar değildir. Eğitimci kimliği ve etiği ile bağdaşmayan öğrenciyle para ilişkisine girmeye zorlanmaktan vazgeçilsin. Öğretmenin onurunu zedeleyen her türlü para toplama işine son verilsin.
3-Okullarımızda hizmetli kadrosuna atama yapılmaması bilinçli bir tercihtir. Velilerin parasıyla güvencesiz sözleşmeli hizmetli çalıştırılması, sosyal devlet açısından kabul edilemez. Çocuklarımız sağlıklı bir eğitim ortamına kavuşturulmalıdır. Bunu için yeterli sayıda kadrolu memur ve hizmetli atanmasını istiyoruz.
4-Öğretmenlik süreklilik isteyen bir meslektir. Öğretmenlerin ücretli, sözleşmeli statülerde güvencesiz çalıştırılması, eğitimin pedagojik ilkesine aykırıdır. Tüm öğretmenlerimizin kadrolu, güvenceli bir statüye kavuşturulmasını istiyoruz.
5-Okullar öğretmensiz, öğretmenler de işsiz durumdadır. Hiçbir okulumuzda derslerin boş geçmesini istemiyoruz. Öğretmen ihtiyacının karşılanması için, öğretmen atamalarının derhal ve eksiksiz yapılmasını istiyoruz. Öğretmen yetiştiren kurumlardan mezun tüm öğretmen adaylarının sınavsız-koşulsuz kadrolu atanmalarını istiyoruz.
6-Eğitim ve öğretimi bir sınav geçme sistemine çeviren ve bunun sonucunda tüm eğitim öğretim süresi boyunca öğrencileri dershanelere yönlendiren hatta mecbur eden sistemden derhal vazgeçilmelidir.
7-Yalnızca parası olanın, parası kadar eğitim hizmeti satın almasına karşı bizler tüm halkın çocuklarının eşit, nitelikli eğitime erişimini savunuyoruz. Özellere aktarılacak kaynaklarla tüm devlet okullarının her türlü donanımı tamamlanabilir. Bu nedenle Özel okullara değil, “Eğitime Bütçe; Okullarımıza Ödenek” istiyoruz.
8-Şura’dan bilimsel ve laik eğitimi tasfiye kararı çıkmıştır. Bugüne kadar zorunlu din derslerinin hukuk dışı ve anti demokratik olduğuna dair hem ulusal hem de uluslar arası yargıda kararlar olmasına rağmen MEB bu hukuksuzluğu ve antidemokratikliği daha da derinleştirme kararını çıkartmıştır. Zorunlu Din derslerini kaldırmak yerine, hem tüm öğretim kurum ve kademelerine yayılması, hem de sayıca arttırılarak, zorunlu din dersinin yanı sıra seçmeli Din Eğitimi dersleri tavsiye edilmiştir. Çağdaş, bilimsel eğitimden uzaklaşmayı dileyenlere karşı biz inatla eğitimin içeriğinin bilimsel ölçütlere kavuşturulması için mücadele edeceğiz. Ve Talep ediyoruz: Çocuklarımızın geleceğini karartmayın. Özgür düşünen, yaratıcı ve özgüvenli bireyler demek, ülkenin güvencesi demektir. Çocuklarımız bizim geleceğimizdir. Eğitimin Bilimsel, eşit, özgür ve laik bir içeriğe kavuşturulmasını istiyoruz. Anadilin önündeki engeller kaldırılmalıdır. Gerici, asimilasyoncu, cins ayırımcı eğitim istemiyoruz.
Zorunlu din derslerinin derhal kaldırılmasını istiyoruz.
9-Zorunlu ‘din kültürü dersine’ ek olarak seçmeli ‘din eğitimi’ dersi konması öğrenciler arasında ayrımcılığın kapısını aralayacaktır. Dersi tercih edenlerin ve dersi koyanların ve verenlerin dersi tercih etmeyenler üzerindeki baskısı engellenemez durum olacaktır.
10-Ayrımcı, baskıcı, dinci ve cinsiyetçi yaklaşım türbanı ilköğretim okullarına kadar indirmeyi planlamaktadır. Bilimsel içerikte olması gereken eğitim ve öğretimin “değerler” kavramıyla ilişkilendirilmesi, bilimselliği zaafa uğratmanın yanı sıra toplumun ciddi bir kesiminin eğitim alanında baskı altına alınması sonucunu doğurmaktadır.
11-Beden eğitimi, güzel sanatlar, felsefe gibi işgücü alanında gerekli görülmeyen nitelikler insani gelişimde vazgeçilmez yere sahiptir. Bu dallarda ki derslerin sayısı yeterli düzeye çıkartılmalıdır.
12-Sınıfların kalabalık olması yeterli ve nitelikli eğitimi sekteye uğratmaktadır. Bütün sınıflar aynı standarda kavuşturulmalıdır.
13-Okullar arasında fiziki koşul, teknik donanım, nitelikli kadro, laboratuar gibi olanaklar açısından farklılıklar eşitliğe aykırıdır. Bu olanakların öğrencilerden toplanabilen paralarla yaratılması ciddi eşitsizlikler yaratmaktadır. Eğitimde ‘herkese parası kadar nitelik’ kabul edilemez bir yaklaşımdır. Bakanlık bu farklılıkları ortadan kaldıracak yatırımları hızla yerine getirmelidir.
ANKARA EĞİTİM HAKKI MECLİSİ"