31 Mayıs 2011’de Ankara’daki Hopa protestosunun ardından tutuklamalarla başlayan Ankara Hopa Davası’nın 4’üncü duruşması Ankara Adliyesi’nde görüldü
Hopa’da 31 Mayıs 2011’de yaşanan protestoların ardından başlayan, ilk önce 28 kişinin, daha sonra da 37 kişinin yargılandığı Ankara Hopa Davası’nın 4’üncü duruşması gerçekleşti. Saat 15.30’da Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşma öncesinde Halkevleri ve Öğrenci Kolektifleri adliye önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya CHP Milletvekilleri Levent Gök ve İlhan Cihaner, BDP Muş Milletvekili Demir Çelik ve BDP Ankara İl Eş Başkanı Ahmet Aday da katıldı.
Basın açıklamasını yapan Halkevleri Genel Sekreteri Nuri Günay, Hopa’da Metin Lokumcu’yu katleden, Ankara’da yüzlerce kişiyi işkenceden geçirdiği kanıtlanan polisler hakkında en küçük bir işlem yapılmadığına, kendilerinin ise hem Ankara’da hem de Hopa’da yargılanmaya devam ettiğine dikkat çekti. Hopa Davası’nın AKP’nin kendi çıkarına kullandığı adaletin bir örneği olduğunun altını çizen Günay, adalet arayışlarını sürdürdüklerini belirtti. 14 yaşındaki kız çocuğuna tecavüz eden onlarca kişinin salıverildiğini, işkenceci polislerin ödüllendirildiğini hatırlatan Günay “Biz adalet arayışımızı sürdüreceğiz, adalet mücadelemize devam edeceğiz” diyerek sözlerini noktaladı.
Günay’ın ardından konuşan CHP Ankara Milletvekili Levent Gök, hak aramanın, hakkını istemenin, adalet ve özgürlük istemenin suçlandığı, AKP’ye muhalif herkesin tehdit edildiği bir dönemden geçildiğini söyledi. Gök, tek isteklerinin adil yargılama olduğunu ifade etti. BDP Muş Milletvekili Demir Çelik de 10 yıllık AKP iktidarının askeri vesayet yerine siyasal vesayet kurduğunu kaydetti. Çelik, “Tek yolumuz olan devrim, ezilenlerin ve yoksulların barış içinde demokratik cumhuriyeti kurmaktan geçer” dedi.
Sesli ve görüntülü kayıt talebi reddedildi
Basın açıklamasının ardından duruşmaya geçildi. Mahkeme başkanı ve özel yetkili savcının değiştiği dikkat çeken duruşmada ilk olarak sanık avukatı Arzu Becerik, duruşmanın sesli ve görüntülü kaydının alınmasını istedi. Bir önceki duruşma sırasında yaşanan hak ve hukuk ihlallerini hatırlatan Becerik, “Müşteki ifadelerinin zabıtlarda değiştirildiği, savcının müştekileri yönlendirdiği bir duruşmada yargılama maddi gerçeklikten uzaklaşmaktadır” dedi. Becerik’in talebi, mahkeme heyeti tarafından reddedildi.
Becerik’in ardından daha önceki celselerde yer almayan Özbey Türk ifade verdi. Türk, olay günü basın açıklaması yapmak istediklerini ancak polis saldırısına maruz kaldıklarını söyledi.
Türk’ün ifadesi sonrasında söz yeniden sanık avukatlarının oldu. Avukat Kazım Erkut Güzel, temmuz ayındaki 3. Yargı Paketi düzenlemesini hatırlatarak davanın anayasaya aykırılık taşıdığını söyledi. Özel yetkili mahkemelere tepki gösteren Güzel, konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacaklarını ifade etti.
Avukat Deniz Özbilgin de 31 Mayıs’ta Hopa’da ve Ankara’da yaşananları hatırlattı. Özbilgin, Ankara’daki işkenceleri bizzat gören Ankara Barosu Başkanı Metin Feyzioğlu’nun tanık olarak dinlenmesini talep etti.
’Başbakan bu davada da yargıya talimat vermiştir’
Sanık avukatlarından Ayhan Erdoğan da Başbakan Erdoğan’ın BDP milletvekilleri ile ilgili olarak “Yargıya gerekli talimatı verdik” sözünü hatırlattı. Hopa Davası’nda da benzer örneklerle karşılaştıklarını belirten Erdoğan, “Dava nöbetçi savcıdayken ne olduysa bir anda özel yetkili savcı Hakan Yüksel’in eline gitti. Bu konuda bir talep yok, görevlendirme yok. Dosya Hakan Yüksel’e nasıl geldi? İşte Erdoğan’ın sözünü ettiği şekilde, talimat ile” dedi. Dosyada görevlendirme ve görevsizlik ile ilgili bir karar olmadığının da altını çizen Erdoğan, “Biz sonradan üretilmiş bir belge istemiyoruz. Kimse buna cesaret etmesin” sözlerini sarf etti.
Polisin tespit edemediği sanığı savcı tespit etti
Erdoğan, “talimat” iddiasına başka kanıtlar da sundu. Dosya kapsamında ifade veren kimi müştekilerin “Kimin vurduğunu görmedim”, “Ben bilmiyorum” gibi ifadelerinin iddianamede “Ozan vurdu”, “Dilşat vurdu” şekline sokulduğuna dikkat çekti. İddiaların belli sanıklara yoğunlaştığını dile getiren Erdoğan bu müştekilerin, müştekiliklerinin kaldırılmasını talep etti.
’Osman Can hem hastanede hem olay yerinde(!)’
Erdoğan, Güvenlik Şube Müdürü Osman Can’ın özel olarak dinlenmesini de istedi. Olay sırasında yaralanarak hastaneye gittiğini söyleyen Can’ın, olay yeri tutanaklarında imzasının bulunmasının açıkça hukuksuzluk anlamına geldiğini kaydeden Erdoğan, “Bu kişi hem müşteki hem de soruşturmayı yürütendir. Bu, usul açıdan sorunludur” dedi ve Osman Can’ın dinlenmesini istedi.
Avukatların talepleri sonrasında duruşmaya ara verildi. Mahkeme heyeti, anayasaya aykırılık iddiasının ve Ankara Barosu Başkanı’nın tanık olarak dinlenmesi talebinin reddine karar verdi. Görevsizlik kararının olmamasının bir suç duyurusuna konu olduğunu belirterek “ret” diyen heyet, Osman Can’ın imzası bulunan olay yeri tutanaklarının incelenmesine ve Osman Can’ın gelecek celsede hazır bulunmasına karar verdi.
Dava, 11 Aralık Salı gününe ertelendi.